O akşam Ankara'da gerçekten çok tuhaf şeyler oluyordu.
Çatışmaların yoğunlaştığı bir yer de Genelkurmay Karargahı idi. Farklı yollardan Genelkurmay'a ulaştığımızda inanılmaz bir görüntüyle karşılaştık.
Çok fazla yaklaşmamıza izin verilmiyordu ama askerin karargahında silah sesleri yükseliyordu.
Jetler de sürekli olarak karargah üzerinden alçak geçiş yaptı, zaman zaman işaret fişekleri bırakıyordu.
Bir helikopter, üzerimizde alçaktan uçuş yapıyordu.
Bazı vatandaşlar Genelkurmay önüne gelerek darbeye karşı çıkıyor, polise destek veriyordu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın televizyonlara canlı bağlantısını tepemizde jetlerin, yakınımızdaki silah seslerinin gölgesinde dinledik. Yakınımızdaki Atatürk Bulvarı'ndan gelen bir titreşimle sarsıldık.
Ankara'nın caddelerinde tanklar...
Bu sırada ellerinde Türk bayraklarıyla vatandaşların sayısı da giderek artıyordu.
Vatandaşlar, tankın üzerine çıkıp darbecileri durdurmaya çalıştı. O an darbeci askerlerin ne kadar çılgınlaştığını anladım.
Gece yarısına doğru Ankara ayaktaydı.
Bazıları TSK içindeki askerlerin nasıl böyle hareket ettiğini sorguluyor, onların bu milletin askeri olamayacağını söylüyordu. Sorumluların cezalandırılması gerektiğini söyleyen bir vatandaş, idam cezasının da geri gelmesini öneriyordu.
Uçaklardan, helikopterlerden ateşlenen silahların hedefi konumunda olan vatandaşlardan bazıları da Suriye'den gelen sığınmacılarla empati kuruyordu:
"Suriyelilerin yaşadığı dehşeti şimdi daha iyi anlıyorum" Türk milleti demokrasiyi korumak için bu kabus geceyi aydınlatan bir ışık oluyordu meydanlarda. Çatışmaların sabah saatlerinde de zaman zaman sürdüğü Genelkurmay'ın önünden vatandaşlar bir an olsun ayrılmadı. Kimi çimlere uzanıp dinlendi, kimi Kuran-ı Kerim okudu, kimi eşinin omzunda uykuya daldı. Hepsi yorgundu.
Ama hepsinin yüzünde demokrasiye sahip çıkmanın huzuru vardı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çağrısıyla meydanlara çıkan her görüşten vatandaş 'tek millet', ellerindeki 'tek bayrak' ile 'tek vatan' ve 'tek devlet'i birlikte savunmuşlardı.
Bir darbe girişiminden çok bir işgal girişimi olan bu hain harekete karşı, bu milletin köklerinde saklı olan 'milli mücadele refleksi' yeniden vücut buluyordu.