Yaklaşık iki hafta önce çalıştırdıkları markette gaspçılara karşı namlunun önüne atlayan Bahar Şemir (43) ve onun bu 'kahraman' aşkı karşısında gözyaşlarına boğulan eşi Nuri Şemir (53)... İkisi de kalp hastası, ikisi de bir başına ve yokluk içinde büyümüş, çok ağlayıp az gülmüşler. Her şeyleri normal ancak bir şey var onlarda şimdilerde az bulunan: gerçek aşk, kalpten bağlılık. Aşkları tam film konusu ancak efsane olanlardan. Namlunun önüne atlayıp "Onu değil beni öldür" diyecek kadar... SABAH Ankara, başkentte 7'den 70'e herkesi duygulandıran bu güzel aşkı ve o aşkın kahramanlığını dinledi:
YOK İSTEMEM AŞKI: Türkiye'nin bir gasp olayının ardından tanıdığı Şemir ailesi ile bir araya geldik ve o 'Ölümüne sevdayı' dinledik. Aile, üç çocukları ile birlikte Keçiören Atapark'ta kredi ile açtıkları marketi işletiyorlar. Har sabah Etimesgut'tan buraya geliyorlar, cümbür cemaat market işletiyorlar. Dükkândaki ortam gülümseten cinsten. 1997'de polis memuru olan Nuri Bey ile hemşehrisi (Ağrı Doğubayazıt) Bahar Hanım bir akrabaları aracılığı ile tanıştırılmış. İlk başta birbirlerini beğenmeyip, olmaz bu iş demişler. Aradan bir yıl geçmiş bir gün Ağrı sokaklarında birbirlerini görüp aşık olmuşlar. Ardından hemen düğün dernek.
HER ŞEY YOK SEVGİ ÇOK:
Nuri Bey: Babasız büyüdüm ama ana desteğini hep hissettim. Anne ve kardeşlerime bakıp evin yükünü omuzladım. 8 kardeşimle zorlu bir çocukluk geçirdim, küçük yaşta yetim kalınca annem ve kardeşlerime bakmak zorunda kaldım. Hem okula gittim hem hamallıkla ailemi geçindirdim. Onlardan sonra en değerim eşim oldu. Aramızda kopmaz bağlar var, ben bunun gücünü nefes aldıkça hissediyorum. Canımdan çok seviyorum, aramızdaki bağın gücü saygıdan geliyor.
Bahar Hanım: Maddi zorluklar, aile kayıpları ile çok zor yıllar geçirdik. Her kayıp bizi birbirimize daha da bağladı. Eşim, beni hayatta karşılaştığım tüm güçlüklerden çekip kurtardı, yalnız günlerimin şen kalabalıkları oldu. Kalbini kalbimde, elini ellerimde ve sonsuz desteğini hep en yakınımda hissettim.
NAMLUNUN UCUNDA
Dükkânlarına eşini öldürmek için geldikleri belirtilen gaspçılara karşı, silahın önüne atladığı o cesur günü anlatan Bahar Şemir, "Ya ölecek, sevdiğim adamı kurtaracaktım ya da bekleyecek en sevdiğimin ölümüyle bir ömür ölecektim. Can pazarlığı yaşadık. Silahı göğsüme dayadım ve 'Onu değil, beni öldür' dedim. Cananım için canımdan geçmem gerekti. O silahın patlayacağına inandım, savunmasız kadın olmam umurumda değildi en sevdiğim söz konusuydu. Çığlık atıp yardım istiyor, göğsümdeki silahta Azrail'le göz göze yaşam pazarlığı yapıyordum" diyerek o anki duygularını dile getirdi.
"EŞİMİN AŞKI AĞLATTI"
Eşini
namlunun
ucunda kendisine
siper
olmuş halde
görünce şoka
girdiğini söyleyen
Nuri Şemir
ise, "Diğer yanım,
evlatlarımın anası
ölümün kıyısındaydı.
Benim için canından
geçmesi o katil
ruhlu adamlarla mücadele
etmesi gözlerimi doldurdu
içimi acıttı, ağlattı…
Ona zarar gelmemeliydi.
Silahın ucunda hep dua ettim
ne olur ona bir şey olmasın. Aynı
şey olsa ben de onun için o silahın
önüne atlardım. Biz birbirine derin bir
muhabbet besleyen bir aileyiz. Ailem
her şeyden önemli, bu olayla bağlarımız
kopmaz iplerle bağlandı adeta" dedi.