Geçen haftaki yazımda siyasi liderlerin birlikte sergiledikleri tablonun ülke için ne kadar önemli ve özlenen bir tablo olduğunu dile getirmiştim. Ülke geleceği için, toplumsal huzur için bu duruşun devam etmesi gerektiğinden söz etmiştim. Ve bu hafta… Ateşin düştüğü yeri değil 78 milyonun yüreğini dağladığı bu haftanın ardından, siyasi liderlerin, devletin her kademesinin aynı fotoğraf karesinde fikir ve yürek birliği ile yer almasına çok daha şiddetli bir biçimde ihtiyaç duyuyoruz. Yapılan saldırıların tek amacı ülkede kaos yaratmak. Bu kaos ortamında halkın sağduyusunu yitirip şiddete şiddetle karşılık vermesi planlanıyor. Huzur, birlik ve beraberlikten uzaklaştırılmak isteniyor. Terör örgütleri ülkede kutuplaşmayı tırmandırmaya çalışıyor. Siyasi belirsizliği körükleyerek hükümetin kurulması engellenmeye çalışılıyor. Siyasi liderlerin bayram öncesindeki birlikte duruşlarını, ortak dil ve duyguda birleşmelerine yönelik verdikleri sinyalleri yok etme, vatandaşlarımızı toplum olma bilincinden uzaklaştırma çabasındalar. İnancım şu ki; bu toplum gerekirse kadın erkek, çoluk çocuk demeden vatan toprağına el uzatanlara karşı, iç ya da dış düşmanlarına karşı gözünü dahi kırpmadan savaşır. Ama biz kan istemiyoruz, gözyaşı istemiyoruz, kin istemiyoruz. İstiyoruz ki 21. Yüzyılda elimize silah almadan, üretimle, bilgi ile fikir ile verelim savaşımızı. Bu savaşta tüm unsurlarımızla, tüm değerlerimizle kutuplaşmadan, ayrışmadan yan yana olalım istiyoruz. Dış ülkeler vatandaşına aman Türkiye'ye gitmeyin uyarıları yaparken , dış basın bangır bangır Türkiye'de savaş var derken, ülkenin güvenlik ve siyasi imajı düşüşe geçmişken, siyasi istikrar oluşturulamamışken bu isteklerimizin gerçekleşmesi zor. O nedenle hem ülke imajının düzelmesi, hem vatandaşın tedirginlikten uzaklaşması için bir an önce güçlü bir hükümetin kurulması gerekmekte. Ve Türkiye demokratik, barışçıl duruşu ile yüzyıllardır acının son bulmadığı bu coğrafyada yeniden rol model olmalı.
