Bugün Fransa'da devam eden sokak eylemlerinin geçici olmadığını, bir sürecin ve şimdikiAvrupa'nın sonunu anlatan tarihi bir sonuç olduğunu düşünüyorum. Paris'te yine 2005 yılında başlayan ayaklanmalar, daha çok genç göçmen nüfustan kaynaklanıyordu. Ancak bu seferki ayaklanmalar, yalnız göçmen ve azınlıkları kapsamıyor, başta geleneksel sanayiler olmak üzere geniş bir işçi hareketi ve grev dalgası bu yeni ayaklanmanın merkezini oluşturuyor. Bugün Fransa'da olanlar 1871'den az değildir hatta sonuçları itibarıyla daha da derindir bizce...
Başlayan grevler ulaşımı aksatıyor ama daha da önemlisi limanlara ve nükleer santrallere yayılan grev dalgası ekonomiyi durma noktasına getirdi. Fransa'da şu an 19 nükleer santral bulunuyor ve grev halinde bu santrallerin 16'sı duracak; bunun anlamı ekonominin tümüyle stop etmesidir. Ancak hiç şüphesiz ki bu Avrupa'nın krizidir ve yalnız Fransa ile sınırlı değildir.
Fransa'da bunlar olurken, merkezi Paris'te bulunun Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) küresel ekonominin "düşük büyüme" tuzağında olduğunun altını çizen ekonomik görünüm raporu yayımladı. OECD, düşük büyüme sorununun aşılması doğrultusunda, şimdiye değin uygulanan genişlemeci para politikalarının da artık faydasının olmadığını hatta bu politikalarının sorunu derinleştirdiğini yazdı. OECD, merkez bankalarından artık umudunu kesmemiz gerektiğini söylüyor. Yani Avrupa Merkez Bankası'nın (ECB) milyarlarca euro'yu ortalığa saçmasından, negatif faiz uygulamalarından başta Avrupa olmak üzere, gelişmiş ülkeler sonuç alamayacak.
Peki, OECD bunun için ne çözüm öneriyor; işte burası da çok açık değil ama burada ilginç bir cümle de var; raporda "Her ülke kendi sorunlarını analiz etsin ve kendi yolunu belirlesin, ihtiyaçlarını tespit etsin" gibisinden bir cümle de var. Bunun dışında kredilere ulaşımın kolaylaştırılmasını, verimsiz borçlanmaların bitmesi isteniyor ve işgücü piyasalarıyla ilgili güçlü, düzenleyici reformların gerekliğine işaret ediliyor. Fransa'da süregiden ayaklanmalar, Paris merkezli OECD'nin karamsar raporu, İngiltere'de bu ay yapılacak AB'de kalıp kalmama referandumu, ABD'de yaklaşan seçimler ve Fed'in kararsızlığı, 2008 krizinin aslında yeni daha derin bir aşamasına girdiğimizin işaretleri olarak karşımıza geliyor.
Cemil Ertem/Milliyet