Sunday Telegraph'a konuşan Prenses'in aldığı karar, Suudi Arabistan'ı yöneten ailenin ilk kez böyle bir kararla sarsılmasına neden olurken, İngiltere ile de diplomatik gerginliğe yol açabilir. 38 yaşındaki Prenses, İran ve Hizbullah ile ilişkisi olmakla suçlandığını belirtirken,kendisinin, "çok iyi yönetilen bir eziyet kampanyasının kurbanı olduğunu" söyledi.
Krallığın yüzüne atılan bir tokat
Londra'daki lüks bir otelde, güvenlik görevlilerin koruduğu özel odasında dört çocuğu ve iki köpeği ile yaşayan Prenses, "Çok korkuyorum ve artık geri dönemeyeceğimi biliyorlar. Bu bir tehdit. Bu, Krallığın suratına atılan bir tokat" ifadesini kullandı. Fiziksel ve zihinsel olarak kötü muameleye maruz kaldığını kaydeden Sara, "Mali varlıklarım donduruldu. Suudi Arabistan'da, İran'ın müttefiki olarak bir muhalif olarak kabul ediliyorum. Ellerim kollarım bağlı" dedi. Babası Prens Tallal bin Abdülaziz el Suud ile yolları ayrıldığından bu yana yurt dışında bulunan Prenses Sara, "Babamla aramda bir şey yaşandı ve o bunu hafife almadı. Bana misilleme yaptı ve beni mahvetmek istedi. Ona en yakın olan insan bendim, beni en çok seven kişi de oydu. Yaşananlar dünyamı sarstı" dedi. Babasıyla arasındaki bağlar kopan Prenses Sara, aynı zamanda kardeşi Prens Turki bin Tallal bin Abdülaziz el Suud ile annelerinden kalan 500 milyon dolarlık mirasın yasal kavgasını veriyor. Kendisine 'Küçük Barbi' dendiğini de ifade eden Prenses Sara, "Bir Suudi Prenses olarak bana verilen rolün, bir reformcu ve toplumdaki bir kadın olan rolümle çeliştiğini gördüm" dedi.