Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı 'yurtdışında siyasiler karışmıyor' dese de dünyada işler öyle yürümüyor. Özellikle 2008'de yaşanan küresel krizden bu yana merkez bankaları ülkelerinin siyasi iktidarıyla aynı çizgide politika üretiyor. Makro ekonomik verilerdeki bozulmayı önlemek için hükümetlerle ortak çalışma içine giren merkez bankaları, Türkiye'de olduğu gibi sorun kaynağı değil çözüm ortağı oluyor. Bu konudaki en iyi örnekler ise dünyanın adımlarını takip ettiği ABD Merkez Bankası (Fed), İngiltere Merkez Bankası ve Japonya Merkez Bankası. Kriz sonrası oluşan yeni ekonomik konjonktürde Fed, ekonominin canlanması için parasal genişlemeye giderken işsizliğin azalması için bu politikaya yıllarca bağlı kaldı. Fed'in bu adımı atmasının asıl gerekçesi ise hükümetin borç fonlamasını daha ucuza mal etmekti. İşsizlikteki düzelmenin ardından Fed bir karar daha alarak parasal genişlemeyi azalttı. İngiltere Merkez Bankası, parlamento tarafından belirlenen enflasyon hedefini tutturmak için genişleyici para politikası uyguladı.
ABE KAPIYI GÖSTERDİ
Ekonomide canlanmayı sağlamak için birçok önlem alan İngiltere gibi Japonya'da ikinci kez göreve gelen Başbakan Shinzo Abe de Merkez Bankası'na enflasyonu yüksek tutma ve genişleyici para politikası hedefi verdi. Hatta Başbakan Abe, ekonomiyi tekrar canlandırmak için yıllık enflasyonun yüzde 2 olarak belirlenmesi hedefine karşı çıkan Başkan Masaaki Shirakawa'yı görevden aldı.