Alışverişe gittiğinizde tezgahtar, satıcı, görevli etrafınızda pır döner…
Aldığınız, ürün, eşya, cihaz bozulmaya görsün! Aynı mağazada muhatap bulmak neredeyse imkansız hale gelir.
Ya da tamire verdiğiniz üründen aylarca ses seda çıkmaz.
Müşteri hizmetlerini onlarca kez ararsınız. Oradan oraya aktarılan hatlar
"illallah" dedirtir.
Tüketici derneklerine de
"tamir süreleri" konusunda yüzlerce şikayet geliyor.
Mevcut yasaya göre, garanti kapsamındaki
cep telefonu, beyaz eşya, saat gibi eşyaları zamanında tamir etmeyen firmalar bedelini ödemek zorunda.
Gelin görün ki! Birçok firma buna kulak asmıyor.
Kimi zaman tüketici hakem heyetleri, kimi zaman yargıya taşınıyor.
İşte bu tabloya bir örnek;
***
Konya'da yaşayan
Y.T. adlı tüketici
250 liraya bir saat alır.
Alır almasına da başına gelmeyen kalmaz.
Saat arıza verir.
Faturası ile birlikte aldığı şubeye teslim eder.
Ancak saat bir türlü kendisine iade edilmez.
Konu,
Tüketici Sorunları Hakem Heyeti'ne taşınır.
Hakem Heyeti,
Y.T.'nin iade talebini kabul etmeyince konuyu yargıya taşır.
Konya
Tüketici Mahkemesi ise tüketiciyi haklı bulur.
Tamiri için gereken azami sürenin aşılması nedeniyle tüketicinin
250 lirasının iadesine karar verir.
Böylece,
Y.T. adlı vatandaş
3 yıl süren çetin mücadelenin sonunda parasını geri alır.
Mahkeme'nin verdiği bu karar, her birimiz için örnek teşkil ediyor.
***
Gelelim konuya ilişkin yönetmeliğe… Daha önce
30 iş günü olarak belirlenen azami tamir süresi, geçen yıl
20 iş günü olarak belirlendi.
Tek tek mal bazında düzenlenmiş, otomobil ve motosiklet hariç tüm mallarda bu süre uygulanıyor.
Bu süre, mala ilişkin arızanın
servis istasyonuna, malın satıcısına, bayiye, acenteye veya temsilciliğine bildirimden itibaren başlıyor.
Tüketici, arıza bildirimini telefon, faks, e-posta, iadeli taahhütlü mektup veya benzeri bir yolla da yapabiliyor.
Ancak burada uyuşmazlık doğduğunda ispat yükümlülüğü vatandaşa ait bulunuyor.
Siz siz olun pes etmeyin. Unutmayın en büyük yaptırım gücü bizleriz.