Cumhurbaşkanı Erdoğan dün Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlenen 29'uncu Muhtarlar Toplantısı'nda konuştu. Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları şöyle:
İYİ NİYETLİ DEĞİLLER: Bizim fiziki sınırlarımız başkadır, ama gönül sınırlarımız bambaşkadır. Avrupa'dan Afrika'nın derinliklerine, Akdeniz'den Orta Asya'nın uçsuz bucaksız bozkırlarına kadar tüm coğrafyalardaki kardeşlerimiz gönül sınırlarımız içinde. Hal böyleyken Irak ve Suriye'deki gelişmelerin dışında kalmamızı isteyenlerin iyi niyetli olabilmesi mümkün mü? Halep'i Gaziantep'ten, Haseke'yi Mardin'den, Musul'u Van'dan nasıl ayrı görürüm.
SIRADA EL BAB VAR:Terör örgütlerine karşı verdikleri mücadelede gerekiyorsa diplomatik ve askeri gücümüzle de oradaki kardeşlerimizin yanlarında bulunmakta kararlıyız. Suriye'de varız. ÖSO ile Cerablus'tan başladık, Rai'den, Dabık'a kadar indik, şimdi sırada El Bab var. Birileri ısrarla ÖSO ve Türkiye'yi El Bab'dan uzak tutmaya çalışıyor. Bu ısrarın gerisindekileri biliyoruz.
GEREĞİNİ YAPACAĞIZ: Biz DEAŞ, PYD-YPG terör örgütleriyle mücadeleyi sürdüreceğiz. En kısa sürede Menbiç'i PYD terör örgütünde temizlemekte kararlıyız. Ya çıkacaklar, terk edecekler, Fırat'ın ötesine, oğuya gidecekler, gitmedikleri takdirde gereğini yapacağız.
KİLİS-KIRIKHAN HATTI: Kilis'ten Kırıkhan'a doğru uzanan bölgeden ülkemize yönelik tehditleri bertaraf etmek için gerekirse orayı da terör örgütlerinden temizlemeyi gündemimize aldık. O bölgeden gelen teröristlerin ülkemizde eylem yapıp Suriye'ye kaçmasına göz mü yumacağız? Terör örgütlerini kendi sınırlarımız içinde kesinlikle karşılamayacağız. Sorunu kaynağında çözeceğiz. Adı ister DEAŞ, ister PYD, ister PKK olsun, hangisi olursa olsun, fark etmez. Hepsi de kafaları ezilmesi gereken terör örgütleridir.
YOK ÖYLE YAĞMA: Türkiye, hem Suriye'de hem Irak'ta etkin bir şekilde var olmak için geçerli her türlü gerekçeye sahiptir. On binlerce kilometre öteden gelip Irak'ta, Suriye'de söz sahibi olacaklar, Türkiye böyle bir mücadele de söz sahibi olmayacak. Böyle bir şey olabilir mi? Yok öyle yağma. Bu tezgah eski Türkiye'de işleyebilirdi, ama bugünkü Türkiye'nin böyle bir durumu kabul edebilmesi mümkün değildir.
GÖZE GÖZ DİŞE DİŞ: Türkiye'yi 200 yıldır örseleyen, gerileten, adeta ölümü gösterip sıtmaya razı eden, hakkını arayamaz hale düşüren anlayışı milletimiz 14 yıldır verdiği bu mücadeleyle, en son da 15 Temmuz'da nihai kararını ilan ederek tarihin karanlık sayfalarına gömmüştür. Bundan sonra gerekirse sahada göze göz, dişe diş mücadele vererek, gerekirse diplomasi masasına yumruğumuzu indirerek bu milletin hakkını, hukukunu geleceğini koruyacağız. Şayet bir bedeli varsa onu da ödeyeceğiz.
HAYAT-MEMAT MESELESİ: Irak ve Suriye meselesi başkaları için enerji, petrol, bölgesel çıkar, etkinlik alanını genişletme meselesi olabilir. Bizim için bu mesele, hayatmemat meselesidir. Yolumuz çıkanlara tavsiyem şu, konuyu bu pencereden bir kez daha değerlendirmeleridir. Türkiye'yi terör örgütleriyle aynı kefeye koyanlar aslında kendilerini de benzer bir mukayeseye tabi tuttuklarını unutmamalıdır. Arapların bir sözü var: Men Dakka, duka. Bugün bizim kapımızı çalanlar yarın da sizin kapınızı çalar. Bunu unutmayın. Bizim hiç kimseye karşı husumetimiz, ön yargımız, kompleksimiz yok. Bize dost elini uzatan herkesin elini tutarız. Bize pençesini çıkartanların tırnakların sökmekten de çekinmeyiz.
'Mezhep savaşına rıza göstermeyiz'
"Bizim
hiçbir ülkenin topraklarında gözümüz yok. Tam tersine, gözü olanlara, bu ülkelerdeki kardeşlerimizi etnik ve mezhep esaslı ayrıştırmalarla yeni çatışmalara sürüklemek isteyenlere karşıyız. Irak'ta daha etkin şekilde var olmayı sürdüreceğiz. Musul'daki, Kerkük'teki kardeşlerimizi yalnız bırakamayız. Irak'ın göz göre göre bir mezhep savaşına itilmesine rıza göstermeyeceğiz.
'Mağdur edebiyatı yapanlar ihanet içinde'
"Son
zamanlarda bir mağduriyet edebiyatıdır gidiyor Şu anda tutuklu olanlar mağdurmuş. Asıl mağdur olanlar 246 şehidimizin, 2 bin 194 gazimizin aileleri. Kim ki FETÖ terör örgütü mensupları sebebiyle mağduriyet edebiyatı yapıyorsa ihanet içindedirler. Karısına, kocasına, evladına sahip olma, ondan sonra içeri girince benim evladım, kızım mağdur. Himmet toplantılarında bunca parayı toplayacaksın, bunu bir yerlere boca edeceksin, mağdur, ne mağduru ya. İhanet şebeksi bu ülkenin Cumhurbaşkanına küfretmeye varıncaya kadar her şeyi söyleyecek bunlar alkışlanacak, alkış yapanlar mağdur, nasıl oluyor. Kimse mağduriyet edebiyatı yapmasın. Biz artık bıktık. Biz nefsi hareket etmedik, hasbi hareket ettik."
'Erdoğan güçlü iradeye sahip'
Katıldığı
bir televizyon
programında
Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip
Erdoğan için kullandığı
"Türkiye'nin Charles de
Gaulle'üdür" sözleriyle dikkati
çeken Paris Match Dergisi Genel
Yayın Yönetmeni Gilles Martin-
Chauffier Anadolu Ajansı'na önemli
açıklamalarda bulundu. Chauffier'
şunları söyledi: "Erdoğan diğer
Avrupalı siyasetçilerde olmayan
güçlü bir iradeye sahip. Güçlü
bir duruşunuz olduğu sürece
bu diğerlerini rahatsız
eder. Halbuki Cumhurbaşkanı
Erdoğan, geçmişten günümüze
bakarsanız gittikçe popülaritesi
artan, oy toplayan, oyunu
artıran birisi. Bu Batı'nın işine
gelmiyor, çünkü o İslamiyeti ve
Müslümanları temsil ediyor."
Başmuhtar Cumhurbaşkanı
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında kendisini Başmuhtar olarak nitelendirerek, "Yabncılar bana siyasetteki başarımın sırrını soruyor. Başarılarımı miyyetimle olan muhabbetime borçluyum" dedi.