Seçilmiş bir cumhurbaşkanı ve seçilmiş bir başbakan yetkileri nasıl paylaşır?
Türkiye'de Cumhurbaşkanını halkın seçecek olması, Anayasa'da öngörülen parlamenter hükümet sisteminin niteliğini değiştirmez. Cumhurbaşkanını halk seçecek olsa da, 1982 Anayasası'ndaki parlamenter sistem gereği yine "yetkisiz, sorumsuz ve tarafsız" hareket etmek zorunda. 101 ve 103'üncü maddelerde tarafsızlık başlıkları var. Yine anayasanın 8, 112 ve 105'nci maddelerine bakın. Cumhurbaşkanının hükümetin genel siyasetini belirleme yetkisi yok.
Peki 104'üncü madde...
Bunlar parlamenter sistemlerde devlet başkanına tanınan olağan yetkiler. Buradaki yetkilerin nasıl ve hangi koşullarda kullanılacağı 116'ncı maddede var. Mesela sadece 104'e bakarak "Cumhurbaşkanı istediği zaman Meclis'i feshedebilir" denemez. Aynı şekilde, "Gerekli gördüğü hallerde Bakanlar Kurulu'na başkanlık etme" yetkisini de "Her zaman bunu yapacak" diye yorumlamak olmaz. Çünkü 119 ve 121'nci maddelerde "olağanüstü hal ve sıkıyönetim" durumlarını bu yetki için sayar.
LİDER SULTASI SİSTEMLE İLGİLİ DEĞİL
Bu sistemler lider sultasını kaldırır mı?
Lider sultası seçim sistemleri ile ilişkili değil. Parti yapısı ve siyasi kültürle ilgili. Türkiye'de lider sultası milletvekili adaylarının belirlenmesi ve parti disiplini kapsamında karşımıza çıkıyorsa, dar veya daraltılmış bölgeye geçsek de durum değişmez.
Dar bölge seçim haritasını nasıl değiştirir?
Kısa vadede yapılacak seçimleri etkilemez. Küçük partiler, cemaatler, aşiretler belli bölgelerden milletvekili çıkarmaya yönelecektir. Türkiye'de belli partilerde toparlanan siyasi yapı yeniden daha parçalı hale gelebilir.