İlknur Menlik - Sabah.com.tr
imenlik@comart.com.tr
Son on yılda gözlenen nüfus artışının yanı sıra hızlı ekonomik büyüme de küresel gıda tüketimini artırdı. Bu büyümenin büyük bir kısmı, gelişmiş ülkelerdeki muadillerine göre daha hızlı genişleyen gelişmekte olan pazarlardaki artan refahla gerçekleşti.
Muhtemelen, kişi başına düşen gelir ve hızlı kentleşmedeki güçlü büyüme, küresel gıda pazarında daha fazla büyümeyi tetikleyecek. Küresel araştırma şirketi Datamonitor'e göre, dünya çapında gıda pazarının 2012 ve 2017 yılları arasında (bir önceki 5 yıldan daha yüksek bir oranda) %4,4 yıllık bileşik büyüme oranını yakalaması ve 2017 yılı sonuna kadar 5,3 trilyon dolara ulaşması bekleniyor.
Küresel gıda pazarına ilişkin iyimser rakamlar… Ancak bu bahsettiklerim, madalyonun bir yüzünü oluşturuyor. Diğer yüzünde ise israf ve açlık var. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ile Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) tarafından hazırlanan bir rapor, yıllık 1,3 milyar ton gıdanın atık ve israf yoluyla heba olduğunu gösteriyor. Yayımlanan verilere göre, dünya genelinde her yıl üretilen gıdaların üçte biri, gıda üretim ve tüketim zincirinde israf ediliyor. İsraf edilen gıdanın maddi karşılığı ise tam 1 trilyon dolar… Yani bugün, bin bir zorlukla küresel gıda pazarında yaratılan 4,2 trilyon dolarlık değerin, dörtte birini ziyan ediyor, çöpe atıyoruz.
Peki, çöpe attığımız 1 trilyon dolarla neler yapabiliriz?
İsrafın boyutunun ulaştığı vehameti herhalde en çarpıcı şu örnekle anlatabilirim: Yapılan hesaplamalara göre, Afrika'da yaşayan öğrenci bir kız çocuğunu bir yıl süreyle beslemenin maliyeti 50 dolar, dünyadaki bütün aç öğrencileri beslemek için gereken para ise sadece 3,5 milyar dolardır. Bir başka karşılaştırmaya göre; bu para, dünya çapında 1,8 milyar dolar hasılat yapan "Titanik" filminden elde edilen paranın yalnızca iki katına karşılık geliyor.
Diğer yandan, gelişmekte olan ülkelerde beş yaş altı çocuk ölümlerinin üçte biri yetersiz beslenme ile doğrudan bağlantılı. Yetersiz beslenmenin küresel ekonomiye maliyeti ise yılda 3,5 trilyon dolar. Bu örnekleri çoğaltabiliriz.
Kısacası, çöpe attığımız 1 trilyon dolarla yeryüzünde açlığı ve çocuk ölümlerini ortadan kaldırabilir, 3,5 trilyon dolarlık bir maliyetten de kurtulmuş oluruz.
Öte yandan açlığı tetikleyen diğer küresel zorluklarla da mücadele etmeliyiz. Bunların başında iklim değişikliği geliyor. Eğer bu probleme kısa vadede çözüm üretmezsek; 2050 yılına kadar iklim değişikliği kaynaklı kuraklık ve sel gibi düzensiz hava koşulları nedeniyle 24 milyon çocuk daha açlığa sürüklenebilir ve bu çocukların neredeyse yarısı Sahra altı Afrika'da olacak.
Açlık, üzerinde öylesine, üstün körü konuşarak geçebileceğimiz bir mesele değildir. Bugün açlık, dünyanın en büyük 10 sağlık riski listesinde birinci sırada yer almaktadır. Birleşmiş Milletler HIV/AIDS ile Mücadele Programı (UNAIDS) ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO) verilerine göre açlık (ki; bu veriler çok da eski tarihli değil, 2010-11 yıllarına aittir), her yıl AIDS, sıtma ve tüberküloz hastalıklarının neden olduğu toplam ölümlerden daha fazla insanın ölümüne sebebiyet vermekte… FAO verileri, dünya açlığına karşı verilen mücadeledeki ilerlemenin büyük bölümünün 2007/2008 yıllarından önce gerçekleştiğini gösteriyor. O zamandan bu yana açlığın azaltmasındaki küresel ilerleme ne yazık ki yavaşlamış durumda. Son yıllarda özellikle gelişmiş ülkelerin iklim değişikliği, açlık ve yoksullukla mücadele için ortak yardım ve fon oluşturma konusundaki isteksizliklerini, ağırdan almalarını da göz önüne alırsak, küresel gıda israfının ortadan kalkmasıyla yaratılacak kaynağın, bu meselelerin çözümünde ne kadar önemli olduğunu bir kez daha görebiliriz. Öyleyse; "Yiyelim, içelim ama israf etmeyelim!"