Mezitli Belediye Başkanı Neşet Tarhan, 12 yaşında bale yaparken keşfedilen, uzun yıllar Yeşilçam'a emek verdikten sonra köşesine çekilerek hayatının geri kalan kısmını Bahar Yaşlı Bakım Merkezi'nde geçiren Nimet Alp'ı ziyaret etti. Hayatının son baharını geçirdiği odasını Yeşilçam hatıraları ile donatan Alp, Zeki Müren ile ilgili anılarını paylaştı. Müren'in en yakın dostu olduğunu belirten Alp, sinema emekçisi arkadaşları Fikret Hakan, Münir Özkul ve Eşref Kolçak'ı da unutmadı. Özellikle Gecekondu Yosması, Öp Babanın Elini, Çalsın Sazlar Oynasın Kızlar ve Yetim Yavrular filmlerinin kendisi için önemli olduğunu anlatan Alp, 'Eşref Kolçak, Fikret Hakan, Münir Özkul gibi dostlarla çok film çektik. Zeki Müren ile evlerimiz yakındı, her dakika evindeydim. 'Geçerken uğramazsan bir daha konuşmam' derdi. Bir gün, balıkçı pantolonumu giydim denize gidiyordum. Beni gördü, 'Oh oh git bakalım ama hiç haber verme' dedi. 'Radyoda programın var geleceğim' dedi. Ziyaretin kendisi için çok özel olduğunu kaydeden Başkan Tarhan ise, Türkiye'de sanatçılara yeteri kadar değer verilmediğini belirterek şöyle dedi: 'Nimet Hanım'ı geçmişten biliyoruz. Kendisinin aynı güzelliğini koruduğunu görüyoruz. Aynı hanım efendiliğini, şıklığını, zarif duruşunu, bakımlı hali ile sanatçı kişiliğini koruduğunu gördük. Gerçekten sanatçı olmak Türkiye'de önemli bir olay ama maalesef şunu da kabul edelim Türkiye'de sanatçılara hak ettikleri değer verilmiyor. Biraz daha duyarlı olmamız gerekiyor sanatçılarımıza karşı.' Bir dönem İbrahim Tatlıses, Dilberay ve Bülent Serttaş gibi ünlü sanatçılarla sahneye çıkan Elazığlı saz ve ses sanatçısı Aydın Adıgül, geçirdiği kaza sonucu mesleğini sürdüremez hale gelince seyyar tezgahta çorap satmaya başladı. 60 yaşındaki Adıgül, 1 yaşındayken sürekli ağladığı için babaannesinin kızgın sacın üzerine kaynar su döküp buharıyla kendisini korkularından arındamaya çalıştığı sırada sıcak suyun gözlerine sıçraması sonucu sol gözünü kaybettiğini, diğerinin ise görme özelliğinin azaldığını belirtti... Gözlerinden rahatsızlandıktan sonra okula gönderilmediğini ancak ısrarları üzerine kayıt dışı okula gittiğini anlatan Adıgül, derslerde müziğe ilgi duyduğunu söyledi.Bu ilgisinin amcasına ait sazı gizlice alıp çalmaya başladıktan sonra daha da ilerlediğini ifade eden Adıgül, amcasının desteğiyle hem türkü söylemeyi hem de saz çalmayı öğrendiğini aktardı. Babasını kaybettikten sonra müzik dünyasına adım atabilmek için 16 yaşında köyden ayrıldığını ve Elazığ'a geldiğini belirten Adıgül, şöyle konuştu: 'Elazığ'ın meşhur kapalı çarşısı vardı. Orada hamallık yaptım, simit sattım, bulaşık yıkadım. Bu arada saz çalmaya devam ettim. Bir gün arkadaşım beni gazinoya götürdü. Misafir olarak sahneye çıkardılar. Çaldım, okudum. Gazinonun sahibi beğendi, baktı ki yaşım da ufak, garibanım, ertesi gün bana elbise ve ayakkabı aldılar, tıraş ettiler ve çalışmaya başladım... Sahneye oturmuş çalıp söylüyorum, ayaklarım yere değmiyor, dinleyiciler beni alkışlıyor, kendime inanamıyordum. Ben bu işte ilerleyemem derken sahnede yavaş yavaş ilerledim. 74'ten sonra diğer sanatçılara da eşlik etmeye başladım.' 70'li yıllarda Elazığ'da müzik piyasasının iyi bir yerde olduğunu ve o dönemlerde birçok ünlü ismin Elazığ'da kaset çıkarıp, sahneye çıktığını anlatan Adıgül, İbrahim Tatlıses, Sadık Altınmeşe, Seyfi Doğanay, Bülent Serttaş ve Dilberay gibi ünlü sanatçılarla sahneye çıktığını bildirdi. Sahnelere çıkamayınca yoksulluğa sürüklendi Aydın Adıgül, 1981 yılında geçirdiği trafik kazasında çenesinden darbe alınca sesinde gerileme olduğunu, bunun üzerine daha çok sazına ağırlık verdiğini söyledi. Zayıf gören gözünün 1998'de görme özelliğinin iyice kaybolması üzerine 40 günlük bir tedaviden sonra gözüne yedek zar takıldığını belirten Adıgül, şunları kaydetti: ' Gündüzleri zar zor gezebiliyorum. Akşamları hiç gezemiyorum. 2-3 defa doğalgaz kanalına düştüm. Gazino sahipleri çağırmaz oldu, sanatçı arkadaşlar da aramaz oldu. Benim o kadar emeğim vardı sahnelerde. Hiç biri beni sormadı, yoksulluğa düştüm. Devletimize müracaat ettim, sağ olsunlar üç ayda bir bana özürlü maaşı bağladılar.' Adıgül, evinin kira olduğunu bu nedenle maaşın yetmediğini dile getirerek, ekmeğini çıkarmak için gündüzleri bankaların, camilerin önüne kurduğu seyyar tezgahlarda çorap sattığını sözlerine ekledi. Nam-ı diyar Mazlum'u yani Yadigar Ejder'i tanımayanımız yoktur. Gerçek adı Yadigar Kuzu'di. Arkadaşlarının deyimiyle 'Ayı Yadigar' 21 yıl önce 14 Ocak 1992'de Taksim Parkı'nda sabah temizliği yapan çöpçüler, bir bankın üzerinde donarak ölmüş dev bir adamın cesedini buldular. Soğuktan kaskatı kesilmiş bulunan bu beden bir aktöre aitti. Üstelik bine yakın filmde rol almış, fizik olarak Yeşilçam'da benzeri bulunmayan bir oyuncuya, Yadigar Ejder'e... 1000 film çevirmişti ama cebinde 5 parası yoktu. Kirasını ödeyemediği için, evinden çıkarılmıştı. Belli ki, o soğuk gecede sığınabilecek tek bir dost kapısı da yoktu. Taksim Parkı'nda hayatını kaybetti Kemal Sunal'ın neredeyse bütün filmlerinde rol almıştır.