'Napolyon', 'Odyssey', 'Amerikan Gangsteri' ve 'Striptiz' filmlerinin dünyaca ünlü yıldızı Armand Assante, önceki gün 53. Uluslararası Antalya Film Festivali bünyesinde yer alan aktörlük panelinde konuştu. Assante ile panel sonrasında festival, kariyeri ve Türkiye üzerine konuştuk... burada çok mutlu oldum
Festival nasıl geçiyor?
Harika geçiyor, burada olmaktan çok mutluyum, panel de çok güzel geçti. Türkiye çok kültürlü bir ülke, festivalde zeki sinemacılar var, o yüzden kendimi çok iyi hissediyorum.
Panelde Türkiye'ye daha önce birçok kez geldiğinizi söylediniz. En çok nereyi beğendiniz?
İş ve tatil için geldim, özellikle güney kıyılarında çok bulundum. İstanbul'a da çok kez gittim.
Türkiye'nin içinde bulunduğu sıkıntılı durumları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye, şu anda dünyadaki her şeyin merkezinde. 3 milyon göçmen var ve bunların 500 bini kamplarda kalıyor. Bu çok büyük bir sorun ve Türkiye, bunun global bir sorun olduğunu tüm dünyaya gösteriyor. Türkiye barışın sağlanması için tüm yükü omuzlarına aldı. Dünya buna kayıtsız kalmamalı. Ben hep 'Tanrı Türkiye'nin yardımcısı olsun' diyorum. Türkiye'nin hassas bir pozisyonu var; hem coğrafi, hem de kültür olarak. Amerika aslında Türkiye'nin ortağı, o yüzden bu iki ülkenin ilişkilerinin çok iyiye gitmesini arzu ediyorum. Atatürk, Türk toplumunu değiştirdi ve umut verdi. Ben Türkiye'nin tüm uluslar tarafından daha çok tanınmasını ve ciddiye alınmasını istiyorum.
Kariyerinizde birçok başarılı yapımda yer aldınız. Unutamadığınız bir set ya da olay var mı?
Çok fazla filmim var, çok da izlemediğim filmim var, mesela bunu unutmak istiyorum. (Gülüyor)
'Amerikan Gangsteri' en sevdiğim filminiz. O filmde yönetmen Ridley Scott'la çalışmak nasıldı?
Ridley ile ikinci projemdi 'Amerikan Gangsteri'. Onunla çalışmak çok güzel. Ridley, kamerayı nereye koyacağını çok iyi bilen bir yönetmen, çok da yetenekli. Özellikle iyi hikaye bulma konusunda çok başarılı. Onunla fırsatım olursa tekrar çalışmayı çok isterim. scott özgürlükten yana
Oyuncusuna karışır mı yoksa onu özgür mü bırakır?
Ridley Scott, çalıştığım yönetmenler arasında en sessiziydi. Oyuncu seçimi konusunda çok özenlidir. Oyuncunun o rolün altından kalkabileceğini bilir ve bu yüzden oyuncuyu özgür bırakır. Mesela Harrison Ford'u seçtiğinde, onun yeteneklerinin ve fizyolojisinin role çok uygun olacağını düşündü ve onu özgür bıraktı. Ridley Scott'un gençken çektiği bir kısa film var; erkek kardeşini oynatmış, daha o filmden bile başarısını kanıtlıyor aslında.
Hollywood'un çalışma şartları nasıl?
Bu tamamen parayla alakalı bir konu; yapımcının çok parası varsa, yüksek bütçeli bir işte oynuyorsanız, şartlar tabii ki iyi oluyor. Bütçesi olmayan bir işteyseniz de şartlarınız kötü olabiliyor. Ama aslında bazı şeyler yönetmen ve yapımcının ekibini ne kadar kolladığıyla da alakalı.
Oyuncuların sette özel istekleri oluyor mu?
Bu tamamen oyuncuların kişiliğiyle ilgili bir durum. İsim vermeyeceğim ama harika kişiliğe sahip oyuncuların, çok garip istekleri olduğunu gördüm. İstekleri yerine getirilmeyince setlerde problem çıkarabiliyorlar.
OYUNCU OLMAK İSTEYEN SAHNEYE ÇIKSIN
Sizi örnek alan oyuncu adaylarına ne önerirsiniz?
İlk önereceğim şey; çalışmak, çalışmak ve çalışmak. Bir de tiyatro yapsınlar, sahneye çıksınlar. İşin yazarlık kısmının farkında olsunlar. Hiçbir oyuncu, yazarlık yapmadan oyuncu olmamalı çünkü yazma bu işin en önemli kısmıdır
ENERJİMİ TOPRAKTAN VE OKUMAKTAN ALIYORUM
Bu kadar çok çalışmaya ve seyahate bünyeniz nasıl dayanıyor?
Çok enerjim var galiba. Enerjimi okumaktan
alıyorum, özellikle okuduğum
hikayelerden... Bunun dışında toprakla çok
haşır neşir oluyorum, bu da enerjimi koruyor.
Kendi enerjimizi korumamız çok önemli
çünkü dünyada çok fazla bilgi akışı var. Bu
bilgilerin ve insanların hangisinin bizim için
doğru olduğunu seçebilmemiz lazım. Karşılıklı
olarak sürekli bir enerji akışı sağlanıyor;
ne verdiğiniz ve ne aldığınız çok önemli.