Önce
Fatih Çekirge'nin, sonra da
Sabah'ta
Yavuz Donat'ın siyah beyaz fotoğraflar ile ilgili yazılarını okurken geçmişe doğru gittim. Sonra ise Hürriyet'in Süryanilerle ilgili "
Vurun Mührü Gidelim" manşetini görünce yaklaşık 25 yıl önce
Midyat-Dargeçit'te Süryani kilisesinde geçirdiğim bir geceyi anımsadım. 1980'li yılların başında
Mardin olsun, Şırnak-Uludere gibi yerlerde onlarca Süryani köyü vardı. Terör nedeniyle buralar yavaş yavaş boşaldı.
Dargeçit'e bağlı
Anıtlı köyünde Ocak 1987'de PKK tarafından 9 kişi öldürülmüştü. Ben de o zamanlar bölgede görevliydim. Gazeteden bir kişi dönerli olarak bölgeye gönderilirdi. Sert bir kış günüydü. Mardin muhabiri ile bir araç kiralayarak o mezraya doğru yola çıkalı 4-5 saat olmuştu ki aracımız bozulmuş, yolda kalmıştık. Akşam olmak üzereydi. Neyse ki bir askeri konvoy imdadımıza yetişmiş ve bizi o köye götürmüştü. Gerçekten de yeni doğan bebekler bile öldürülmüştü. O günleri hatırlayanlar bilir. Neyse konumuz o değil. Askeri birliğin başında bulunan binbaşıyı Adana'dan tanıyordum. "
Birlikte yatacak yer yok. Sizi kiliseye gönderim" diyerek beni ve arkadaşımı Süryani kilisesine göndermişti. 3-4 saat yağmur altında kalmış ve sırılsıklam olmuştuk. Bizi hemen sobanın yanına oturtan kilisenin Süryani papazı giyilemeyecek durumda olan çoraplarımızı da görünce bize çorap vermişti. Çoraplar İsveç malıydı. Mardin ve çevresinden ayrılan Süryaniler kiliselerine yardımı sürdürüyordu. Süryani haberini Hürriyet'te okurken bir grup Süryani'nin geldiğini ancak geri dönemediklerini yazıyordu. O yıllarda Türkiye'den ayrılan Süryanilerin İsveç ve
Suriye'ye gittiğini papaz anlatmıştı. Kilise papazının tarih bilgisi oldukça iyiydi. Bize Süryani tarihi ve Atatürk ile ilgili bilgilerini uzunca anlattı. Bu fotoğraf da o günden bir anı olarak kaldı. Bizim için çok yararlı bir misafirlik olmuştu. İşte bu yazıyı okurken o günlere gittim. O papaz hayatta ise bir kez daha teşekkür ediyorum.