SEYİRCİYE DOĞRU PROJELERLE ULAŞILMALI
Başarılı bir noktadasınız. Sanatçı olarak ne gibi zorluklar yaşıyorsunuz?
Zorluklar olmasa hiç keyfi de olmazdı. Ülkemizde böyle işleri yapmanın çok büyük zorlukları var. Salon kiralarının yüksekliğinden tutun, bilet fiyatındaki dengesizliklere, ilgiyi artıracak çalışmaların yapılmayacak olmasına kadar birçok şey var. Ama ne kadar engel olursa olsun, önünüzde ne kadar sorun olursa olsun, gerçekten çalışıp emek verdiğinizde hele bir de işinizi seviyorsanız doğru yönde ilerlememeniz için bir sebep yok.
Engel nereden kaynaklanıyor sizce?
Sanat girişimciliği çok önemli bir şey ve sanat girişimciliği yapan insanların bir şekilde artması gerekiyor. Ülkemizde özel sanat sektörünün gelişmesi ve desteklenmesi gerekiyor. Filarmoni yapılarına ve özel orkestralara destek olunmalı. Toplanır 30 müzisyen, bir dernek çatısı altında birleşir ve bir orkestra olurlar. O orkestra konserler vererek, özel projelerde yer alarak kendi parasını kazanır, bu yurt dışında çok yaygındır. Biz de maalesef bu tip oluşumlar yok.
MADDİ-MANEVİ BİR ÖZGÜRLÜK
Tecrübelerinizden faydalanırlar belki…
Yüzlerce konservatuar mezunumuz var. Pırıl pırıl gençler, çok yetenekliler. Devlet orkestralarında kadro sıralaması, sınavlarla uğraşmaktansa kendi güçlerini eline aldıklarında aslında her şey çok daha farklı olacak. Her şeyden önce hem maddi hem manevi bir özgürlük bu. Bir araya geldiklerinde istedikleri projeyi oluştururlar. İkincisi doğal olarak devlet orkestralarının ve devlet çatısı altındaki kurumların belli bir program uygulama zorunlulukları var. Bunların dışında kalan müzik tarzları içinde orkestralara ihtiyaç var ve bunlar ciddi dinleyicisi olan işler.
Sizin orkestranız dışında örnekler var mı?
9-10 senedir yaşattığımız bir orkestramız var elimizde. Düşük sponsorluklar ya da düşük desteklerle oluyor bu iş. Bir araya gelip doğru sistemi uygularsak, seyirciye doğru projelerle ulaşırsak yaşayan orkestralar da projeler çıkabilir. Ama burada işin bir noktası var. Bu tip organizasyonlar bir şekilde bilet satış desteği ile yaşadığı için seyirciyi çekebilecek projeyi yapmak zorundalar. Kötü bir şey mi? Hayır. Tam tersine çok iyi bir şey. Yoksa düşünün şöyle bir lüks olabilir mi; ben bir eser yazdım ama hiç seyirci gelmesin bomboş salona oynayayım. Bu saçma sapan bir durum.
ROCK KONSERİ TALEBİ GELİYOR
Hangi festivallere katıldınız?
Yurt dışında ağırlıklı olarak Avrupa'daki rock festivallerine katıldım. Avrupa'nın en büyük rock festivali vardır: Masters of Rock. Prag'ta düzenlenir. Bugüne kadar orada tek Türk olarak yer aldım. Orada bir ön gösterim yani gala konseri yaptık. O akşam Prag Senfoni Orkestrası, Brezilya'dan bir Rock Band ve koronun olduğu bir grubu yönettim ve inanılmaz bir şeydi. O konser DVD olarak kaydedildi ve tüm dünyada satışa sunuldu. Daha sonra senfonik rock konserleri için birçok sipariş oldu. Onlardan en önemlisi 'Shine' isimli bir parçadır. Tüm dünyadan 250 rock starı toplandı ve Japonya'da tsunamide zarar gören çocuklar yararına bir albüm yapıldı. Onun orkestra şefliğini yaptım ve orkestrasyonlarını hazırladım. O da Japonya'da çıktı. O konuyla ilgili de hiç unutamadığım bir anım var. Türkiye'de yaptığımız 'Çoksesli Gösteri'mizde depremde onlar için yaptığımız bu faaliyetleri izleyen bir Japon bayan benim o eserleri yazmış olmamdan dolayı teşekkür etmeye gelmiş ve çok duygulu anlar yaşadık. Düşünebiliyor musunuz? Bu bana çok etkileyici geldi. Bu her şeyin ötesinde bir anlam taşıyor. Shine'ı yaptıktan sonra Asya turnesi açtık geçen sene. Kırgızistan Bişkek'te oranın bizim Şebnem Ferah'ı diyebileceğimiz bir rock starıyla bir senfonik rock konseri yaptık. O da çok ilginçtir Kırgızistan'ın ilk rock konseriymis. İlk biz yapmış olduk. Muhteşem geçti.
BİRÇOK PROJEMİZ VAR
Türkiye'de neler yapıyorsunuz?
Devam eden birçok projemiz var. Senfonik Sema var, Çok Sesli Gösteri var, Senforock var. Ayrıca Göçmen Senfoni Orkestrası zaten çatımız altında bulunuyor. Benim için en önemlisi, işin bestecilik boyutu var. Televizyonlar, kısa filmler ve tiyatrolar için yazdığım sipariş müzikler var. Şu an her halde 3 bin 800'ün üzerinde eserim var piyasada. Bu sezon Devlet Tiyatroları Şinasi Sahnesi'nde Strindberg'in 'Alacaklılar' isimli oldukça iddialı bir oyunu sahneleniyor. Onun müziklerini ve Devlet Tiyatroları'nın komedisi olan 'Kuaförde Bir Gün' var. Onun müziklerini yazdım. Yine Ermeni meselesini konu alan bir belgeselin müzik çalışmaları sürüyor.
ORKESTRA BİR MAİLLE KURULDU
Bir orkestra kurma fikri nasıl oluştu?
Yazdığımız eserler büyük ölçekli olduğu için her zaman orkestraya ihtiyacımız var. Ama benim orkestrayı kurma aşamamın başlangıcı çok ilginç. Yurt dışı menajerim Kanada Pronto'da yaşıyor. Çok ilginçtir bir e-mailden yola çıkan bir çalışmaydı bu. Kanada'daki şirket kendi orkestra şeflerinin aynı zamanda da müzik danışmanlarının yaşının ilerlemesinden dolayı emekliye ayrılacağını ve bu anlamda arayış içinde olduklarını fakat istediklerinin klasik üslupta bir şeflik olmadığını, projelerde görev alabilecek besteci ve şef aradıklarına dair mail atmış. Ben müracaatta bulundum. 24 kişi katılmış ve beni seçmişler. Onlarla çalışmaya başlayınca senfonik rock projeleri gibi birçok projeyi de beraber ürettik. Onlarla beraber orkestra harekete geçti. 9 yıldır da sürekli değişimlerle devam ettirmeyi başardık.