ZATEN tribünlerin boşaldığı bir sezonda hafta içi maçı da nereden çıktı? Türkiye'nin her köşesinde hafta içinde insanlar çalışıyor, 'önce ekmek parası' diyor.
Haydi fikstür sıkıştı diyelim -ki öyle bir şey yok- madem hafta içi oynattınız, bari akşam saatlerini belirleyin de futbolsever işten çıkıp maça gitsin.
Tabi ki futbolun daha fazla izlenmesini istiyorsanız.
Tribünde toplasan 300 kişi. Hepsinin alnından öpmek lazım.
Yusuf Şimşek'in çıkardığı kadro, mevcut futbolcular içinde alternatifsiz.
Rakibin topa daha çok sahip olmasına izin veren, hatayı kollayan bir oyun anlayışı 7'nci dakikada sonuç verdi. Lokman-Diarra paslaşmasında ters tarafa yapılan ortayı Emrah'ın göğsüyle önüne alışı, düzeltişi ve gol vuruşu süperdi. Emrah'ın golü atmasından çok, ilk yarı biterken Bolu kontratağında filelere gitmek üzere olan topu çıkartmasına şaşırdım.
İlk yarıda Emrah'ın biri atarken, biri çıkarırken başrol oynadığı iki pozisyon dışında hiçbir şey izlemedik.
Emrah'ı da zaten sadece ilk yarıda izlemişiz. İkinci yarıda hiç yoktu.
Zaten kim vardı ki? Sadece savunmada Can, Lokman ve Boum.
Diarra ayakta duramıyor, Adem eski hızını kaybetmiş, Osman'sız orta sahanın direnci düşmüş, kanatlar işlemiyor.
Diarra'dan tek forvet olmaz. Bunun örnekleri çok. Berk girince biraz hareketlendi, 2 net gol kaçırdı.
A Milli takıma yakıştırdığımız Sakıb bile futbola yeni başlayan birinin yapmayacağı hatayı yaparsa nasıl kazanabilirsiniz ki?
Sonrasında Oğuz ve Berk'i izlemek kaldı bize. Belki seneye PTT'de faydalanabilir miyiz diye.
İki hafta önce çekirge iki kez sıçradı demiştik Yusuf Şimşek'in oyun anlayışına.
İki haftadır yere çakılıyor.
Antalyaspor zaten mucizelere bağlı olan ilk iki yarışına havlu attı.
Bu kadar yanlış doğruyu getirmiyor tabi ki. Her puan kayından sonra fatura birilerine kesiliyor. Bakalım bu hafta kime kesilecek?
Boşluğu siz doldurun bu hafta.
Yar saçların lüle lüle, ........ sana güle güle.
