1996'da 'Divane' albümüyle müzik piyasasına 'merhaba' diyen Yaşar, kariyerine 10 albüm sığdırdı. Marmara Üniversitesi İşletme Fakültesi'ni bitirip uluslararası finans master'ı yapan sanatçı; 'Şehir Yalnızlığı' albümünü üç ay önce sevenleriyle buluşturdu. 2011'de Merve Oğuz'la evlenen ve 5 yaşında Kerem adında bir oğlu olan sanatçıyla; evlilik sonrasını ve müzikle geçen 20 yılını, müzik çalışmalarını yaptığı stüdyosunda konuştuk...
İnternet sitenizdeki ajandanıza bakınca 2018 yılı konserlerinizin de bir kısmının belli olduğunu gördüm. İşler tıkırında anlaşılan...
Yapım firmamızdan aranjöre, menajerden sahne aldığımız yerlere kadar herkes uzun süreli çalıştığımız insanlar; o yüzden çok önceden takvimimizi belirleyebiliyoruz. Mesela sahne aldığımız yerlerin başında Jolly Joker gelir ve onlarla yaklaşık sekiz yıldır çalışıyoruz. Yani yılların dostlukları ve karşılıklı memnuniyetin sonucunda bunu başarabiliyoruz.
Sizce canlı müziğe ilgi ne durumda?
20 senedir yapabildiğime göre iyi demektir. Bütün işim bu, başka bir işimiz yok. 1930'lardan beri canlı müzik yapıldığına göre bundan sonra da biteceğini düşünmüyorum.
REKABETİ KALDIRAMAM
Magazine bulaşmadan 20 yıldır müzik adına her istediğini yapan bir sanatçı olmak nasıl bir his?
Magazinin ne olduğunu çok iyi bilmiyorum. Bazen 'Magazinle bağlantım olsa acaba işlerim daha mı kolay olurdu?' diye kendime soruyorum ama hiç öyle olacağını zannetmiyorum. Benim böyle bir yaşamım ve bunu destekleyen bir dinleyici kitlem var. Magazin sürekli kendisi için bir şey üretilmesini isteyen bir mekanizma ve çok yorucu bir mesele; ben rekabeti bile kaldıramıyorum.
Niye, kıskanç mısınız?
Hayır ama rekabet derken hırslı olmaktan hoşlanmıyorum. Herkes işini doğru düzgün yapmak için uğraşmalı; bir başkasını geçmek için değil. İşini iyi yapmak için oluşan rekabet başka... Magazin devamlı malzeme ister ve işini oradan yürüten kişiler için bu durum çok yorucu olmalı. 'Magazinden uzak durmana rağmen nasıl bu kadar başarılı oluyorsun?' deniyor ama magazinle mi başarılı olunuyor! Hiç öyle değil. Zaten magazin figürlerinin ömürlerinin çok uzun süreli olmadığını da biliyoruz.
Bugüne kadar hep kendi yazdığınız şarkıları söylediniz ama 'Şehrin Yalnızlığı' albümünüzdeki şarkıların çoğu Murat Güneş ait. Sizi ilk defa başka bir bestecinin şarkılarını söylemeye iten şey neydi?
Çünkü çok güzel şarkılardı. Dinler dinlemez hepsine vuruldum. Zaten şarkı arıyordum...
'Bugüne kadar yazdığım şarkıların yarısı için aşklarıma, devamı için de anneme teşekkür ederim' demişsiniz. Şimdi yazmadığınıza göre aşka mı doydunuz?
Aile yaşantısına geçtiğinizde şarkı yazmakla ilgili disiplini kaybediyorsunuz ve daha farklı bir hayat şekline geçiyorsunuz. Mesela artık çok erken yatıyorum ve kalkıyorum. Çünkü çocuğu okula gönderiyorum, daha ona odaklı yaşıyorum. Tabii biraz da yaptığım şeyleri yeterli görüyorum ve bugüne kadarkilerden daha iyisini yazamayacağımı düşünüyorum. Çünkü her şeyi yazmışım ve yeni bir şey yazmak heyecan vermiyor.
Eski şarkılarınızı söylemekten sıkılmıyor musunuz?
Hayır, kesinlikle... Yıllardır dinleyenler de, ben de sıkılmadık. Ayrıca o şarkıları her gece yeniden besteliyoruz, yeniden bir şeyler katıyoruz. Eğer bir şarkım olsaydı ve hep onu söylememi isteselerdi belki sıkılabilirdim ama 10 albümüm, bir sürü şarkım var.
Peki, gitar çalmaya devam ediyor musunuz?
Doğruyu söyleyeyim mi? Çok zamandır çalmıyorum. Bak ellerime, hiç nasır kalmadı.
Merve Oğuz'la altı yıldır evli olan Yaşar'ın 5 yaşında Kerem adında bir oğlu var.
KÖŞEYİ DÖNEMEDİM
Beste yapmıyorsunuz, gitar çalmıyorsunuz... Evlilik mi sizi yavaşlattı?
Evlilik değil ama çocuk beni yavaşlatmış olabilir. Gerçekten çok şeyi değiştiriyor. Zaten geç baba oldum.
41 yaşında baba olduğunuzda geç kaldığınızı düşündünüz mü?
Evet, keşke daha önce baba olsaymışım. Erken baba olanları kıskanıyorum ve arkadaşlarımın çoğu öyle. Geç sahip olduğum için daha çok sarıldım. Çocuğuma olan sevgimden dolayı diğer konuları biraz geride bırakmış olabilirim.
Bunca yılın sonunda maddi-manevi olarak isteklerinizin karşılığını aldınız mı?
Aldığım şeyler almadıklarımdan daha çok diyebilirim. O yüzden şükrediyorum. Belki köşeyi dönmedik ama toplumdaki birçok kişiye göre çok daha iyi standartlarda yaşıyorum ve bunun daha fazlasını da istemiş değilim. Manevi olarak bazı şeylerin daha yüksek karşılık görmesini isterdim ama bu da benimle değil, toplumun genel anlayışıyla alakalıdır. O yüzden bazı albümlerde hayal kırıklıklarım olmuştur ve manevi tatminsizlik yaşamış olabilirim.
90'LARDA ŞIMARIK ŞARKICILAR CAHİL GAZETECİLER VARDI
Ülke olarak zor zamanlar geçirdik, bu olaylar size nasıl sirayet etti?
Aslında bu son çıkan albümü
bir senede bitirdik ama
ülke biraz durulsun diye bir
sene beklettik. Çok gergin bir
coğrafyada yaşıyoruz. Olup
biten şeyler ilk başta bizi vurdu.
Eğlence sektörünü değil,
direkt olarak müziği etkiledi.
Festivaller yapıldı ama konserler
iptal oldu. Müziği sadece
eğlence olarak görmek
yanlış. Ama 90'lı yıllarda bir
anda parlayıp bugün olmayan
bazı starcıkların çok şımarık
hayat yaşamaları ve bunun da
magazinciler tarafından insanların
gözüne sokulmasının çok
büyük etkisi var. Bunlar acayip
paralar kazanıp manyak hayatlar
yaşıyorlardı. O zamanlar
şımarık şarkıcılar, cahil gazeteciler
vardı. Onlarca magazin
programında onları seyrettik
ve insanlar popçulardan iğrendi.
O yüzden Türkiye'de olumsuz
olaylar yaşandığı zaman,
elbette bu kadar eğlenceli gösterilen
insanların konserlerinin
iptal edilmesi gerekiyor diye
düşünüldü. Herkes şarkıcıların
işe gidemediğini düşünürken,
aslında orkestradaki müzisyenler
işsiz kalmış oldu. Birkaç
şımarığın ve cahilin, 10 yıl
sonraki nesle böyle güzel bir
armağanı oldu.
Sanatçılar siyasete müdahil olmalı mıdır?
Bence bir sanatçı olarak
siyasete çok müdahil olmamak
gerekir. Çünkü
her siyasi görüşten
insana hitap ediyoruz.
Birinden yana tavır
koyduğun zaman
diğeri sana küsecek.
Nezaket çerçevesinde
bazı fikirleri söylemek
lazım
ama siyasi
nefer
olmamak
gerekiyor.
İSTEDİĞİM GİBİ ŞARKILAR YAZAMIYORUM
Artık kendiniz yazamıyor musunuz?
Son zamanlarda istediğim gibi şarkılar
üretemiyorum. Murat'ın içinden
bir Yaşar çıkmış, benim içimden de bir
Murat çıkması gerekiyormuş ve bir araya
geldik. 'Aşk Bozumu'nu dinledim, sonra
pat diye başladık. Tarkan'ın albümü çıkmasına
rağmen basılı satışlarda ve dijital
satın almalarda hep ilk ilk
üçteyiz. Tarkan birinci
sırada ama MFÖ'yle çekişiyoruz;
bazen onlar, bazen
ben ikiye çıkıyorum. Tabii ki
sahnede de şarkılarımın karşılığını
buldum; iki sene bu albümün
keyfini sürerim.
HAFTADA BİR MEDYA DİYETİ ŞART
Negatif olaylar karşısında kendinizi nasıl motive ediyorsunuz?
Ya bir süreliğine, ya da haftada bir gün medya diyeti yapmalarını öneriyorum. Sosyal medya dahil. Hatta yılda bir ay gibi de yapabilirler. Ben bunu yapıyorum. İnsan, moralini bozduğunu düşündüğü şey neyse ondan uzak durabilir. Çünkü bu insanları gerginleştiriyor ve birbirlerine düşman ediyor.