Kaybettikleri her top ve her maçtan sonra hakemlere çullananların cirit attığı bir ortamda, yenilsen de yensen de senin teknik adamın maç sonu koşar adım maçın hakemine gidip el uzatıyorsa;
Teknik adamların bozuk para gibi harcandığı bir alemde, sen yıllardır aynı teknik adamla
harikalar yaratıyorsan; yabancı futbolcuların boy gösterip ahkam kestikleri bir ligde, sen alt yapından çıkardığın paha biçilmez pırlantalarınla futbolumuzun
vitrinini süslüyorsan; rakiplerin binlere, on binlere oynarken, sen bando etrafında kenetlenmiş arma aşığı ak saçlılarınla
küfürsüz bestelerin sahibiysen, küfür, hakaret ve saygısızlığın havada uçuştuğu alanlarda, senin taraftarın
İzmir'deki her maçta misafir takım taraftarını "
hoş geldiniz" sloganlarıyla bağrına basıyorsa; çoğu takım, alt yapı ve futbol okullarına kilit vururken, sen daha düne kadar pamuk hasadı yapılan
Selçuk ovasından geleceğin yıldızlarını fışkırtıyorsan ve de Karafatma dağının eteklerini ateş böceklerin aydınlatıyorsa; bazı başkan ve yöneticilerin maç sonu skora göre yorum yaptıkları bir dünyada, senin başkanın bu topa hiç girmeyip sadece futbolcuların gördüğü kartları sorguluyorsa; daha düne kadar bu ülkede milyonlarca taraftarın gönlünde sadece üç büyüklerden birine yer varken, sen "
fairplay" duruşunla herkesin gönlünde taht kurmayı başarmışsan;
Ve en önemlisi, sen "i
yi birey, iyi vatandaş, iyi futbolcu" pankartını bu ülke futbolunun gönderine çekip bu onurlu söylem ve duruşundan asla taviz vermiyorsan, söyleyeceğimizi söyleyelim ve noktalayalım: "
Alem buysa, kral sensin Altınordu."