Nadide Sultan, 'Uçmalıyım' adlı single'ıyla uzun bir aradan sonra müzikseverlerle buluştu. Ünlü şarkıcı, sözlerini uçakta yazdığı parçanın Rusya'da da radyolarda çalındığını ve çok beğenildiğini söylüyor. Nadide Sultan; 20 yıllık müzik kariyerini ve gelecek planlarını GÜNAYDIN'a anlattı...
'Uçmalıyım' şarkısı nasıl ortaya çıktı?
Şarkıyı iki-üç yıl önce müzisyen arkadaşım Sertaç ile beraber yaptık. Bir gün uçaktayken sözleri aklıma geldi. Aslında olay, beğendiğim bir şarkının, bestecisi tarafından aynı anda başka bir sanatçıya da verilmesiyle başladı. Ben parça için besteciye cevap verene kadar, o şarkıcı parçayı almış albümüne koymuş. Ben de "Kendi şarkılarımı yapacağım" dedim ve stüdyoya girdim. Şarkı böyle uçtu gitti. Twitter'da bir dinleyicim bana ulaşmış, "Uçmalıyım', şu anda Rus radyosunda çalıyor, çok gururlandım bir Türk olarak" dedi. Çok hoşuma gitti, çok keyifli bir şey.
BAŞARI ODAKLIYIM
Beğendiğiniz bir şarkıyı başkasına kaptırmışsınız. Piyasada beste sıkıntısı mı var?
Bence var... İyi şarkılar çıkıyor ama birçoğu birbirine benziyor. Bir sezonda çıkan iyi şarkıların sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Şarkıcı, eğer yapabiliyorsa kendi parçalarını bestelerse daha güzel olur.
Çünkü o daha sen oluyor, daha çok seni anlatıyor. İyi şarkı yazabiliyorsan, zaten senin ağzına neyin yakışacağını, neyin seninle bütünleşeceğini daha iyi biliyorsun. Artık biraz daha bu tarafa yönelmeye karar verdim. İlk çıkış şarkımın da sözleri benimdi, sonraki albümlerde de benim bestelerim vardı. Daha önce bestenin bana gelmesini bekliyordum, şimdi bu konuya daha çok yoğunlaştım. Aklıma bir söz, bir melodi geldiğinde hemen kaydediyorum.
Biraz tembel misiniz bu beste işinde?
Çok içime sinmesi lazım şarkının... Biraz daha hızlı davranmam lazım ama panik yapıp kötü şeyler çıkarmak da istemiyorum. Çok inceliyorum, belki o kadar incelemesem daha sık şarkı yayınlarım ama başarı odaklıyım. Öyle de olmalı diye düşünüyorum. İyi olması için aralar veriyorum.
Kızılay maceranız devam ediyor mu?
Ediyor tabii... Sevgili başkanlarım Büşra Yıldırım Köylübay, Zerrin Menteşeoğlu ve İstanbul başkanımız İlhami Yıldırım'la birlikte Kızılay Kadın Kolları'nın içinde yer almak beni çok mutlu ediyor. Ben daha yeniyim onlara göre. Çocuklara ulaşıyoruz. Kızılay sadece kan verme yeri değil; yıllardır yanlış bildiğimiz bir şey. O kadar yardım yapılıyor, projeler hazırlanıyor, öyle ilginç yerlere ulaşıyoruz ki... Bu işin hazzı ve güzelliği; insanların gözündeki o mutluluğu görmek.
Bazen tekerlekli sandalye, bazen yiyecek, bazen kıyafet gidiyor ihtiyaç sahiplerine... Mesela birisi bir kamyon oyuncak bağışlıyor, biz de aracı oluyoruz. Yurt içi ve yurt dışında o kadar yardıma muhtaç insan var ki; Kızılay hepsine el atmaya çalışıyor. Ben de bir neferleri olarak onlarla birlikte koşturmaktan dolayı çok gururluyum.
Siz ne gibi katkılar sağlıyorsunuz Kızılay'a?
Ben orada sade Nadide olarak varım. Sanatçı olarak tabii ki elimden geleni yapıyorum; özel gecelerde yer alıyorum, toplantılarda işin sanat kısmıyla ilgili fikirlerimi söylüyorum. Önümüzdeki günlerde daha güzel şeyler yapacağız. Şu anda Kızılay Annesi projesini yapıyoruz. 5 liralık yardımla herkes Kızılay Annesi olabilir. Herkes bir yetimin başını okşamak için bize katılarak, küçük rakamlarda yardım yaparak Kızılay Annesi unvanını alabilir.
Sizin için sahneye çıkmak kadar haz verici bir iş sanırım bu...
O kadar büyük bir haz ki... Sahne daha çok egonu okşuyor, bu ise manevi duygularını okşayan bir şey. '81 il 81 çocuk', Kızılay'ın kendi projesiydi. Ünlü futbolcular, sanatçılar çocuklarla bir araya geldi ve onlara hediyeler dağıtıldı. İstanbul'a ilk kez gelen çocukları da misafir ettik. Çocukların mutluluğuna şahitlik etmek çok güzel.
HER ŞEHRE BİR AŞEVİ
Çok zengin olsaydınız ne yapardınız?
Hep istediğim bir şey var; her şehre bir aşevi kurmak... İnsanın önce karnı doyarsa, zaten diğer sorunlar hallolur diye düşünüyorum.
En büyük hayaliniz nedir?
Bugüne kadar çok hayal kurdum ama şimdi hayalim bebek. 'Bir sen, bir ben' olduk, bir de bebek olsun... Doğurana kadar sahnede olmak istiyorum, karnım burnumda sahneye çıkmak istiyorum.
Eğer doktorlar izin verirse sahneye ara vermek istemiyorum. Hatta doğum yaptıktan sonra da bebeğimi alıp konserlere gitmek istiyorum.
Etrafımdaki arkadaşlarımdan şunu gördüm; çocuğunu aşırı sakınırsan, çocuk çok kolay hastalanan, sosyal olmayan, özgüvensiz, korkak biri oluyor. Bebeğini çanta gibi yanında taşıyan, onu tiyatro kulislerinde büyüten arkadaşlarım var. Onların çocukları sosyal ve sağlıklı oluyor. Köydeki çocuklara bakıyorsun; yanakları al al, ellerinde bir kuru ekmek, ayakları çıplak ama çok mutlular.
Çocuğunuzun geleceğiyle ilgili planlarınız var mı?
Çocuğum başarılı mı olsun, mutlu mu? Bence mutlu olsun. Çocuğumu deli gibi sınavdan sınava koşturmak istemem. 6 yaşına kadar her şey toz pembe, çok güzel ama sonra okula bir başlıyorlar; tatil yok, hafta sonu yok, kurs, okul, sınav... Yazık yani... Ne iş yapmak istiyorsa onu yapsın; isterse bakkal, manav olsun ama mutlu olsun. Onlar kötü meslekler mi? Hayır. Canı istiyorsa NASA'da mühendis olsun, canı istiyorsa bilim adamı olsun, canı istiyorsa ticaret yapsın, esnaf olsun. Ben rahat bir anne olmak istiyorum.
KEŞKE DAHA ÖNCE EVLENSEYMİŞİM
Mesafeli bir duruşunuz var. Bunun sebebi ne?
Aslında çok bilinçli bir tercih değildi bu, zamanla böyle oldu. Özel hayatımı işimden ayırmaya gayret ettim hep. İşimi yapıp Nadide Sultan'ı kapıda bırakıp eve girdiğimde, sade Nadide olmaya çalıştım. Aile hayatını çok seven biriyim. Sanat camiasından olan, olmayan arkadaşlarımla evde, yemeklerde buluşup sakin bir hayat yaşamayı seviyorum. Huzuru seviyorum. Müzik yapmak bu işin çok az bir kısmı; geri kalan kısmı işin stresi ve işi yönetmesi. Kendinizi bir şirket olarak düşünün; bir CEO gibi kendinizi yönetiyorsunuz, bu çok stresli. Bu yüzden işten geriye kalan zamanda huzurlu şeylerle ilgilenmeyi, stüdyoda arkadaşlarımla müzik yapmayı tercih ediyorum.
Evlilik nasıl gidiyor peki?
Çok şükür... Keşke daha önce evlenseymişim. Çocuk istiyoruz, vakti geldi artık. Kendimi bildim bileli çocukları çok sevdim ama o sana ne zaman gelecekse o zaman gelir diye düşünüyorum. Bu yüzden çocuğum olsun diye kendimi yerden yere vurmuyorum. Ama çocukları inanılmaz severim.
TARKAN'IN ALBÜMÜ PİYASAYI CANLANDIRDI
Müzik sektörünün durumu nasıl sizce?
Piyasa canlandı. Bence
Tarkan'ın albümü çok güzel
oldu; müzisyenler de, hayranları
da merakla bekliyordu.
Bir mağaza düşünün; o
mağazada çok güzel ve çok
satan bir ürün var. Bu, insanın
alışveriş aşkını canlandırır
değil mi? Tarkan'ın
albümünün, müzik alıcısının
aşkını canlandırdığını
düşünüyorum.
BİRBİRİNE LAF ATMAK ARTIK PRİM YAPTIRMIYOR
20 yıllık bir müzik kariyeriniz var. Bu sektöre adım attığınız günden bu yana neler değişti?
Kesinlikle çok şey değişti.
20 sene önce erkek popçular
asla sevgilileriyle birlikte görülmezdi,
evlenmezlerdi, çocuk
sahibi olmazlardı. Hayran kaybetmemek
için hep yalan söylerlerdi,
'Sevgilim yok, sadece
arkadaşız' derlerdi. Şimdi
herkes çoluk çocuğa karışıyor,
daha rahatlar artık. Kadınlar
aynıydı; evlenen evleniyordu.
Ayrıca birbirine laf atmak
eskisi gibi prim yaptırmıyor.
Kısa zamanlı prim yaparsınız
ama insanların gözünde çirkinleşmiş
olursunuz. Bunun çok
prim yaptığı zamanlar eskide
kaldı. Bence magazin de daha
soft artık, insanlar daha rahat.
Aynı piyasadaki kişiler birbirlerini
takdir edebilecek noktaya
geldi zaman içinde. Gerçi ben
hep öyleydim.