15 Temmuz darbe girişiminin hemen ardından Türkiye'nin kredi notunu düşürerek, kriz lobisinin tetikçiliğini üstlenen, son dönemde de Türk bankacılık sektörüne ilişkin olumsuz değerlendirmelerle algı operasyonu yapmaya çalışan Moody's bu kez baltayı taşa vurdu.
YATIRIMCI İLGİSİ YÜKSEK
Moody's, bankacılık sektörünün kârlılıkta rekor kırdığı, takipteki kredi oranının dünya ortalamalarının altına indiği, sermaye yeterlilik rasyosunun yükseldiği ve yurtdışında tarihinin en büyük ilgisini gördüğü bu dönemde, bankaların görünümü negatifte tuttuğunu açıkladı. Moody's'in değerlendirmesine tepki gösteren Türkiye Bankalar Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Aydın, "Aktif kalitesi, likidite, sermaye yeterliliği, kârlılık ve stres ortamında yönetim becerisi gibi temel bankacılık prensipleri dikkate alındığında Türkiye'de bankacılık sektörü, sağlıklı bir yapıdadır ve ekonominin büyümesi için gerekli finansmanı sağlayabilecek güçtedir" dedi. Bankaların son dönemde yurtdışında gerçekleştirdikleri borçlanmalara önemli ölçüde talep geldiğini ve maliyetlerde de son derece makul değişikliklerin olduğunu vurgulayan Aydın, "Bu durum uluslararası yatırımcıların da Türkiye'ye ve bankacılık sektörüne olan güvenini teyit etmektedir" dedi.
BOŞ GEREKÇELER
Moody's'in, öne sürdüğü gerekçeler de elle tutulur gibi değil. Kuruluş, Türk bankalarında sorunlu kredi oranının yüzde 3.2 olduğunu, bunun yüzde 4'ün üzerine çıkabileceğini öne sürüyor. Moody's, Türkiye için yüzde 3.2'lik oranı sorun gibi gösterirken, söz konusu oran gelişmekte olan ülkelerde ortalama 8.5, gelişmiş ülkelerde ise 5.8 seviyesinde. Bankacılık sektörünün son dönemdeki yurtdışı borçlanmalarını görmezden gelen reyting şirketi, döviz fonlamaya erişimi de sorun kaynağı olarak gösterip, büyük bir yanlışa imza attı. Zira, Ziraat Bankası'nın eurobond ihracına 3, İş Bankası'na ise 4 kat talep gelmişti. Sendikasyonlar yüzde 100'ün üzerinde yenilenmiş durumda.