Türkiye'de DJ'lik denilince akla gelen ilk isimlerden biri olan Suat Ateşdağlı, 29 müesseseleri ve Reina gibi gibi bu güne kadar gece hayatına yön veren birçok mekanda çaldı. Yakın zamanda genç şarkıcı Gökçe Kırgız ile 'Son Rötuş' adında ortak bir projeye imza attı. İkiliyle her ne kadar yeni projelerini konuşmak için buluştuysam da;
Ateşdağlı, yeni nesili eğlendiren fenomenlere veryansın etmekten kendini alıkoyamadı.
Bugüne kadar alışık olmadığımız bir DJ röportajı sizleri bekliyor. Bu arada genç şarkıcı Gökçe Kırgız da hakkında çıkan iddiaları ilk kez açıkladı. Neler mi konuştuk; işte başlıyoruz...
Suat Bey, 30 yıldır DJ kabininden inmiyorsunuz...
32 yıldır inmiyorum. Siz şimdilerde seviyorsunuz ama son yıllarda büyük ilgi gören müzik türü deep house'ları ben Türkiye'de çalarken siz daha doğmamıştınız.
Türkiye'nin ilk DJ'lerindensiniz diye düşünebilir miyiz?
O dönemde de vardı ama belki bir elin parmaklarını geçmiyordu.
DJ'im diyordum ama anneannem 'Bizim torun ata mı biniyor?' diyordu.
Sabah Gazetesi yazarı Mehmet Barlas'ın sizi keşfettiği doğru mu?
Evet, doğru. "Okumayacağım, bakın evden kaçarım. Beni DJ yapacaksınız" dedim, teyzem dayanamadı. Onun, Barlaslar'la uzaktan akrabalığı vardı. Mehmet Bey'in eşi Canan Abla bize çok gelirdi. Liseyi zor bela bitirdiğim 82 yılından bahsediyorum. Teyzem, "Canan, şu Suat'ı iyi bir yere koy. Zaten birkaç ay sonra sıkılır" dedi ama 32 yıl oldu, sıkılmadım.
REINA TÜRK TURİZMİNİN SEMBOLÜYDÜ
Sekiz yılınızın geçtiği Reina'nın akıbeti size ne hissettirdi?
İnanılmaz üzüntü verici ve inanılmaz bir katliamdı. Meslek hayatımda o geceyi unutamam.
Ben de o gece orada çalıyor olabilirdim.
Böyle bir şey yaşanacağı aklımdan geçmezdi. Reina, Türkiye'nin turizmdeki sembolüydü.
Müzik camiası kimilerince 'Pis bir dünya' olarak tanımlanıyor...
Camia pis değil, neticede ben de o camiaya aitim. Şimdi saymayayım, polemik olur ama çok farkedilmeyen mesleki birlikler daha pis; bizim camiamız toplumun düşündüğünden daha temiz diyebilirim.
KAFAMI YASTIĞA RAHAT KOYUYORUM
32 yılını şov dünyasına vermiş bir insan köşeyi dönmedi mi?
Köşe bizi döndü diyelim. Buralara gelmek için çok büyük bedeller ödedim, mesela hayatımı yaşayamadım. Madden de, manevi anlamda da bedel ödedim. O yüzden çok alacağım var, belki bir gün tahsil ederim.
Gece hayatında olunca ister istemez insanların sırlarına da tanık oldunuz mu?
Oldum ama ben doktor gibiyim; o sırlar benle mezara gider. Kimseye bir diyetim yok, kafamı yastığa rahat koyuyorum.
Artık DJ'liğin bile tanımı değişti. Sosyal medya fenomenleri insanları eğlendirir oldu. Onları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türk gençliği kendilerine çok zekiyiz diyor ya, 'Ey gençler, biz çok zekiyiz diyorsunuz ama bu maskaralığa nasıl prim veriyorsunuz?' diye onlara soracaksın.
Bir ülkede 300 tane fenomen olmaz ki! İnsanların tercihleri vardır, saygı duyarım ama rezilliğe duymuyorum.
Bizde dudak büken de, küfür eden de fenomen oluyor, sonra 'DJ'im' diyor. Ne ayaksınız lan? Fenomen kelimesi zaten özel bir durum, herkes olamaz.
Ünlü biri kendini DJ hissedebilir, buna karşı değilim ama ünle, rezillik arasında fark var. Şunu iddia ediyorum; ne kadar rezil olursan, ona prim veriyorlar. Ben tüm bunlarla savaşıyorum ve kendi DJ'lerime sahip çıkıyorum.
Eğlence ile dini figürler yan yana gelmez derler ama sizin boynunuzda 'Allah' yazılı kolye ve elinizde tesbih var. Bunları taşımanızın özel bir anlamı var mı?
Tabii ki var; kolyeyi 10 yıl önce oğlum hediye etti. Saat ve aksesuvar takmam ama gençliğimden bu yana da tesbih hastalığım var. Sürekli 'Ya sabır' çekiyorum. Zaten dinin içinde sanat, yani tasavvuf var.
Peki Suat Ateşdağlı-Gökçe Kırgız ikilisi nasıl buluştu?
'Son Rötuş' şarkısına aday başka kişilerle görüşmüştüm ama çok aklıma yatmamıştı.
Bodrum'da en son Gökçe'yi tavsiye ettiler.
Yaşı küçük olmasına rağmen Gökçe hakikaten emekçi bir kız ve proje onunla kafama yattı. Sonra hep beraber çalıştık.
Kimler geldi-geçti. Sahiden kolay değil mi?
İşte kimler geçti; kalmak mühim olan.
Kolay diye görenler; geldiler, geçtiler. Ben bile bir yerde değilim, sadece bir yere adayım.
'Hâlâ öğreniyorum' derim. Ben her şeyi bilmiyorum, tecrübelerimi anlatıyorum.
Sizin bu iş birlikteliğinizdeki yolculuk nereye kadar devam eder?
Gökçe, artık bizim sonumuz ve her şeyi tadında bırakmak lazım. Gökçe'nin tek başına da yürüyeceğine inandığımız için yanımıza aldık. Zaten uzun süreli işler, bana uymaz.
'ÖMRÜM BİR ŞARKIYI SAVUNMAKLA GEÇTİ'
32 yıllık kariyeri olan bir müzik adamından teklif alıp böyle bir projeye başlayacağınızı hayal eder miydiniz?
Bana kendisinden teklif gelmedi,
beni Suat Ateşdağlı'ya önerdiler ve
kendisi istedi. Sesimi beğendi. Sesim
çok güzel, bu konuda mütevazi
değilim ama kendimi de Sibel Can
ya da Ebru Gündeş sanmıyorum.
'Kalbime Gömerim' şarkısıyla tanınmıştınız...
Benim o
şarkıdan bir
beklentim
yoktu ama
ergenmişim,
yapmış bulundum.
Hatta bir
sürü polemiklere
konu oldu
ama konuşmadım.
Çünkü
'Son Rötuş' ile
anılmak istiyorum.
Neydi o polemikler? Katıldığım bir TV programında
şarkımı okudum ve 22 kişi şarkının
kendisinin olduğunu iddia etti.
Konuşmak istememenizin nedeni bu mu?
Evet, çünkü ben bir ömrümü
şarkımı savunmakla geçirdim. Ben
bundan önce de şarkı yaptım ama
Suat Abi'yle çalışmaya başladıktan
sonra benimle uğraşmaya başladılar.
Bu iddialı çıkışım birilerini rahatsız
etti. Kısacası art niyet var.
Peki, her şeye rağmen bir DJ projesinde yer almayı neden tercih ettiniz?
Başından beri istediğim bir şeydi.
Özellikle Suat Ateşdağlı adı beni
çok heyecanlandı ve güçlendirdi.