- Siz de var mı estetik?
- Sekiz sene önce bir kez Paris'te yaptırdım. İki sene sonra düştü. Gittim sordum doktora. Elastiki bir cildim yokmuş, iki yıl sürmesi bile iyiymiş. "Güzel kadınsın, bırak böyle yaşa" dedi. Gözlerime hiçbir şey yapılmadı. Gözlerime birkaç yıl sonra belki yaptırırım. Çehreme dokundurtmam. Cildime de baktığım söylenemez. Kremlerimi sürerim ama daha cilt bakımı yaptırtmadım.
SEKİZ SENE SAHNEYE ÇIKTIM, YATIRIMLARIM O YILLARDAN
- Yıllar içinde çok para kazandınız mı bu sektörden?
- Yeşilçam döneminde çok sıkıntı çektik. Hiç paramız yoktu. Yeşilçam 70'lerde kabuk değiştirdi. Onun içinde olamayacağıma karar verdim. Sahne teklifleri çıktı o dönemde. İki sene çıkmadım. Ev kirasını bile zor ödediğim bir dönemde, Şile'deyiz bir gün, Zeki Müren, "Kızım sen çok edalı bir kızsın, niye çıkmıyorsun sahneye?" dedi. İsmet Ay da vardı, şarkı okuttu, Müzeyyen Senar'ın Kırmızı Gül'ün Adı Var'ı söyledim. "Derhal sahneye" dediler. Ders aldım, sahneye çıktım. Duruşum da çok iyiydi. İnsanlar mavi boncuklu çiçekten başka bir şey göndermeye çekinirdi. Tam sekiz sene sürdü sahne hayatım. Orada kazandığım parayla Ulus'ta bir ev aldım. Boğaz ayağımın altındaydı. Tüm yatırımlarımı o parayla yaptım, daireler aldım. Sıkıntıya düştüm, o sevdiğim dairemi sattım. Sonra dizi işleri çıktı. Vasat, normal bir yaşantım var şimdi.
- En çok neye para harcarsınız, eğlence mi, kıyafet mi, seyahat mi?
- O kadar şanslıyım ki, arkadaşlarımın evleri, tekneleri var. Onların yanına gidiyorum. En büyük zenginliğim dostlarım. Zaman zaman giyime de para harcarım. "İkon" dediler benim için, o misyonu atamıyorum üstümden. Yürüyüşe de gitsem iyi giyinmem gerekiyor gibi hissediyorum. Gelecek için birikim yapıyorum, ailem var. Biraz onlara bir şey bırakmak isterim.
HER KESİMDEN DOSTLARIM OLDU
- Çok iltifat alıyor musunuz tarzınıza dair?
- Kadınlardan çok iltifat alıyorum. "Ne kadar hoş duruyorsunuz" diyorlar. Yemin ederim nasıl durduğumu bilmiyorum. Bence insanın kendini bilmesi çok önemli. Kişinin kendini yetiştirmesi gerekiyor. İlk sinemaya girdiğimiz zaman, ne kadar acemi bir oyuncuydum, bakıyorum ve "Ne kadar kötü oynamışım!" diyorum. Ama zaman ve yaşam insana öğretiyor ve çok şey kazandırıyor. Oyunculuğun ne olduğunu, ne kadar ciddiye alınması gerektiğini, araştırmacı gözlemci olunması gerektiğini yıllar içinde öğrendim. 20 yıl ara verdim ben, ortalarda hiç olmadım. Döndüğüm zaman bambaşka bir Nebahat Çehre çıktı ortaya. Çünkü yelpaze o kadar genişti ki, ülkemdeki her insanı ve başka memleketteki insanları çok iyi tanıyordum artık.
- O 20 yılda ne öğrendiniz?
- Her sınıftan insan yaşamımın içinde oldu. Çok çok zengin insanlarla dostluklarım oldu, çok çok imkansızlıklar içinde yaşayanlarla da... Ev aradığım bir dönemde tepelerde geziyorum, sokakta dolma saran kadınlar gördü beni "Nebahat Hanım gel otur" dediler. Oturdum onlarla dolma sardım. Türk milleti olarak bizim en büyük özelliğimiz, çat kapı gelene soframızı açarız. Bu gelenekler yıkılıyor ona üzülüyorum.
- Siz söyleyince aklıma geldi. Romanların Hıdırellez'ine katılmıştınız, orada epey göbek attınız onlarla...
- Evet durduramadım kendimi (gülüyor). Sonra bende baktım, şakır şakır oynuyorum "Abarttım mı?" diye düşündüm ama o benim doğal halim. O kadar güzel oynuyorlar ki ve o kadar güzel karşıladılar ki bizi... Oynamamak mümkün değil! Doğal olarak yaparsanız yakışıyor. Derler ki bana "Şarkı söylesene", söylemem çünkü komikleşiyorum.
17 yaşımda yaptığım filmleri izliyorum, 30 yaşımda gibi görünüyorum! Birazcık geç buldum saç ve makyaj tarzımı. Mesela kızıl, kıvırcık saç hiç yakışmıyor bana, bunları sonradan anladım. Ne kadar natürel olursam o kadar iyi görünüyorum, bunu fark etmem yıllarımı aldı
DERİ PANTOLONUMU GİYERİM AMA ÖPÜŞMEM
- Marka takıntınız var mı?
- Yeni tanıyanlar sorar "Üstündeki nereden?". Bilmem. Epey para verdim diye hatırlarım ama hangi marka bilmem. Bir şey pazarda da güzelse, taşıyabiliyorsam alırım, giyerim. Hatta ucuza mal edip de, şıklık yapıyorsam çok daha güzel. 25 yıllık kıyafetlerimi hâlâ giyiyorum. Eskilerle yeniyi karıştırmayı seviyorum. Sevdiğim bazı parçaları saklarım. Her dakika kıyafet almam mümkün değil. Düşünün; basın, ödül geceleri her dakika bununla başa çıkmam mümkün değil. 20 sene sonra işe döndüm Haziran Gecesi'yle, o zaman kostüm sponsorları yoktu. Diziden alıyorum parayı, kıyafete yatırıyorum. Fakat öyle bir anne yarattım ki; tarzıyla, giyimiyle, zenginliği ve özgüveniyle... Bir gömlek giyiyordum, 'Nebahat Çehre gömleği' diye fenomen oluyordu.
- Dizilerdeki şıklık halleri böyle mi başladı?
- Aynen öyle. Önceden dizi için styling yapılsın, kostüm için sponsor aransın gibi şeyler yoktu. Aşk-ı Memnu zamanı gördüm böyle şöyleri. Orada Deniz Marşan'la çalıştım, o evime gönderirdi kıyafatleri, bir stand kurmuştum. Tüm kıyafetleri tek tek giyerdim, aksesuvarlarımı, çantamı ayırırdım. Olmayanları geri gönderirdim. O kıyafetlerin ve takıların üzerine de yazarım hangi sahnede giyileceklerini. Genelde kendi ayakkabılarımı kullanırım. Çok fazla emek veririm. Bir modacıya da kendimi yüzde 100 teslim etmem. Ben bilirim çünkü bedenimi... 120 tane sinema filmim var, büyük ustalarla çalıştım. Onlar çok şey kazandırdı bana. Sadece moda anlamında değil, duruş anlamında da. Aşk-ı Memnu'da genç bir aşığım olmasına karar verdiler, itiraz ettim. Çünkü Firdevs'in ağırlığına genç bir adam olmazdı, "Rahmi Koç gibi bir karakter olsun, o kadını kaldıracak, karizmatik, Türkiye'nin en zenginlerinden biri olsun" dedim... Ben öpüşmem. Bu yaştan sonra olmaz, yapacağım her şey bu saatten sonra bir zarafet içinde olmalı. Dokunma da sınırlıdır bende. Deri pantalonumu giyerim ama öpüşmem!
- Varlıklı, şık, hoş kadın rolleri değil de sokaktan sıradan bir kadın rolü gelirse?
- Katiyen bu tip kadınlar benim tercihim değil. Keşke farklı rol teklifleri gelse... Bir oyuncuya yapılacak en büyük kötülük bu! Her yerde söylüyorum, beni kalıplaştırdılar. Artık kendimi tekrarlamak istemiyorum. Yeni Hayat diye bir filmim vardı, gecekonduda yaşayan bir kadını oynuyordum, çok severek oynadım. Artık bu kadın tipini oynamak istemiyorum, "Nebahat hanım başka rol beklemeyin, alternatifiniz yok" diyorlar. Üzülüyorum. Hiç çalışmamam gerekir, gelmiyor farklı bir rol! Azerbaycan'da bir film yaptım, orada gösterilecek. Onların bağımsızlık savaşını anlatıyor. İki çocuğu olan, namaz kılan bir anneyi canlandırıyorum, çok farklı bir rol. Çok keyifle oynadım. Filmlerde Anadolu kadınını, varoş kadınını, memur kadını oynadım. Ne hakları var böyle bir şey yapmaya!
ŞİLE'DE AKREPLİ BİR EVDE YAŞADIM
- Canan Karatay'la caps'lerinize ne diyorsunuz?
- Bir profesör bu kadın, çok saygı duyuyorum. Ne alaka bizi biraraya getirmek. Onun bir misyonu var sağlık adına, benim misyonum iyi görünmek. O eğitim veren biri, ben öyle kişilere hayranım. Keşke benim de bir eğitimim olsa da, eğitim versem. O kıyaslama beni utandırdı!
- Eviniz de sizin gibi şık mı?
- Nebahat Çehre deyince havuzlu bir villa, şaşaa falan bekliyor insanlar. Evliliğimde bunu yaşadım, yalılarda yaşadım ama hiçbir zaman kendi paramla o olanaklarım olmadı. 165 metrekare, sade döşenmiş bir evde oturuyorum. Hayatta beni maddi değişimler şaşırtmaz. Duygu benim için çok önemli. Bir şey hissetmediğim insan dünyayı verse karşısında yemek bile yiyemem. İki evliliğim de sevgi üzerine kuruldu. Benim için maddiyat değil, o gece o odayı paylaşmanın huzurudur önemli olan. Şöhrete de, zenginliğe de sırtımı dayamam, hepsi bir anda bitecek şeyler. Çok yoksul hayat da yaşayabilirim, sağlığım yerinde olsun, dostlarım yanımda olsun. Giderim, domatesimi eker yaşarım. İkinci evliliğimde yalıyı terk ettim, Şile'de akrepli bir evde yaşadım. Çok sevdiğim bir adamı bıraktım ama iç huzurum yoktu. Arkamı dönmeden giderim, gittiğim yerde de çok iyi yaşarım. Teknelerin olur, özel uçağın olur, yalılarda yaşarsın, huzurun yoksa önemi yok! Bazı kadınları da bunlar mutlu eder. Beni etmiyor! Duygu kadınıyım ben.
- Aşk defterini kapadınız mı?
- 1994'ten beri hayatımda kimse yok. Güzel bir ilişki yaşadım, sevdim ama bittikten sonra karşıma beni etkileyecek bir adam çıkmadı. Hiç çıkmadı. Belli bir yaştan sonra seçici oluyorsunuz galiba. İçimi titretmeyi bırakın, "Bu normal, bak olabilir" dediğim biri bile çıkmadı. Şimdi en büyük hayalim Amerika'ya gitmek. 21 yaşımda bir kez gitmiştim güzellik yarışması için...