Anadolu'nun unutulmuş toprağı... Kış aylarında anakarayla bağlantısı kesilen bir ada... Her daim Toroslar'ın karlı doruklarını gözleyen yalnız bir köy... Beyşehir Gölü üzerindeki adaların en büyüğü Mada, barındırdığı insanlarıyla unutulmuşluğu yaşıyor. Mada Adası, Beyşehir Gölü'ndeki otuz üç adadan biri; ama üzerinde yerleşim barındıran tek ada. Bu yerleşim küçük bir köy; adanın Toroslar'a bakan tarafında muhteşem bir manzaraya sahip. Isparta'nın Şarkikaraağaç ilçesine bağlı Mada, Türkiye'nin göl ortasında yaşam olan tek adası. 100 yıl önce birkaç yörük aile buraya yerleşti. O günden beri, Beyşehir Gölü içerisindeki adada yaşam devam ediyor. Mada'ya tek ulaşım aracı kayıklar. Alışveriş onlarla yapılıyor, hastalar, hatta cenazeler kayıkla taşınıyor. Adada bir cami ve okul var. O okulun 10 tane de öğrencisi. Çoğu akraba olan çocuklar, suyla çevrili yaşam alanlarında oynayarak vakit geçiriyor. Çocuklar adalı olmaktan memnun. Çünkü doğal ortam, yeşillik tam onlara göre. Adaya gelin gelenler pişman. Aynı kaderi çocuklarının da yaşamasını istemiyorlar. Doğası güzel. Manzarası da. Günübirlik tatilciler için fantastik bir deneyim sunuyor... Madalılar'a göre, bunun adı keyif değil çile. Sazlıklarla süslenen göl kışın buz tutuyor. Bu, Madalılar için herşeyden mahrum kalmak demek. En büyük korkuları buzun kırılması ya da suya düşmek. Bu onlar için ölüm demek. O yüzden tek istekleri, kesintisiz ulaşım sağlayacak bir köprü. Yaklaşık yüz yıldır burada yaşayan Madalılar, bir o kadar zamandır da yalnız kalmışlar. Ne bir bakkal var ne de bir sağlık ocağı. Tertemiz inşa edilmiş camiye hiçbir imam gelmek istememiş, okullarına 18 yıldır bir öğretmen tayin edilmemiş. Çocuklar yalnızca ilköğretim üçüncü sınıfa kadar okuyabiliyor. Çözümü yatılı okullarda bulmuş. Daha ilkokul çağındaki çocuklarını yatılı okullara gönderen anneler ise dertli. Daha önce 'Unutulmuşlar Adası' isimli bir belgeselere konulu alan Mada adası belgeselde şu sözlerle anlatıılyor. 'Yolu olmayan bir adada umut dolu insanların dört tarafı sularla çevrili hayatları... Ulaşımın zor olduğu, çocukların okullarına tekneyle gidip geldikleri, genç kızların evlendikten sonra ada dışına çıktıkları, balıkçılık ve tarımla geçindikleri bir adada geçen dört mevsim çocukların gözünden anlatılıyor.' Mada efsanesi Sultan, başka kimse ölmesin diye ferman çıkararak tüm tebaasından belli bir miktar kül ve yapağı getirmelerini istemiş. Halkın getirdiği kül ve yapağılar, gölün dibinden Akdeniz'e uzanan doğal su kanallarının kapatılmasında kullanılmış. Rivayete göre, Tolca Köyü yakınındaki kül adası da böylece oluşmuş. Doğal kanallar kapanınca gölün suyu gittikçe yükselmiş ve bir tepe şeklindeki Mada'nın etrafı sularla çevrilerek ada oluşmuş.