15 Temmuz'daki hain darbe girişiminin ilk dakikalarından itibaren sokağa çıkan oyuncu Ali Nuri Türkoğlu, yaralılara yardım ederken IŞİD'çi ilan edildi. Türkoğlu'yla ilgili belli bir kesim tarafından sosyal medyada manipülasyonlar yapıldı. Hain kalkışmanın yıldönümünde, Türkoğlu ile Üsküdar'daki Abbara Kahve'de bir araya geldik. Sakalı üzerinden provoke edilmeye çalışılan oyuncuyla; 15 Temmuz gecesinden hainlerin yargılandığı duruşmalardaki izlenimlerine kadar samimi bir sohbet yaptık.
Hain darbe girişiminde sakalınız nedeniyle provokatörlerin algı operasyonuna maruz kaldınız. İmaj için mi, sevdiğiniz için mi sakal bıraktınız?
Sevdiğim için bıraktım ama yakıştığını da söylüyorlar. 'Her gördüğün sakallıyı hacı-hoca zannetme' gibi tabirler var ya; işte her gördüğü sakallıyı IŞİD'çi zannedip, halkı manipüle etmek için kullanılan fotoğraf karesinde bu sakal işe yaradı. Bir kere bile isyan etmedim, çok hayırlı bir şey oldu çünkü baltayı taşa vurdular. Orada tanınan, sağda-solda oyunculuk yapmış birine denk geldiler. Orada daha meçhul, şov dünyasından olmayan birileri olsaydı, durum hâlâ muamma olarak kalırdı. Dolayısıyla linç edilmişim, küfür yemişim, ölüm tehdidi almışım; umurumda değil. Yeter ki bu olay aydınlansın çünkü bu ülkede iç savaş çıkarmak için bunu yaptılar; ben de iç savaş malzemesi olarak kullanıldım. Sakalımı kesmek istemiyorum, hakikaten seviyorum.
O gece şehadete yürüyen milletimiz için şehitlik makamını dahi sorgulamaya çalışanlar var...
Geçenlerde bir arkadaşla konuşuyoruz; bizim piyasadan birisi. Bana "15 Temmuz gecesinde ölen insanlara şehit demeyelim, şehit başka bir kavramdır" dedi. Tabii benim tüylerim diken diken oldu bir anda. Sakin olmaya çalışarak cevap verdim çünkü yanımda şehit oldu o insanlar. "İlk önce bir soru soracağım sana. O gece sokağa çıktın mı, çıkmadın mı?" dedim. "Çıkmadım" dedi. "Kardeşim o zaman boş beleş konuşma" dedim. Sokağa çıkmayan insanlar böyle söylüyorlar ama benim anam çıktı, o ne demek olduğunu biliyor. Kız kardeşim çıktı, ne demek olduğunu biliyor. 19-20 yaşında erkek kardeşim var, o da çıktı ve ne demek olduğunu biliyor. Çıkmayan bilmez. "Ama ben askerliğimi Güneydoğu'da yaptım. Kaç tane arkadaşım şehit oldu, şehitlik bence o" dedi. Ona şöyle bir cevap verdim: "Arkadaşım; bir fark olmadığını, o insanın da, diğerinin de vatan için çarpıştığını, onlar olmasaydı özgürlüğümüzün ve hürriyetimizin elimizden gideceğini, bu memleketin işgal edileceğini okuyamıyor musun? Bir sürü makale, belge çıktı neler olabileceğine dair hiç okumadın mı?" Okumamış. Ee tabii ezber konuşuyor çünkü hiçbir şeyi bilmiyor.
ERDOĞAN'LA GURUR DUYUYORUM
Tarifi zor bir imtihan yaşadıklarınız...
O günü hatırladıkça kalbim hâlâ pırpır ediyor; yarı sevinçten, yarı hüzünden. Çok onurlu bir yürüyüştü. Allah tekrarını yaşatmasın. Sakin tabiatlı olduğum için orada kargaşa çıkmasına engel olanlardan biriydim. Serinkanlı insanlara böyle durumlarda çok iş düşüyor. Birilerinin o an önünü- arkasını hesap etmesi lazım. Bugün yine olsa, salise bile tereddüt etmeden sokakta olacak bu millet. Ben de onlardan biriyim. Ancak bu defa hazırlıklı olacak bu milet, bu defa cevabı çok daha sert olacaktır. Silaha silahla karşılık, şiddete şiddetle karşılık vermemiş, yine de bağrımıza basmış, o askerleri ölümlerden kurtarmış bir halkız biz. Manipüle edilmiş FETÖ'nün çobanlarını ölümlerden kurtarmış insanlarız biz. Ama bu defa öyle olmaz! Bu defa 'Kan akmasın, kardeş kardeşi vurmasın' demez bu millet ve faturası çok ağır olur; dosta-düşmana duyurulur.
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın, 15 Temmuz gecesindeki dik duruşuyla ilgili neler söylemek istersiniz?
Başkomutanımız, başkomutanlık görevini başarıyla yerine getirmiştir. Lider feraseti gösterip liderliğini yapmıştır. Şöyle cümleler var; 'Sokağa çağırmasaydı' falan diye. Oğlum, evladım; seni sokağa çağırdığı için binlerce defa teşekkür etmen gereken birinden bahsediyorsun çünkü ona kanunla başkomutanlık vazifesi verilmiş, kendisi de bir başkomutanın yapması gerekeni yapmıştır. Kaçsa mıydı öncekiler gibi? O zaman mı iyi olacaktı senin gözünde? O kaçanlar, yıllar sonra şapkalarıyla geri döndüler, sonra kıymetli oldular. Bu milleti uyandıran Erdoğan'la büyük gurur duyuyorum. Sayın başkomutanımıza yaptığı liderlik için binlerce defa teşekkür ederiz.
Teröristlerin davalarını görmek için duruşmalara da katıldınız....
Evet, o kimliksizlerin suratlarını bir göreyim diye düşündüm. O gün, o emri veren insanların mahkemede nasıl şaşıp kaldıklarını görmek, o havayı koklamak, şehit aileleriyle, gazi yakınlarıyla bir arada bulunmak istedim. O insanlar, benim dava arkadaşlarım. O sıralarda milliliğinden zerre şüphe etmediğim insanlarla, gayri millilere beraber bakalım istedim. Kendi avukat ordularıyla birlikte gözümüzün içine baka baka, türlü taklalarla, çocuğa bile söylenmeyecek yalanlar söylediler. Adamların savunmaları karşısında dehşete düştük. Bir kez daha bunların nasıl kimliksiz, kişiliksiz olduklarını gördük. FETÖ'cülerin avukatlarının sinir bozucu sorularıyla, kışkırtmalarıyla karşılaştık orada. Mahkemeyi bile provoke etmeye çalışıyorlardı. O yüzden o davaları yalnız bırakmamak lazım. Orada yakınlarını kaybetmiş insanlar var; duyguları dorukta. 15 Temmuz'da orada, burada, köprüde olmuş insanlar onlar. Sinirler tepede tabii. Uçları açıkta bir ameliyat yapılıyor. Mahkeme başkanı zor durumda kalıyor, zor duruma düşürülüyor. Bunların amacı bu; ekmeklerine yağ sürmeyelim.
İLKELERİME TERS DÜŞEN BİR KARAKTERİ OYNAMAM
TRT 1'deki 'Payitaht Abdülhamid' dizisinde oynuyorsunuz. Abdülhamid'i ve ecdadımızı sevmeyip eleştirenler var...
Benim ecdadıma sevgim çok yoğun. Uzaydan gelmedi bu insanlar, başka bir halk değil ki. 33 yıl ateşten gömlek giyip bir karış toprağı vermemiş Abdülhamit için neler söyleniyor. Tarihimizi doğru okumuyoruz. İki tane daha makale, iki tane daha tarih kitabı okunmasına sebebiyet verdiyse bizim işimiz ne mutlu bana.
Bir işi kabul ederken kriteriniz var mı?
Bir kere oyuncu o işi sevmeli. Sadece seyirci sevecek diye o işi kabul etmem. Popüler kültüre hitap edecek bir şey yapmam. İlkelerime, hayata bakış açıma ters bir rolde niye oynayayım? Bana kendi tarihine, milletimin değerlerine küfreden bir işi kimse kabul ettiremez. Bu rezaleti hangi parayla örtebilirsiniz?
ADALET DEĞİL DALALET YÜRÜYÜŞÜ
15 Temmuz'da ölümü göze almış bir vatansever olarak geçtiğimiz günlerde yapılan Adalet Yürüyüşü hakkında ne düşünüyorsunuz?
Bu yürüyüşün, bu insanların ölümüne sebebiyet veren örgüt bağlantılı insanlar için yapılıyor olması canımızı acıtıyor. Devlet sırlarını, ne olursa olsun ifşa eden adam, haklı olarak içeride. Bak bakalım sen Pentagon'da, Hollanda'da, Almanya'da bunu yapabiliyor musun? Kravatlı şakiler dediğimiz insanlarla el birliği yapmış vaziyetteler. İyi bir yol değil, kötü yola düşmüşler. O yüzden adalet değil, dalalet yürüyüşü diye nitelendirdim o yürüyüşü. Buradan bir kaos çıkarmak istiyorlar. Şimdi içeride birkaç tane oyuncu da ilave olmuş, vitrin yapmaya çalışıyorlar ama millet yemez. Biz neyin adaletini aradıklarını biliyoruz. Eşkıyaya, casusa adalet yok kardeşim! 249 şehidi ağızlarına sakız etmişler. O şehitler için yürüyüş yapsalardı keşke! Biz Yenikapı'da da görmek isterdik aynı hassasiyeti. Kendilerine siyasi parti diyorlar, 'Bizim bir siyasi görüşümüz var' diyorlar; kimden yanasın arkadaş? Casustan yana olursan bu millet seni kusar.
POLİSLERE 'ÇEKİLİN SİZ GENÇSİNİZ, BİZ ÖLELİM' DEDİK
O geceyi günü hatırladığınızda neler hissediyorsunuz?
Hatırlayınca bile burnumun direği sızlıyor. Bir kere ilk andan itibaren benim için müthiş bir tabloydu. Ben Üsküdar Meydanı'daydım. Haberi ilk aldığımızda televizyonu açtırdım, oturduğumuz yerde yemek yiyorduk. Saat 22.10'du. Yanımda da yaşlı bir misafirim vardı, o gün bana kalmaya gelmişti. "Atla motora, gidiyoruz" dedim. "Nereye?" dedi. "Darbe olmuş" dedim. Biz aslında önce ilçe binasına gidip duracaktık. Fakat çevik kuvvete, tankların geldiğini söylediler, çevik kuvvetle beraber gittik. Orada şu yaşandı; ben motosikletin üzerinde durup kafede televizyonlara bakan gençlere "Kardeşler, arkadaşlar darbe oluyor. Hadi koşun" diye bağırdım. Bir tane çocuk kafasını çevirdi ve hiç tanımadığı insanlara "Ne duruyorsunuz burada, yürüyün. Ya Allah Bismillah Allahu Ekber" diye bağırdı. Acayip duygulu bir andı. Sonra koşarak yukarı çıkmışlar, yolda çığ gibi büyümüşler. Fantastik bir film gibi aslında. Bir iksir verildi o an bize ve hepimiz, korkusuzluğa, cesarete uyandık. Resmen yüreğimizden korkunun alındığı, koca bir gövde oluşturan insanlar topluluğuyduk. Acayip dehşet verici bir andı. Kurşuna kalkan olan insanlardık orada. Biz çevik kuvvet polislerine "Siz kenara çekilin. Biz ölürüz sizin yerinize, siz çok gençsiniz" dedik, ağladılar. On binler oraya birikince, polisi kenara çekti insanlar. Bu millet, böyle bir millet.