Herkesin bildiği bir atasözü var;
"Bu iş kabak tadı verdi'' diye.
Bir konuşmanın, bir tartışmanın ve de bir durumun sıkıntı verecek kadar uzaması anlamında kullanılır.
İşte:
Ankaragücü'nün son yıllardaki durumu de kelimenin tam anlamıyla
"Kabak tadı verdi." Bu kadar konuşmak, bu kadar tartışmak, hatta; kavga, itiş-kakış, yumruklaşmak deyince akla hep
Ankaragücü geliyor.
Yazık değil mi arkadaş?
Yılların takımı,
Türk futbolunun lokomotif takımlarından birisi,
Başkent Ankara'nın simgesi olan bir takımın bu duruma düşeceği kimin aklına gelirdi. Sen, ben kavgasının, daha başka bir deyişle 'kayıkçı kavgası'nın batma noktasına getirdiği
Ankaragücü'nün S.O.S verdiğini defalarca dile getirdik. Kavga zamanı değil, birlik, beraberlik zamanı olduğu,
Ankaragücü menfaatleri doğrultusunda kenetlenme zamanının çoktan gelip geçtiğini defalarca yazdık.
Yazdık da ne oldu? Biz yazdık, biz okuduk.
Değişen, olumlu gelişen bir şey olmadı. Sular durulacağına tam aksi hep bulandı.
Hafta sonu Olağanüstü Genel Kurul var.
Ankaragücü bu Genel Kurul'dan nasıl çıkar? Kara bulutlar dağılır, güneşli günler gelir mi?
Vallahi son dakika mucizesi olmazsa zor gibi görünüyor.
Bu kadar sorunun, bu kadar borcun altından kalkmak için ancak mucize gerek.
Ancak bir gerçek var ki;
Ankaralı futbolsever artık kavgadan gürültüden sıkıldı. Yeni bir heyecan, yeni bir takım istiyor. Hani o eski günlerde olduğu gibi. Tribünlerde gurur duyacağı bir
Ankaragücü istiyor. Başarılarını alkışlayacak eski günlerdeki gibi
'Bastır Ankaragücü' diye bağırarak rakibine korku veren güçlü bir Ankaragücü istiyor.
Aranızda bunu istemeyen var mı?
Bu kadar sorunun altından kalkmak için ancak mucize gerek.