Aklımda kaldığı kadarıyla, galiba geçen yıl bir üniversite öğrencisi konuyu doktora tezi yaptı. Transfer döneminin sadece ilk ayında kulüplerimizce yurt dışından alınan 400'den fazla futbolcu olmuş! Gazeteler bu haberleri manşetten vermişler! Ancak, tez sonucuna göre; bu transferlerin ancak 10.1'i gerçekleşmiş!
Korkunç bir rakam…
Vahim bir görüntü…
Fazla yorum yapmıyorum!..
Anlayan anlamıştır…
Bugün durum budur…
***
Gelelim düne… Başkent'te 1.
Lig takımının çok fazla sayıda olduğu zamanlar… "Para kazanmanın" yanı sıra, "Spor sevgisinin" de var olduğu dönemler... Haziran ayının sonları, futbolda transfer sezonu başlamak üzere.
Bir dolu futbolcunun yüreği heyecandan "güp… güp…" atıyor… Hem amatör kümedekilerin, hem profesyonel ligde oynayanların gönüllerinde "Büyük takımlara" transfer olmak var. Menajer falan yok. Bir kaç "Sözüne güvenilen insanın" ağzının içine bakıyorlar.
"Ağabeylerimiz, inşallah bizden de söz eder kulüp yöneticilerine" diye bekliyorlar. Birine "Haydi gel" dendiğinde, buluşma noktası Gençlik Parkı'nın içindeki bir Kır Kahvesi… Saatlerce süren görüşmeler, fısıltıyla başlayıp, bağrışmalara dönüşen sesler, bir türlü telaffuz edilemeyen rakamlar… 10- 15 bardak "Koyu demli çaydan" sonra kazınmaya başlayan mideler ve nihayet mutlu son: Hararetli tokalaşmalar, sarmaş dolaş olmalar, öpüşmeler… Ardından acıkmanın dayanılmaz isteğiyle, Çıkrıkçılar Yokuşu'ndaki izbe lokantalara "Transfer yemeğine" hücum… İnsanlar sevinçli, huzurlu… Kulüpler mütevazı bütçelerle mutlular… Alan razı- satan razı!
***
Ya şimdi?
Futbol piyasasındaki rant, Başkent için olması gerekenden fazla büyüdü.
İş, "Para kazanmak" üzerine odaklandı.
Kulüplerin çoğu, "Devleşen bu profesyonel talebi" karşılamaktan uzak! Gelirleri, harcamalarının yanında "Cüce" kalıyor. Çok kulüp, yüksek ekonomik talebi karşılayacak, gelir getirecek yeni yapılanmaya gidemedi.
Transferde menajerlere mahkumlar.
İyi bir futbolcuyu, "Çuvalla parayla" alamıyorlar; teknik adamı da… Kalitesiz yabancıya "Yöneliş" arttı.
Bir kaçı dışında kendi yağıyla kavrulan kulüp kalmadı; maddi sıkıntı doruk noktada. UEFA'nın Finansal Fair Play'i, Demoklesin Kılıcı gibi tepelerinde duruyor. Rant hırsı, spor sevgisinin köküne kibrit suyu döktü.
Dirayetli idareci azaldı. Paralı yeni yönetici bulunamıyor. "Şampiyonluk parolasıyla" yola çıkan takım, "küme" düşebiliyor! Taraftarlar inancını iyice yitirdi… Artık, sporun temel kurgusunu "Çıkar odakları" şekillendirmeye başladı; sadece onlar kazanıyor… Kaybedenlerin ise haddi hesabı yok.
Baksanıza kulüplerin haline… Transfer yapmak için hangisinin isteği, cesareti, gücü kaldı?