Hindistan İslam Üniversitesi'nde kendisine verilen fahri doktora töreninde konuşan Erdoğan, iki ülkenin tarihi bağlarına değindi.
Hint halkının Kurtuluş Savaşı'na verdiği desteğe vurgu yapan Erdoğan, ziyaretinin ilişkilerde "bir milat" olmasını istedi. Dünyanın değişen jeopolitiğinin iki ülkeyi yakınlaştırdığını söyledi. Bu yakınlaşmayı da "dünya 5'ten büyüktür" fikri bağlamında "uluslararası düzenin adaletsizliği" eleştirisi ile irtibatlandırdı.
BM ve Güvenlik Konseyi'nde reform yapılması talebini Türkiye ve Hindistan'ın ortak bir pozisyonu olarak dillendirdi.
Erdoğan, 1.3 milyar nüfuslu Hindistan'ın, Japonya'nın ve 1.7 milyar Müslüman'ın temsil edilmediği Güvenlik Konseyi'nin "sağlıklı bir yapı" olmadığının altını çizdi.
Bu eleştirileri yaparken "dünyanın mazlumlarının" kendisini sevmesini önemsediğini belirtti. Erdoğan, Yeni Delhi'de Batı'nın demokrasi ve insan haklarını çifte standartla kendi menfaatleri için kullanmasına vurgu yapmakla kalmadı.
Hindistan'ı da "karşılıklı fayda" temelinde "adil ve sürdürülebilir bir dünya için işbirliği" yapmaya çağırdı. Bu "adil dünya" talebi Erdoğan'ın siyasetinin ayrılmaz bir parçası oldu.
"Erdoğan partisine dönünce AK Parti'de canlanma olacak"