Dün hızı saatte 70 kilometreye ulaşan şiddetli lodos ve aşırı yağışlar nedeniyle İstanbul'da ulaşım felç oldu.
Deniz seferleri iptal edildi, THY bile bazı seferlerini iptal etti. Kadıköy- Söğütlüçeşme'deki köprüde çökme yaşandı. Beykoz'da bir tekne battı, ağaçlar devrildi vs.
Bu olayların yaşanması normal, tabiat anaya kimse karşı koyamaz. Asıl tartışılması gereken İstanbullular'ın ne zaman yağmur ve kar çok yağsa hayatlarını askıya almaları; kimse dışarıya çıkmıyor. Çıkmamakta da haklı çünkü trafikte mahsur kalmaktan korkuyorlar. İnsanoğlunu korku duygusu yönetir!
TEM'de dört-beş saat mahsur kalmış birini eğer işi yoksa bir daha kolay kolay yoğun yağış altında dışarıya çıkaramazsınız.
Dün sabah eşim "Kar geliyormuş, çarşamba günü çocukları okula yollamayalım, ne dersin?" diye sorunca "Yahu herkes böyle söylüyor sonra yollar bomboş kalıyor" dedim. Hakikaten öyle... İnternet medyası, Balkanlar'dan gelen soğuk havayı davul zurnayla karşılıyor, öyle haberler yapıyorlar ki, sanırsın Katrina Kasırgası geliyor.
HAZIRLIK YAPALIM
İnsanlar da daha önce trafikte mahsur kaldıkları günleri hatırlayıp dışarı çıkmıyorlar. Eğitimden eğlence sektörüne bütün etkinlikler iptal ediliyor. İstanbul'da trafik sıkışıklığının bedelinin yıllık 6 milyar lira olduğu açıklandı. Bir de kötü havada insanların hayatlarını ertelemesinin, çalışmamasının ekonomiye bedeli açıklansın!
Başta İstanbul olmak üzere Türkiye'nin iklimi değişiyor. Uzmanlar, geçtiğimiz yaz ortaya çıkan şiddetli yağmurlar ve hortumların nedenini iklim değişikliğine bağladılar. "Artık Türkiye'nin iklimi yarı tropik oldu" diyenler var.
İstanbul'da artık kışlar da daha şiddetli geçiyor.
Başta İstanbul olmak üzere Türkiye'de yerel yönetimler; altyapı ve toplu taşıma yatırımları yaparken iklim değişikliğini hesaba katmalılar. Türkiye, iklim değişikliğine uyum kapasitesini geliştirmeli. En küçük yağışta hayat felç olmamalı. Kötü hava koşullarında yaşamayı öğrenmeliyiz artık.
