Sık
yıkamaktan ellerde çatlaklar meydana gelmesi, hazırlanan projenin tekrar tekrar kontrol edilmesine rağmen müdüre bir türlü verilememesi, kapının kapatıldığı bilindiği halde bundan emin olunamayıp tekrar gidip kontrol edilmesi… Hayatı zorlaştıran bu takıntıların süresi günde 1 saati geçiyor, kişiyi yavaşlatıyor, ilişkilerini ve işini olumsuz etkiliyorsa, durumun obsesif kompulsif bozukluk olduğu düşünülebilir. Obsesif kompulsif bozukluk, takıntılı düşüncelerle ve rahatsızlık veren davranışlarla seyreden bir bozukluktur. Obsesyon olarak adlandırılan durumlar mantık dışı olduğunu bildiğiniz halde kafanızdan bir türlü atamadığınız, hatta düşünmemeye çalıştıkça aklınıza daha fazla gelen, başka bir şey düşünmeye engel olan düşüncelerdir. Bozukluğun diğer bir parçası kompulsiyonlar ise zihnimizi obsesyon adlı düşüncelerden uzaklaştırmak amacıyla ortaya çıkan, yapmak istemeseniz de sizi yapmaya zorlayan, sürekli tekrarlayan davranışlardır. Ancak sıkıntı yaratmayan düzeyde obsesyonlar ve kompulsiyonlar birçok kişide görülebilir.
Her takıntı obsesyon değil
Bir
takıntının obsesyon olduğunu özellikle de tedavi gerektirir bir durum olduğunu söylemek için bu takıntıların kişide belirgin bir sıkıntıya neden olması gerekir. Kişiler takıntılarının farkındadır ancak genelde utandıkları için bunu etrafta pek konuşmak istemezler. Takıntılı düşünce ve davranışlar, hayatı çekilmez hale getiriyorsa vakit kaybetmeden bir uzmana başvurulmalıdır. Bu psikolojik rahatsızlığın, tedavi edilmeden kendi kendine geçme olasılığı çok düşüktür.
İlaç tedavisi ve psikoterapi
Obsesif bozukluğun ilaç ve psikoterapi (konuşarak tedavi) olmak üzere iki türlü tedavisi vardır. Uygun olan iki tedavinin birlikte uygulanmasıdır. Çok şiddetli olgularda beyin ameliyatı denemeleri vardır ve başarılı sonuçlar alınmaktadır.