16 yaşındaydı, bir sabah annesinin cenazesiyle karşılaştı. Babası suçlandı. Bir evin tek kızıydı ve hayatta yalnız kalmıştı. Sonrasında çok mücadele etti. Küçük yaşta sevgisiz kalmış bir çocuk olarak o da çocuklara sığındı. Ana sınıfı öğretmeni oldu. Yaşam enerjisini yükseltti ve bir köyde öğretmenlik yapmaya başladı. (RÖPORTAJ: OLKAN ÖZYURT/ FOTOĞRAFLAR: İLHAMİ YILDIRIM) KİM MİLYONER OLMAK İSTER'E DAMGA VURDU! Türkiye Selin Ünver'i, Kim Milyoner Olmak İster? yarışmasıyla tanıdı.Selçuk Yöntem 'Baban ne iş yapıyor?' diye sorunca 'Cezaevinde, annemi öldürdü' diye yanıtladı Ünver. 'İnsanlar geçmişimi öğrenip beni yargılar diye hep bir kaygım vardı. Ekranda bunu söylemek bir eşik noktasıydı. Söyledim ve bununla yüzleştim' diyor. (TÜRKİYE ONU YARIŞMADAKİ BU SAHNEYLE TANIDI- TIKLAYIN) 25 YAŞINDA BİR ANA SINIFI ÖĞRETMENİ Selin Ünver'i atv ekranlarındaki Kim Milyoner Olmak İster? programında tanıdık. Yarışmacılarından biriydi. Cıvıl cıvıl, enerjik bir insandı. '25 yaşımdayım, Antalya'da bir köyde ana sınıfı öğretmeniyim' diye tanıtmıştı kendini. Program ilerledikçe Selçuk Yöntem'in sorusuyla aile hikayesini anlattı. Babası hapisteydi. Çünkü annesini öldürmüştü. Belki de bir anda her şey değişti ekran başında onu tanımayanlar için. (Ki onu tanıyanların büyük bir çoğunluğunun, bu gerçeği bilmediğini sonradan kendisinden öğrendim.) (TÜRKİYE ONU YARIŞMADAKİ BU SAHNEYLE TANIDI- TIKLAYIN) BÜYÜK ACILARI ATLATIP YENİ BİR HAYAT KURDU Böylesi büyük bir acı yaşadıktan sonra bunu atlatıp kendi hayatını kurmuş olması, yaşamla barışık hali herkes tarafından takdir ediliyordu içten içe. Ertesi gün artık tüm Türkiye'nin gündemindeydi 25 yaşındaki Selin. Onu takdir edenler çoğunluktaydı elbette ama bir yandan da yarışmanın sunucusu Selçuk Yöntem de soru sorduğu için eleştiriliyordu. Hatta program, rayting almak adına Selin'in durumunu suiistimal etmekle suçlandı. (TÜRKİYE ONU YARIŞMADAKİ BU SAHNEYLE TANIDI- TIKLAYIN) MÜCADELESİ HER ŞEYİN ÜZERİNDEYDİ Selin'in başarısından, bir anaokulu açma hayalinden, yaşadığı büyük olaydan kendini sıyırmasından bahsetmek yerine, Yöntem ve program hedef haline getirilmek istendi. Ama olmadı. Çünkü birincisi zaten böyle bir durum yoktu. İkincisi Selin'in programda gösterdiği başarı ama en önemlisi kendi hayatının kahramanı olmak adına verdiği mücadele her şeyin üzerindeydi. HERKES ONA BU SORULARI SORUYORDU Söyleşi için buluştuğumuzda Selin'in enerjisinin ekrandakinin üzerinde olduğunu ve yaşama sıkı sıkı sarılmış olduğunu gördüm. Gerçi iki haftadır Türkiye'nin gündemindeydi. Bir anda hayatı değişmişti. Ailesiyle ilgili her şey merak ediliyordu. Onu tanıyan tanımayan herkes onu gördüğünde bu soruları soruyordu. Şaşkınlık yaşıyor Selin ama bunun üstesinden gelebilecek bir kişiliği olduğu da ortada. BİR ANDA HAYATTA YALNIZ KALDI AMA... Ne de olsa 16 yaşında, bir evin tek kızıyken yaşadığı o talihsiz olay nedeniyle bir anda hayatta yalnız kalmış, çok sıkıntılar çekmiş ve bunun üstesinden gelmiş biri Selin. Yani kendi hayat hikayesinin kahramanı olmayı başarmış biri vardı karşımda. Belli konulardaki hassasiyetini anlayışla karşılayarak yaşadıklarını, program serüvenini, programdan sonra değişen hayatını konuştuk. 'İYİ Kİ SELÇUK YÖNTEM O SORUYU SORDU' O da Pazar SABAH'ın sorularını içtenlikle cevapladı. Söyleşi sırasında söz dönüp dolaşıp Selçuk Yöntem'in 'Ailen ne iş yapıyor?' diye sorup Ünver'in Annem vefat etti, babam çalışmıyor cezaevinde kendisi' cevabına karşılık eleştirilen 'Söylemek ister misin neden olduğunu?' sorusuna geldi. Selin, herkesi yanıltacak cevabı verdi: 'İyi ki Selçuk Yöntem o soruyu sordu.' BAŞTAN ÇOK KORKTUM! - İki hafta önce kimse sizi tanımıyordu, ama şimdi Türkiye'nin tanıdığı bir insansınız, nasıl hissediyorsunuz? - Aslında ilk başta çok korktum. Program pazar günü yayınlandı, ertesi gün bir sürü gazeteci, televizyoncu köye, çalıştığım okula geldi. Neye uğradığımı şaşırdım. O eski, tatsız defterler açılmıştı. Ürktüm, üzüldüm ve kolay kolay ağlamayan bir insan olmamama rağmen ağladım. Sonrasında oturup, düşündüm. Ben bir şeyler yaşamıştım ve insanlar da bana bununla ilgili sorular soruyordu. Daha toleranslı karşılamaya başladım yaşadığım yeni durumu. Bunu göğüslemeye karar verdim. Ama öte yandan bana çok güzel, çok samimi tepkiler de gelmeye başladı. Açıkçası şimdi daha iyiyim. - Nasıl tepkiler geldi size? - Facebook'ta hesabım yok sadece Instagram'da var. Bu hesabıma benim gibi parçalanmış ailelerin çocuklarından, çok etkilendiğim mesajlar geldi. Mesela bir kardeşim 'Abla ben de senin gibiydim. Ölmek istiyordum. Ama seni izleyince hayat buldum' yazmış. Kimisi 'Senin gibi ayakta durmak istiyorum nasıl yardımcı olabilirsiniz' diye yazmış. Yine 16 yaşında bir çocuk, babası annesini öldürmüş, 'Çok zor durumdayım, nasıl başardın, yardım et, yol göster bana' diye mesaj atmış. 'SEN KENDİN İÇİN BİR ŞEY YAPMAZSAN KİMSE YAPMAZ' - Ne karşılık verdiniz bu mesajlara? - Onlara 'Ben de dokuz yıl önce çok kötüydüm. Çok ağladım ama sen kendin için bir şey yapmazsan kimse sana bir şey yapamaz' dedim. Öyledir zaten sen kendin için bir şey yapmazsan annen baban bile bir şey yapmaz. Ki başımızı da onlar yakmış zaten. Yani bu arkadaşlarla ortak noktamız bu. 'Kendi değerinizi bilin, nefes aldığınız sürece hayat sürprizlerle dolu. Ölümden başka her şeye çare vardır. Hâlâ yaşıyorsan, her zaman umut vardır' diye telkin ettim onları. Mesela benim için, bir okul açma hayalini gerçekleştirmek o kadar elle tutulmayan bir şeydi ki, ama şimdi gerçekleşme ihtimali var. - Yarışmaya bu hayali gerçekleştirmek için mi katıldınız? - Çocukluğumdan beri TV'de izlediğim tek program Kim Milyoner Olmak İster? Evde izlerken 60 bin'lere kadar geldiğim çok oldu. Yine bir gün izlerken başvuru yapmak geldi içimden. Sonra yarışmadan dönüş yaptılar. O zaman müdürümle konuştum. '15 bin TL kazanırsam okula kütüphane yaptıracağım. Ama daha çok kazanırsam bir anaokulu açmak isterim' dedim. YARDIM SÖZLERİ VAR - 125 bin TL kazandınız, durum nedir, okulu açılabilecek misiniz? - Neşe Erberk bir TV programında benden bahsetmiş ve 'Elbirliği ile bu okulu açalım' demiş. Yine bir iki önemli eğitim kurumu yardım etme sözü vermişler. Ama henüz kimseyle bir görüşmem olmadı. - Hayalinizdeki okulu açtığınızda çocuklara nasıl bir dünya sunmayı amaçlıyorsunuz? - Anaokulu için konuşacaksak, bizim eğitim sistemimizde çocuktan sayı sayması, el becerilerini geliştirmesi, uslu durmayı öğrenmesi bekleniyor. Ben daha çok çocuklarda insani, manevi değerlerin gelişmesi gerektiğini düşünüyorum. Yardımlaşmayı, dayanışmayı öğrensin, kibar olsun, kendini ifade etmeyi öğrensin istiyorum. ÇOCUKLARIN ÜZERİNE TİTRİYOR Mesela benim 30 öğrencim var, onlar köy ortamında kibar kibar dolaşıyorlar. İlk başladığım zaman 'Öğretmenim kalem ver' diye konuşurken şimdi 'Kalem alabilir miyim?' diyorlar. Onun dışında yaparak, yaşayarak öğrenme diye bir anlayış var, açabilirsem bu anlayışı uygulamak istiyorum okulumda. Bu anlayışta, çocuklarla, ilgi alanlarına göre bol bol atölyeler yapıyorsunuz, onların kendisini ve yeteneklerini keşfetmelerini sağlıyorsunuz - Antalya'nın bir köyünde öğretmenlik yapıyorsunuz, nasıl bir yaşantınız var? - Antalya merkezde yaşıyorum. Her gün köye gidip geliyorum. Hayatımda hiç köyde vakit geçirmemiştim. Önceleri biraz garipsedim. Mesela ansızın okulun bahçesine hindi, tavuk girebiliyor. Börtü böceği fazla oluyor. İnsan ilişkileri de şehir ortamına göre daha farklıdır. - Köylüler ilk gittiniz zaman sizi nasıl karşıladılar? - İlk gittiğim zaman 23 yaşıma basmamıştım. Çok küçük buldular beni ve zaten öğretmen olduğumu da anlamadılar, 'Sen kimin kızısın?' dediler. Ben de onlarla arama hiç mesafe koymadım. Her gün velileri aradım, onlarla konuştum. İlk başlarda, kimi acabaları vardı. Her gün çocukların beslenme saatinde yardımcı olması için bir veli yardıma geliyor. Gelen veliyle de sohbet ediyoruz. GÜZİN ABLA DURUMU VAR Bu sohbetlerde kimi veliler aile sorunlarından bahsediyor. Ben de onlara sorunlarının çözümü konusunda yol gösteriyorum. Biraz Güzin Abla durumu oldu. Onları anlamaya çalışmam, köyde özellikle kadınlar arasında bana karşı olan acabaların yok olmasını sağladı.Şimdi onlar kendilerinden biri olarak görüyorlar beni. Mesela iki yıldır yoğurt almadım eve, tarhanamı, sebzelerimi köylüler getiriyor. Çok mutluyum. Köyü, insanlarını, çocuklarımı çok seviyorum. YAŞADIKLARIMI İÇİMDE AFFETTİM - Selçuk Yöntem'in yarışmada size ailenizle ilgili soru sorması eleştirildi. Siz de keşke sormasaydı dediniz mi içinizden? - Selçuk Bey, hayatta gördüğüm en hoş ve nazik insanlardan biri. Benim nezdimde çok iyi, düzgün ve kibar bir insan. Açıkçası bu soruyu beni sıkıştırmak ya da durumdan faydalanmak amacıyla sormadığını biliyorum. Zaten 2007'de hakkımda çıkan bir haber var.Ekranda da adım soyadım yazıyor. Doğruyu söylemeyip de ne yapsaydım, yalan mı söyleseydim? Ayrıca benim bu durumla yüzleşmem gerekiyordu. Çünkü okulumda ya da arkadaş çevremde insanlar benim geçmişimi bilmiyordu. Televizyondan öğrendiler. - Nasıl bir yüzleşme bu? - Ekranda bunu söylemek benim için de bir eşik noktasıydı açıkçası. Çünkü insanlar geçmişimi öğrenip ya beni yargılarsa diye hep bir kaygım oldu zaman içerisinde. Bu anlamda o soru ve verdiğim cevap hayatımın akışını değiştirdi. - Nasıl? - Bu durumla ekran karşısında yüzleştim. Evet zordu ama yüzleştim. Başım dik. Artık herkes, her şeyi biliyor ve yargılanma kaygısıgütmüyorum. Ben artık bu durumu aştım ve yaşadığım her şeyi kendi içimde affettim. Kendi durumumla tamamen barışığım. Sonuçta bu benim hikayem ve bu hikayenin kahramanı da benim. Bunu söyleyip söylememek de benim kararımdı. Ve açıkçası kendi hikayemle gurur duyuyorum. - Bunu mu göstermek istediniz? - Evet. Çünkü tabii ki büyük acılar yaşadım, sıkıntılar çektim ama nihayetinde suça sürüklenen bir çocuk olmadım, hırsızlık yapmadım, istismara uğramadım. Hikayemi paylaşmak istedim çünkü yaşadıklarımın benim gibi olan insanlara ilham vereceğinidüşündüm. GİTTİKÇE KAYBOLUYORDUM SİLKİNİP KENDİME GELMEYE KARAR VERDİM - Çok büyük bir acı yaşayıp, hayatta tek başına kalıyorsunuz. Ama sonra kendi ayaklarınız üzerinde durmayı başarıyorsunuz. Açıkçası ilham verici bir yaşam hikayeniz var. Siz bu hikayenin kahramanıolmayı nasıl başardınız? - Lise 1'in yaz tatilindeydim. 16 yaşındaydım ve bir sabah uyandım, annemi ölü buldum. Benim için büyük bir şoktu. Ne yapacağımı bilemedim. Çok zordu. Ailemin tek çocuğuydum, onların gözbebeğiydim, babasının bir tanesiydim. Tek başına kalmıştım hayatta. Çok üzüldüm, sarsıldım. İlk önce anneannemin yanına yerleştim. Ama o da çok üzgündü. Neticede kızını kaybetmişti. Birbirimizi olumsuz etkilememek ve benim biraz kendimi toparlamam için, öğretmenlerimin önayak olmasıyla anadolu lisesinin yurduna yerleştirildim. Orada altı cıvıl cıvıl kız benibekliyordu. - Akranlarınızın size yaklaşımı nasıl oldu? - İlk başlarda arkadaşlarımdan çok utanmıştım. Acaba beni yargılayanlar olur mu diye düşünüyordum. Yapanlar da oldu 'Sen zaten bir katilin kızısın' diyenler çıktı. Çok üzgün bir yıl geçirdim. Lise 2'yi tamamen sınıfın en arka sırasında oturup camdan dışarıyı izleyerek geçirdim. - Peki ne zaman mücadele etmeye karar verdiniz? - Şunu fark ettim: Eğer böyle devam ederse ben kaybolacağım. Çünkü lise 1'i takdir ile geçmiştim. Lise 2'yi ise hocaların yardımıyla ancak geçebilmiştim. 365 günüm boşa geçmişti. Oturdum düşündüm, Silkinip kendime gelmeye karar verdim. - Ne yaptınız? - Üniversiteye gitmem gerekiyordu. Kendime hedef koydum. Tekrar ders çalışmaya başladım. Hem de deli gibi. Ama üniversiteye hazırlanırken dersaneye de gitmek istiyordum. Denizli'de bir deneme sınavında beşinci oldum. Bu başarımdan dolayı ücretsiz dersaneye gittim. Anne tarafım, öğretmenlerim, arkadaşlarım ve birkaç aile hem maddi hem de manevi olarak çok yardımcı oldu bana. SEVGİYE İHTİYACIM VARDI, YALNIZ KALMIŞ BİR ÇOCUKTUM - Neden anaokulu öğretmeni olmak istediniz? - Çünkü o dönem büyükleri ve onların dünyasını, çok kötügörüyordum. Sevgiye ihtiyacım vardı. Hayatta yalnız başına kalmış bir çocuktum. Ve çocuklarla ilgili bir şey yaparsam bu bana sevgi terapisi gibi gelir diye düşündüm. Öyle de oldu zaten. Üniversiteye başlayınca, çocukların dünyasıyla ilgili dersler aldıkça ne kadar çok doğru bir tercih yaptığımı anladım. - Burslarla ve çalışarak mı okundunuz üniversiteyi? - Evet birkaç aile manevi olduğu kadar maddi destek de sağladı. Ama ben de çalıştım. Yeri geldi garsonluk yaptım, yeri geldi broşür dağıttım. Sonunda da okulumu bitirip işimi elime aldım. - Mezun olup işe başlayınca ne hissettiniz, mesela ilk maaşınızla ne yaptınız? - İlk maaşım bana çok büyük bir para gibi gelmişti. Çünküöğrenciyken çok az parayla geçiniyordum. İyi hissetmiştim. Sözlerim vardı insanlara onları tuttum. Ama ilk maaşımdan 10 TL'yi hâlâ saklarım. PROGRAMDAN SONRA ÖĞRENCİLERİMLE KONUŞTUM - Öğrencileriniz izlemiş mi yarışmayı, onların tepkisi ne oldu? - İzlemişler. Sınıftan içeri girdiğim zaman bir öğrencim 'Öğretmenim babanız hapiste mi?' diye sordu. Bunu sorunca, onlarla konuşmam gerektiğini anladım. Bir de beni televizyonda görmeleri onların dünyasında büyük bir olay. Mesela bir öğrencim televizyonu öpmüş. - Nasıl bir konuşma yaptınız çocuklarla? - Çocukları sınıfın ortasında topladım. 'Çocuklar hiçbir şey değişmedi, ben aynı öğretmenim, siz de aynı çocuklarsınız. Ben sizi aynı seviyorum hatta düne göre daha çok seviyorum. Ama bazen özel durumlar olabilir. Bunu da büyüyünce konuşuruz' dedim. - Bu özel durumun ne anlama geldiğini çocuklar anlayabildi mi acaba? - Şöyle anlatayım. Engelli bir öğrencim var, çocuklar farklılıklara alışsın diye bu engelli öğrencimle sürekli diğer çocukları etkileşim içerisine sokuyorum. Onlara 'Bakın çocuklar, bu arkadaşınızın özel bir durumu var fakat bunu ona söylemememiz gerekiyor. Çünkü o bu durumunu bilmiyor. Bu bizim aramızda sır' demiştim. Bu konuşmadan sonra engelli arkadaşlarına karşı çok duyarlı oldular. Birlikte boyama yapıyorlar, oyun oynuyorlar. Ona kesinlikle farklı davranmıyorlar. Bunun için özel durumun, çocuklarla benim aramda bir anlamı var. Ben de 'Benim özel durumum var' deyince anladılar. Sonuçta bir sevgi ve saygı ilişkisi var aramızda. KİMSENİN NE ANNEMİ NE BABAMI YARGILAMA HAKKI VAR - Bu süreçte seni üzen şeyler oldu mu? - Bazı insanlar hiçbir şey bilmeden 'Bir adam niye eşini öldürür ki demek ki kadın şöyle böyle' diye kimi yargılamalara girişmişler. Şunu söylemek istiyorum: ben yaşadıklarımı anlattıktan sonra ne anneme ne de babama haksızlık edilmesini istiyorum. Babam cezasını aldı. Zaten hiçbir şey de annemi geri getirmez. İnsanların ne babamı incitmeye ne de annem hakkında ileri geri konuşmaya hakkı var. Bu acı olayı ben yaşadım. Ben kendim bile yaşadıklarımlabarışmışken, affetmeyi öğrenmişken, annem hakkında yapılan kötü yorumları esefle kınıyorum. AVM ORTASINDA EVLENME TEKLİFİ ALDIM - Sokakta sizi tanıyan çıkıyor mu? - Çıkmaz mı? Alışveriş yaptığım marketi değiştirdim. Malum ailem nedeniyle gündeme gelince herkes soru sormak istiyor doğal olarak. Ve herkese açıklama yapmak zor oluyor. Ben de bir süre marketimideğiştirdim. - Yarışmadaki performansınızdan, pozitif enerjinizden etkilenip sizinle tanışmak isteyen oluyor mu? - Oldu. Mesela iki gün önce bir AVM'nin ortasında hiç tanımadığım bir çocuk geldi, diz çöktü ve evlenme teklifi etti. Geçen gün kahve içerken bir grup lise öğrencisi gelip tanışmak istedi. Kimi teyzelerdurdurup 'Kızım Allah yolunu açık etsin' diyor, dua ediyor. Bu durum bir yandan hoşuma gidiyor, bir yandan da ilginç geliyor. Bir köy okulunda çalışırken bir anda herkes seni tanımaya başlıyor. Tabii yarışmaya başvururken böyle bir amacım yoktu. Yani yaşadığımı tam adlandıramıyorum. Ama mutluluk veriyor. Bunun dasebebi insanlardan gördüğüm sevgi. Çünkü ben sevmeyi desevilmeyi de çok seviyorum. BİR TÜRK NE YAPAR DİYE DÜŞÜNÜP CEVAP VERDİM - Yarışma psikolojinizi nasıl anlatırsınız? - Rahat bir insanım ama koltuğa oturunca öyle olmadı.Heyecanlanıyorsunuz. Spotlar üzerinizde. O an bildiğinizi bileunutabiliyorsunuz. Her soruda joker kullanmayı istiyorsunuz. Bir de ekrana yansımıyor ama diğer yarışmacılarla kuliste tanışıyorsunuz. Çok iyi insanlarla tanıştım. Çoğuyla hâlâ görüşüyorum. - 125 bin TL kazandığınız son soruda telefon jokerinizi kullandınız ama verilen cevabın aksine başka bir şıkkı seçtiniz. Neden? - Soru şöyleydi: Apollo 11'in Ay'dan havalanmasını sağlayan şalter yanlışlıkla kırılınca Buzz Aldrin hangisini kırılan şalterin yerine kullanıp mekiğin Ay'dan havalanmasını sağlamıştır? Telefonda aradığım arkadaş diş fırçası seçeneğini söyledi. Fakat içimdeki ses tükenmez kalem olabilir dedi. Ben düz mantık yürütmeyi seviyorum, bir şekilde hayatta da bunun faydasını gördüm. 'Bir Türk olarak bir şey bozulursa ne yaparız kalemi alır sokarız' dedim kendi kendime ve tükenmez kalemi seçtim. Riske girdim ve istediğimi de aldım. BENİM ADIMA HEMEN FAKE HESAPLAR AÇILDI - Adınıza kimi fake hesaplar da açılmış. Bu şaşırtıcı oldu mu sizin için? - Özellikle benim adımı kullanarak Instagram'da hesaplar açıldı. Bir tanesinin takipçi sayısı 15 bine ulaştı. Dikkat çekmek isteyen insanların yaptığını düşünüyorum. Ama bazıları benim yapmayacağım ahlaksız, paylaşımlar yapmaya başlayınca rahatsızoldum. Mesela birinde 'Ailem yok, çok yalnızım, yardım edin' türünde duygu sömürücü paylaşımlar yapılmış. Ona kızdım ve adıma açılmış sahte bir hesap var, ahlaksız paylaşımlarda bulunuyor nasıl bu hesabı kapatabilirim diye yardım istedim. İnsanlar hesaptanşikayetçi oldular ve o hesap kapatıldı.