Ümit İbrahim Kantarcılar ile aynı okulda okuyup aynı hocaların elinden geçtik. Göksel Kortay'dan Mustafa Alabora'ya, Aliye Uzunatağan'dan Sumru Dinçel'e kadar pek çok ustadan tiyatronun adab-ı muaşeretini öğrendik. Atv'nin 'Kanatsız Kuşlar' isimli yeni dizisinde başrolü üstlendiğini öğrenince hemen Kantarcılar'ı arayıp buluşmak istedim. Onu epey sıkıştırdım ve arkadaşı olarak soramadığım her şeyi, gazeteci olarak sordum...
Keyifler nasıl?
Gördüğün gibi keyifler yerinde, şimdilerde yeni heyecanlar var.
Aşk gibi mi?
Yok canım; atv'de 'Kanatsız Kuşlar' dizisine başladık ve zirvedeyiz. Tabii rakiplerimizin final yapması bizim işimize geldi. Diğer yandan da bir tiyatro oyunu için çalışıyorum. Sezona çok güzel bir oyunla gireceğiz. İki kişilik bir oyun ve ağır drama.
Pek çok dizi final yaptı ama ya karşınıza dişli bir rakip gelirse ne yaparsınız?
Mücadele ederiz; herkes kılıcını, kalkanını kuşansın! (Gülüyor)
Madem öyle, bilmeyenler için 'Kanatsız Kuşlar'dan biraz bahseder misiniz?
Bir kadının, aşka ve çocuklarıyla beraber hayat mücadelesine isyanı anlatılıyor. Bunun akabinde üçlü bir aşk hikayesi başlıyor. Herkesin saf duygularla bir şey yaşamaya çalıştığı ama ne kadar saf yaklaşsan da içindeki entrikaları köpürten bir iş oluyor. Yani her iyiliğin içinde bir kötülük olduğunu anlatıyoruz.
AŞK KONUSUNDA 'ONUR'A BENZİYORUM
Dizide 'Onur' karakterini canlandırıyorsunuz. 'Onur' size benziyor mu?
Bana yakın bir karakter sayılır ama bir o kadar da uzak diyebilirim. Çünkü ben 'Onur'a göre daha canayakın biriyim. 'Onur', yurt dışında yaşamış, orada eğitim görmüş bir burjuva. Hayatındaki her şeyi kontrol altında tutmaya çalışan, iş odaklı bir adam ve bu yüzden hayatına hiç aşk değmemiş. Kalbine dokunan olmamış ve bunun farkında değil. Türkiye'ye geldikten sonra tamamen işe kanalize olmuşken, birden bire ilk defa aşkla karşılaşıyor. O güçlü adam, elini kolunu nereye koyacağını şaşırıyor.
Role hazırlanırken, 'Ben o durumu yaşarsam ne yaparım?' mı, yoksa 'Ben o durumu yaşadım' mı dediniz?
Ben o durumu yaşadım. (Gülüyor) 'Onur'u oynarken, kendi hayatımdaki ilk aşkı ve ilk el ele tutuştuğum anları hayal ediyorum. 'Şu an o geçmişteki durumda olsam ne yapardım?' diye düşünüyorum. Diğer konularda çok benzemiyoruz çünkü ben onun kadar işkolik ve kontrol delisi değilim ama aşk konusunda benziyoruz.
Son dizilerinizde sizi zengin adam rollerinde izliyoruz. Sarışın, renkli gözlü olmak sizi daha mı sosyetik gösteriyor?
Geçen seferki rolüm zengin kötü adamdı, şimdi zengin iyi adamım. Bugüne kadar hep fakirdim ve fakirlikten bir şey görmedim. Ne kadar iş yaparsan yap, ne kadar iyi komedyen olursan ol; drama yapıyorsan 'Adam oyuncu abi' dedirtiyorsun. Bizde nitelikli oyuncu olmak istiyorsan, drama yapmak zorundasın. Ya 'Kuzey Güney'deki gibi çok güçlü bir fakir olmak gerekiyor ya da zengin ve karizmatik birini oynaman. Çünkü insanlar şatafat seviyor. Ben galiba şimdilerde 'Aşk-ı Memnu'daki 'Behlül'üm.
24 YAŞINDA AKLIM BAŞIMA GELDİ
Özel yaşamınızda da bolca entrika yaşadınız. Yanılıyor muyum?
Yok, hayatım çok sade ve düzgün devam ediyor. O haberlerin benimle ilgisi yok.
Eski eşiniz Gamze Topuz'dan ayrılma sürecinde gündemden düşmediniz ama siz hiç konuşmadınız. Neden?
Hiç konuşmadım, konuşmayı tercih etmiyorum. Mesela şimdi yeni dizi ve tiyatro oyunum hakkında konuşabiliyorum. Magazini kullanmak var, bir de doğru kullanmak var. Ben magazini doğru kullanırsam, magazin de beni doğru kullanır. İki konservatuvar okumuşum, o kadar iş yapmışım ve başroller üstlenmişim. Ben ilkeleri olan biriyim; fason gündem yaratarak tanınmak değil, niteliklerimle tanınmak isterim. Eğer başka işler bunların önüne geçiyorsa, ben işimi iyi yapmıyorum demektir.
İdealist bir yapınız olduğunu biliyorum. Daha önce bana "Benim kartvizitimde tiyatrocu yazar" demiştiniz. Televizyon yıldızı olmak fikrinizi değiştirdi mi?
Benim kartvizitimde dizi oyuncusu yazmaz çünkü ben tiyatro oyuncusuyum. Ekmeğimi hiçbir yerden kazanamazsam, tiyatromdan kazanırım. Vefasızlık yapmayacağım tek şey tiyatrodur. Bu saatten sonra ben tiyatroyu bıraksam da, o beni bırakmaz.
Hiç kibir rüzgarına kapıldınız mı?
İlk dizimde oynarken, "Ben starım abi" diyordum. "Çok iyi bir giriş yaptın, güzel çocuksun, önün açık" diye verdiler gazı. Sonra 'Küçük Sırlar'a başladım, diğer yandan da 'Yerden Yüksek'te oynuyordum. Düşünsenize iki dizi birden yapıyorum. "Allah'ım, öğrenciliğimdeki fakir günler bitti" dedim. "Asla beni göremezsin" dediğim yerlerden çıkmıyordum ve çok lüks yaşıyordum. O yüzden paramı tutamadım. Yakın çevremle eskisi gibi görüşmüyordum çünkü başka dostlar edinmiştim. Sonra işsiz kaldım, açlıktan bembeyaz dolaşıyordum. Sonra, "Bu işin sonu tatlı hayat kurbanlığı" dedim ve 24 yaşında aklım başıma geldi.
BENİ HER GÜN BEBEK'TE GÖREMEZSİN
Hayatınızı ünlü bir aktör gibi mi, yoksa bizden biri gibi mi yaşıyorsunuz?
Toplumun her yerinde, her alanında varım ama beni her gün Bebek'in en lüks lokantasında göremezsin. Tabii ki ara sıra oralara gidiyorum fakat kokoreççide ya da çorbacıda da karşılaşabiliriz. Bu noktada silah arkadaşların çok önemli. Büyülü camda seni görünce, insanların algısı çok değişiyor. Yakın çevren değişiyor ve yeni yakınların çok tehlikeli olabilir. Hayatı en yakınlarınla tekamül içinde yaşarsan, sana ne olduğunu her zaman hatırlatırlar.
'20 YAŞINDA BABA OLSAYDIM KEŞKE' DEDİM
Erken gelen şöhret, genç yaşta evlilik, baba olmak ve boşanmak... Bunları yaşamak nasıldı?
17 yaşında bir sırt çantasıyla İstanbul'a geldim ve konservatuvarı kazandım. Okul bitti, evlendim, şimdi 2 yaşında bir kızım var. Yaşım 29 oldu ve geleceğe dair tek şeyim kızım. Baba olana kadar çok korkuyordum ve hiçbir şeye hazır olmadığımı düşünüyordum. Kızımı ilk kucağıma aldığımda, "Keşke 20 yaşındayken yapsaymışım" dedim. Hayatımla ilgili hesap vereceğim tek insan kızım.
Evlenip boşanmış çocuklu bir adamsanız; hayatınıza girecek kişi bu durumdan çekinebilir mi?
Daha tecrübe etmedim öyle şeyleri. Çocuğum birine engelse, zaten benim için de o engeldir. Bir hayat yolculuğundayım ve direksiyonda ben varım, yan koltuğumda da her zaman kızım olacak. Arka koltuğa kimin geleceği belli değil. Ama o arabada bu iki kişi hep sabit olacak. Kendimle ilgili çok özel şeyleri tükettim. Artık insanların çok temiz olduğunu düşünmüyorum. Kendime gardlar oluşturdum. Son üç yıldır böyleyim.
DRAMALAR KENAN'A YAPIŞTI
Sizi komedi ağırlıklı rollerle tanıdık ama şimdi dram oynuyorsunuz. Bu geçişin sebebi ne?
Önümde çok güzel bir sofra var ve belli bir kısmını yedim. Şimdi yavaş yavaş diğer tatlara geçiyorum. Tiyatrocular zorlanmayı sever. 'Bizim evin oğlu' imajını kırıp bambaşka işler yapmaya çalışıyorum. Kenan İmirzalıoğlu çok iyi bir oyuncu ama kimse kendisini bir komedi projesinde göremiyor. Dramalar üzerine yapıştı ama ben de bu yapışkanlıktan korktuğum için üç yılda bir rol algımı değiştiriyorum.
Peki, İmirzalıoğlu komedide oynasa karizmayı çizdirmez mi?
Çizdirmez, altından kalkabilir. Yurt dışında bunun örnekleri var ama seyircimiz bu durumu hayal edemiyor