Başlangıçta şiir vardı... Sanatın edebiyatın kökleri ondan filiz verdi. İlk çağlardan bu yana, şiir, dans, müzik, tiyatro daima iç içedir; sonraları bu sanatsal etkinlikler birbirinden ayrılır ama birbiriyle bağı kopmaz. Bu topraklarda da herkes önce şairdir. Ancak dünyaya sevgiyle, merhametle, inançla, akılla, bakanlar şiirde huzur bulur. Sabırdır ilacı, bir de dünyaya, çevreye duyarlılıkla bakmasını bileceksin. Ahmet Haşim, "Şiir, bir hikâye değil, sessiz bir şarkıdır" diye tanımlar; J. Cocteau "Ne masayı anlatacağım diye masa kelimesini kullanacaksınız, ne kuşu anlatacağım diye kuş kelimesini, ne de aşkı anlatacağım diye aşk kelimesini" diye tarifini verir. Cahit Sıtkı Tarancı da: "Şiir, kelimelerle güzel biçimler kurmak sanatıdır." demiştir. Melih Cevdet Anday ise, şiiri tanımlamaya çalışmanın boşuna bir çaba olduğunu düşünür. Çünkü "Tanım akıl işidir. Şiir ise akıl dışıdır." Yahya Kemal Beyatlı, şiir için şunu demiştir: "Şiir, nesirden bambaşka bir kimliktedir. Musikiden başka türlü bir musikidir." İşte o musikinin peşine düşenlerden biri de Bahrem Yıldız. Yıldız bugüne kadar yazdığı kitaplarında sevdalardan, 68 Kuşağı'ndan, Denizler'den, Mahirler'den, Kurtuluş Savaşı'nda yiten canlardan bahsetti. Yıldız, yaşadıklarından yazdıklarından o kadar etkilenmiş ki, Babıali Kitaplığı'ndan çıkan yedinci kitabında "Canım acıyor" diyor. Yıldız dizelerinde savaşlarda yaşanan çocuk ölümlerinden, Suriyeli Aylan bebekten, Özgecan'ın ölümünden, yaşanan sevdalardan, kaybettiği dostlarından bahsediyor... Kitabın ilk şiiri olan
Kırık Biberon'daki şu dizeler kitabın ruhunu aktarıyor, Suriye'de Lübnan'da Irak'ta Afganistan'da birçok zaman fotoğraf karelerine yansıyan çocuk ölümlerini canlandırıyor: "... Geldiler / Dalga dalga uçaklar / Füzeler patladı / Tüm alevler beynimde / Ve / Öldüm / Masum gözlerimle / Elimde kırık biberonum kaldı / Ama bir gün / Gelecek aydınlık günler / Gelecek çocuklar / Ellerinde ölüm saçmayan oyuncakları ile / Petrol mavisi / Ceylan karası gözleri ile / Yırtıp retinasını mutluluğun / Kahrolacaksın elbet / Anlatamayacaksın artık / Çünkü/ Soykırım / Senin soysuzluğun..."