Fetullah Gülen hakkında kitap hazırlığında olması sebebiyle istihbaratçı polisler tarafından ortadan kaybedilip cesedi bir süre sonra domuz bağı yapılmış şekilde denizde bulunan gazeteci Haydar Meriç'in Adli Tıp Raporu'na SABAH ulaştı. Raporda Meriç'in boynunun kırıldığı, ölümünün bu sebeple gerçekleştiği anlatıldı. Raporda ayrıca cesedin birkaç hafta denizde kaldığı kaydedildi.
BOYUNDA VE BİLEKLERİNDE İZ
İstanbul Adli Tıp Kurumu'nun hazırladığı rapora göre 1.78 boyunda ve 80 kilo ağırlığında olan Haydar Meriç'in yüzü tanınmaz haldeydi. Boynunda bağ izi olan Meriç'in bileklerinde de zincir ya da iple bağlanması sebebiyle bağ izi bulundu. Raporda cesette boyun kırığı belirlendiği, kıkırdağının bası sonucu kırıldığı anlatıldı. Ölümün cesedin bulunmasından birkaç hafta önce gerçekleştiği, kimliğinin ailesinden alınan DNA örneği ile kesinleştiği belirtildi. 31 Mayıs 2011'i 1 Haziran'a bağlayan gece ortadan kaybolan Meriç'in cesedi 18 Haziran 2011'de Düzce Akçakoca'da salyangoz avına çıkan balıkçılarca denizde bulunmuştu.
9 ŞÜPHELİ TUTUKLANDI
Gülen aleyhinde kitap yazacağının anlaşılması üzerine gazeteci Haydar Meriç'in düzmece bir raporla sol terör örgütü mensubu olarak dinlemeye alındığı, bu süreçte kaçırılarak öldürüldüğü ve olayla ilgili delillerin karartıldığı iddiasına dair düzenlenen operasyonda gözaltına alınanlardan 9'u tutuklandı. Cinayete ilişkin 22 ilde 35 şüpheli gözaltına alınmıştı. Tutuklama istemiyle adliyeye çıkarılan polis memurlarından İzzet Otyakmaz, İbrahim Güneş, Mehmet Demirbilek, Emrah Uslu, Adem Akpınar, Kahraman Küllücek ve Abdül Köksal tutuklandı. Kararda küçük bir kentte yerel basında çalışan bir gazetecinin Gülen hakkındaki iddialarının bile örgütçe önemsendiği belirtilerek, "İstanbul-Ankara ve Kırklareli istihbaratında hummalı bir çalışmaya girişilmiş olması şüphelilerin örgütsel amaçla hareket ettiğine yönelik kuvvetli suç şüphesi oluşmasına neden olmuştur" ifadelerine yer verildi.
KİTABI NE ANLATIYORDU?
Meriç emekli öğretmendi. Yerel gazete ve internet sitesi çalıştırıyordu. Gülen'in 1963-64 yıllarında görev yaptığı Kırklareli'nde bir cami tuvaletçisi ile yaşadıklarını kitap yapacağını çevresine anlatan Meriç, bu andan itibaren Ankara, İstanbul Kırklareli polis istihbaratının teknik ve fiziki takibine alındı. Meriç takibin sürdüğü 31 Mayıs 2011'i 1 Haziran'a bağlayan gece en son takip eden istihbaratçıların kullandığı telefon hattından aranmış ve son görüşmesi bu olmuştu.