Muhsin Yazıcıoğlu Konferansı'na, Furkan Yazıcıoğlu ile birlikte BBP Genel Başkan Yardımcısı Av. Selami Ekici ve MYK üyesi Av. Kemal Yavuz konuşmacı olarak katıldı. Konferansta ilk konuşan Av. Yavuz, dava dosyasında gizlilik kararının daha yeni kaldırıldığının altını çizerek, 'Kaza anından itibaren anormallikler başladı. Kazayı öğrendikten sonra olay yerine gittik. Bütün terslikler başladı. Saat 17'ye 5 kala TİB tarafından koordinatlar gelmeye başladı. Ancak askeri arama kurtarma ekipleri başka bir yöne sevk edildi' dedi.
Kemal Yavuz, 'Biz itiraz ettik ama bizim istediğimiz yöne doğru arama yapılmadı' diyerek şu iddialarda bulundu:
'Olay yerinde başka bir askeri yetkiliye talimat veriliyor ve 'Şahsı takip edin, eks oluncaya kadar takip edin' talimatı veriliyor. Bu kadar açık bir tertibatın içindeyiz. Kaza öncesinde birden fazla sabotaj projesi ortaya konularak iş garantiye alınıyor. İşin içinde karbonmonoksit ve askeri uçaklar var. Keşke o askeri uçaklar başka bir ülkenin uçakları olsaydı da işin üzerine daha rahat gidebilseydik. Bu işin sonunda herkes çıkabilir, belki daha üst seviyede biri de çıkabilir. Helikopterin uçuş planı önceden bildiriliyor. Helikopter kalkmadan önce 6 F16 uçağı bölgeden geçiyor. Helikopter havalandıktan sonra F16'lar da kalkıyor. Yapılan otopsilerde tüm yolcularda karbonmonoksit çıktı. Karbonmonoksitin 15 derecesinin üzerindeki bir etkilenme insan iradesini ortadan kaldırabilecek bir oran. Bu karbonmonoksit nasıl geldi? Bütün bunları araştırıyoruz. Olayın yaşandığı ilk hafta da bize bir istihbaratçıdan ihbar geldi. Gazetecinin çantasına bir tablet konulmuş. Tableti uzaktan patlatmışlar ve patlama sonrasında hava ile karışan madde karbonmonoksite neden olmuş. Birileri çok komplike bir tarz ile Muhsin Yazıcıoğlu'nun hayatına kastettiler. Geleceği okuyanlar bu günleri gördüler ve bu katliamı kurguladılar.'
MUHSİN YAZICIOĞLU'NUN OĞLU DA KONUŞTU
Muhsin Yazıcıoğlu'nun oğlu Furkan Yazıcıoğlu ise, ilk defa bir daveti kabul ettiğini belirterek, 'Ben babamı 15 yaşında kaybettim. Babam ile yaşıma göre sohbet ederdik. Bunlarla sınırlı anılarım var. Babamı vefatından sonra tanıdım. Onun gittiği yoldan gitmeye çalışacağım. Benim için önce liderim, sonra babamdı. Her zaman onun arkasından koşmaya çalıştık. Ben babamın ölümünü Türkiye'deki siyasi dizaynın başlangıcı olarak görüyorum. 48 saat bulunamayan helikopter sabotajı ile babam öldüyse, bizi çok sıkıntılı günler bekliyor diye düşünüyorum' dedi.
BBP Genel Başkan Yardımcısı Ekici ise, kazanın meydana geldiği bölgedeki köylülerin 16'sının patlama sesi gibi bir şey duyduklarını söylediğini açıkladı. Ekici, 'Edanur isminde küçük bir çocuk helikopterin geçişini izlerken düştüğünü görüyor ve babasına söylüyor. Bu bilgiler de jandarma ve 155'e aktarılıyor' diyerek şu iddialarda bulundu:
'O günkü yöneticiler bu olaya kaza dediler. BBP Genel Başkanlığı tarafından olaydan sonra Almanya'dan 9 kişilik uzman kırım ekibi ayarlanıyor. Bu sırada Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü tarafından da kimyacı, yardımcı pilot ve stajyerden oluşan bir kırım ekibi oluşturuluyor. BBP Genel Başkanlığı tarafından Almanya'dan getirilen ekip Başbakan'a ulaşılarak zar zor çalışmalara başlanıyor. Ancak Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü'nün kırım ekibinin tehditleri sonrasında rapor hazırlamadan Türkiye'den ayrılıyorlar. Kaza sonrasında gazeteci İsmail Güneş'in çenesinin kırıldığı, helikopterin koltuğunu alarak kurtulmaya çalışıldığı yönünde haberler yapıldı. Ben İsmail Güneş'in otopsisini gördüm. Bacakları kırılmıştı ve sadece deri tutuyordu bacaklarını. Bu durumda kayalık bir ortamda uzaklaşması mümkün değil. İsmail Güneş olaydan 2 veya 3 gün sonra bulunmuştu ve karlar altındaydı. Koltuk ise karların üzerindeydi. Operasyona katılan er, koltuğun daha sonra konulduğunu söyledi. Bu dosyada da kayıtlı. Eğer o gün İsmail Güneş'in çene kırığı gündeme taşınsaydı olayın suikast olduğu ortaya çıkardı. Çene kırığı olan bir insan konuşamaz. İsmail Güneş'in çenesi daha sonra kırıldı.'
