Altınordu Futbol Kulübü Başkanı Seyit Mehmet Özkan, "futbolcu bacağı" olarak tanınan çarpık bacaklarla doğdu. Tornacı babası, doğuştan futbolcu olan oğlunu bu sevdadan uzaklaştırmak için dövmek de dahil her yolu denedi. Özkan, tüm baskılara rağmen babasından gizli de olsa futboldan hiç kopmadı. Babasının "çok iyi eğitim görsün" diye gönderdiği ODTÜ'de ilk kez özgürce futbol oynama imkanı buldu. Seyit Mehmet Özkan'ın oynadığı yıl, ODTÜ tarihinde ilk kez futbolda Türkiye Şampiyonu oldu. Özgür futbolcu okulu bitirip İzmir'e döndüğünde, futbolcu formasını çıkarıp, işadamı gömleğini giydi. O gömleği 50 yaşına kadar hiç çıkarmadı, neredeyse nefes bile almadan çalıştı. Babasının atölyesini fabrikaya çevirdi, Buca dar gelmeye başlayınca Aliağa'ya taşıdı. Bu arada her şeye sahip oldu, ama evlat kokusuna hasret kaldı. Çocuğum olmuyor diye kahredeceğine, Allah'ın onu bir iki çocukla değil de 3 bin 5 bin çocukla ilgilensin diye görevlendirdiğine inandı. Yaş 50 olduğunda kendi deyimi ile 'eksiye geçtiğini' düşünüp, demiri, çeliği bir yana bıraktı, çocukları şekillendirmeyi, çocukluğunun hayali futbolcuları yetiştirmeyi seçti. Üzücü Bucaspor deneyiminin ardından Altınordu Futbol Kulübü'nde "İyi birey, iyi vatandaş, iyi futbolcu" sloganının hakkını vererek çocukları annelerini her gün aramalarından, dişlerini fırçalamalarına kadar kontrol ederek oya gibi işledi. Çocukları da ona girdikleri her ortamda sadece futbolları ile değil, efendilikleriyle de dikkati çekerek, başarıdan başarıya koşarak teşekkür etti. Allah'tan bir çocuk isterken 6 bin 600 çocuğa sahip olan Seyit Mehmet Özkan ile Babalar Günü öncesinde ile Altınordu'nun Yeşilyurt Tesislerinde babasını, futbolu, çocuklarını konuştuk.
Futbolla ne zaman tanıştınız?
- Çocukluğumdan beri futbol oynuyorum. Eşrefpaşalıyız. Çimentepe Mahallesi'nde doğmuşum. Babam tornacıydı. İzmir'in en iyi demir atölyesinde İsmail ustanın atölyesinde çırak olarak yetişmiş. Babam tornadan ne verseniz onu yapardı. Üç boyutlu gözü çok güçlüydü. Çok uzak görüşlü, Atatürkçü, demokrattı. Bizi çok iyi yetiştirdi. Benimle tek anlaşamadığı konu, futboldu. Bu yüzden çok dayak yedim. Benim 1 yaş fotoğraflarım var, bacaklarım çarpık. 8-9 yaşlarında ayaklarım futbolcularınki gibi otururdum, babaannem, "Balam baban gelecek ayaklarını düzelt" derdi.
Ders çalışmanız için mi top oynamanıza izin vermiyordu?
- Yoo, benim derslerim çok iyiydi. Babam hayatında ilk kez yurt dışına çıkıyor iş için. Oradan geldi, "Bizim çocuklarımızın hepsi okuyacak ve yabancı dil bilecek. Gerekirse yemeyeceğiz ama okuyacaklar. Ben orada eşekten farksızdım" dedi. Derdini işaretlerle anlatmak çok gücüne gitmiş. O yüzden en iyi okullarda okuyup, yabancı dil konuşmamızı çok istedi. ODTÜ'yü kazandım, babama gitmeyeceğim dedim. Babam arkadaşlarına, "Bizim oğlan Ankara'da bir yer kazanmış, ama gitmeyeceğim diyor" diye anlatıyor. Arkadaşları "Orası çok iyi okul mutlaka gitsin" deyince, "Topla bavulunu yarın hemen Ankara'ya gidiyorsun. En iyi okulda okuyacaksın" dedi. Adam olduysam, babam, amcam, ODTÜ ve METAŞ'ın etkisidir.
Çocuklara düşkünlüğünüzde çocuğunuzun olmamasının da etkisi var mı?
- Mutlaka vardır. Herkes bu dünyaya bir görevle düşüyor. Ben buna inanıyorum. Hiçbir şey tesadüf değil. Allah bana çocuk vermedi. Ben kendi kendime bunun boş tarafına bakıp da kahredeceğime, bardağın dolu tarafına bakalım, ben bir iki çocukla değil de 3 bin 5 bin çocukla ilgileneyim, bu benim görevim dedim.
Demir çelik işinizi tamamen bıraktınız mı?
- Kardeşim işin başında. Ben 4 yıl önce part time'a geçtim.
ÇAĞLAR'IN GİDİŞİ BİR DEVRİM
Türkiye'nin
rol modeliyiz. Bu toprakların
çocuklarına yatırım
yapan, bu toprakların çocuklarından
gerçek profesyonel
çocuklar yetiştirmek misyonu
ile yola çıkan ilk biziz. O yüzden
de ben kendime Don Kişot diyorum.
Etrafımda da sürüyle Sancho
Panza'lar var.
Çok para yatırdınız mı?
- Ben kendi bütün malvarlığımı Altınordu'ya
yatırdım. Kim götürmüş öbür
tarafa? Eşimden habersiz para biriktirdim.
Biz öbür kulüpten
ayrılırken düştük gerçekten.
Dizlerimiz parçalandı,
ama şunu gördük
çocuklarımız bizi bırakmadılar.
Biz oradan 87
çocukla geldik. Onlardan
birisi Çağlar,
şimdi Almanya 1.
Ligde oynayacak.
Bayern Münich'e karşı oynayacak. Birisi
Cengiz, Süper Lig'de oynayacak. Fenerbahçe'ye
karşı oynayacak. Bunlar inşallah
her yıl artan şekilde olacak. Türkiye'nin
Altınordusu geliyor...
Sonuç yaptıklarıma değdi diyorsunuz...
- Türkiye Futbol Federasyonu'nun
Riva tesislerinde U 19 Türkiye Şampiyonası
oynandı. Galatasaray ile oynadık,
çocuklarımız şampiyon oldu. İnsan kaç
defa mutlu olur hayatı boyunca? 15 diyelim.
O 15 defada kaç saat mutlu olur?
Bunlar anlık şeylerdir. Bizim orada yaşadığımız
mutluluğu kim verebilir? Hayata
tutunman lazım. Emek vermeden hayata
tutunamazsın. Ben kahvede ölümü bekleyen
yaşlı olmak istemiyorum. 50'nden
sonra eksiye düşüyorsun. Ölmeye doğru
gidiyorsun, bu bir gerçek. Çağlar'ı 2 milyon
avroya sattık Almanya (Bundesliga)
birinci ligine. Bu bir devrimdir. Türkiye'nin
ikinci liginden dünya futbolunda
önemli yeri olan Almanya'nın birinci ligine
gönderdik.
"Ortak arıyorum"
BEN ŞİMDİ ORTAK ARIYORUM. BİRKAÇ TALİP VAR.
Bu kadar başarılı olduktan sonra neden ortak?
- Yapacağımız çok şey var daha. Bir tane sporcu sağlık merkezi yapmak istiyorum. Rehabilitasyon merkezi olacak içinde, 5 milyon lira lazım. Bu sene çok acısını çektik. 12-13 tane orta şiddetli sakatlık geçiren sporcumuz oldu. Gazi Hastanesi bu konuda bize çok yardımcı oluyor ama rehabilitasyon merkezi şart.