Üçüncü Yaroslavl Küresel Siyasi Forumu'nda "Şeref konuğu" sıfatıyla "Küreselleşme Çağında Modern Devlet ve Toplumsal Çeşitlilik" başlıklı bir konuşma yapan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Arap Baharının kapılarına gelip dayandığı Ortadoğu'daki baskıcı yönetimlere mesajlar verdi. "Korkuyla, baskıyla halkları yönetmek devri bitmek üzeredir" uyarısında bulunan Gül, Rusya Devlet Başkanı Dimitri Medvedev'in davetlisi olarak katıldığı forumda şu vurguları yaptı:
TÜRKİYE'NİN TECRÜBESİ
Türkiye, toplumsal çeşitlilik konusunda engin bir tecrübeye sahiptir. Türk insanının yaklaşık iki yüz yıl önce başlayan çoğulculuk ve demokrasi temelli modernleşme çabaları, son on yılda siyasi ve ekonomik alanlarda gerçekleştirilen köklü reformlarla daha da ivme ve etkinlik kazanmıştır. Yaptığımız reformların temel amacı halkın hayat standartlarını yükseltmeye ve sosyal uyumu teşvik etmeye yönelik olmuştur. Yapılan çalışmalarla bir anlamda 'temsil eden devlet' ile 'temsil edilen halk' arasındaki kamusal diyalog kanalları genişletilmiş, devlet kendi güvenliğini toplumun huzur ve refahına bağlı olarak pekiştirmiştir. Yine de demokrasinin kapsamını genişletmek için hâlâ atılması gereken adımlar var. Bu yeni ve özgürlükçü bir anayasa yapılması şeklinde tecelli etti.
Türkiye bölgesinden başlamak üzere uluslararası alanda daha aktif ve etkin bir dış politika izleme kabiliyetini de yükseltti. Bu kapsamda Kuzey Afrika'da başlayan ve Ortadoğu ülkelerine yayılan değişim ve demokratik dönüşüm hareketlerini 1848 ve 1989 devrimlerine eşdeğer olarak görüyoruz. Bölgenin modern, demokratik devlet modeline geçiş yönünde tarihi bir dönemecin eşiğinde olduğunu düşünüyoruz. Türkiye bu anlayışla bölge halklarının meşru reform taleplerini desteklemekte, küresel ölçekte etkileri olacak bu tarihi dönüşümün barış, istikrar, huzur ve refaha tahvil edilmesi için çaba sarf etmektedir.
Korkuyla, baskıyla halkları yönetmek devri de bitmek üzeredir. Devletin yegâne varlık sebebinin, halkının meşru arzu, talep ve beklentilerini karşılamak olarak tanımlandığı bir anlayış ortaya çıkmıştır. İşte modern devlet kavramının özünde de bu anlayış yatmaktadır.
Toplum içinde artan kültürel, dini ve etnik farklılıklar, yeni bölünme ve gerginliklerin kaynağı olabiliyor. Bu çerçevede devletin tüm vatandaşlarına dil, din, ırk ayrımı gözetmeksizin eşit anayasal hak ve güvenceler sağlaması, gelir dağılımı ve fırsat eşitliğinde adil bir sistem kurması önem taşımaktadır.
Irkçılık, İslam-karşıtlığı ve yabancı düşmanlığı, Avrupa'yı etkisine alan ekonomik krizle de bağlantılı olarak ciddi bir endişeye yol açmaktadır. Eğer bu eğilim denetim altına alınmazsa dünyamız içinde yaşaması çok daha tehlikeli bir yer haline gelecektir.
Bir Norveç vatandaşı tarafından yapılan saldırı, Avrupa'da giderek daha fazla destek bulmakta olan aşırı sağ ideolojilerin de ciddi bir güvenlik riski oluşturduğunu en net biçimde ortaya koymuştur. Batı'nın ırkçılık ve yabancı düşmanlığı gibi nükseden hastalıklarını tedavi etmek, Doğu'nun çoğu kez azgelişmişlikten kaynaklanan sorunlarıyla başa çıkmaktan daha çetin bir mücadele gerektirmektedir.
'FÜZELER SAVUNMA AMAÇLI'
Dün akşam saatlerinde 'ANA' uçağı ile İstanbul'a gelen Cumhurbaşkanı Gül, Atatürk Havalimanı'nda gazetecilerin sorularını yanıtladı. Gül, "Bu füze sistemi savunma amaçlıdır ve silahlara karşıdır'' dedi. Cumhurbaşkanı Gül, füze sistemi ile ilgili bir soruyu şöyle yanıtladı: "Bildiğiniz gibi Rusya Federasyonu NATO'nun stratejik ortağıdır. Dolayısıyla Rusya ve NATO yakın ilişkiler içindedir. Bu füze sistemi savunma amaçlıdır ve silahlara karşıdır. Biz bu konularda Rusya ile zaten istişare içindeyiz."
Hokey takımı anısına gül
Gül ile Medvedev Forumun yapıldığı Arena-2000 Uluslararası Kültür ve Spor Kompleksi'nde 30 dakika başbaşa bir görüşme yaptı. İki lider katıldıkları özel yemeğin ardından da uçak kazasında hayatını kaybeden Yaroslavl Lokomotif buz hokeyi takımı oyuncuları için Forumun yapıldığı spor kompleksinin önünde ayrılan alana kırmızı güllerden oluşan buketleri bıraktılar.
YAROSLAVL-RUSYA-İSTANBUL