Ruhsatlı veya ruhsatsız; kişilerin üstünde, otomobilinde, evinde taşıdığı silahları var, bunu biliyoruz. Hatta bazı erkekler için bu bir fantezi, silah koleksiyonu olanlar da var. 10 yıldır gece hayatında çalışan biri olarak defalarca kez belinde silahı olan insanlara denk geldim.
Ancak sormak istiyorum;
İstanbul'un hangi mekanında, mahalle barında, restoranında üst araması yapılıyor? Çok gezen biri olduğum için cevabını veriyorum; hiçbirinde! Yaşadığımız her an, sosyalleştiğimiz her dakika, bu tarz riskli durumların bir parçasıyız.
Öyle ki daha biraz önce taksi ile Etiler'den Nişantaşı'na giderken, kırmızı ışıkta geçen bir araçla burun buruna geldik, ufak bir kaza atlattık.
Taksi şoförü oldukça yaşlı, karşı taraf ise oldukça genç.
Arabasını önümüze kırdı, indi ve elindeki demir çubukla bize doğru yürümeye başladı.
Küfürleri saymıyorum bile...
Camı kapatıp kendimizi koruma altına almamız saliselik bir manevraydı. Taksi şoförü cengaver çıkıp arabadan inseydi dayağı yiyecekti. Burada sorgulamamız gereken şey; kaybettiğimiz sabrımız.
Kullanılan silah her ne olursa olsun; nedir bu birbirimizi öldürecek kadar bizi sinirli kılan şey?