Bir fincan kahve deyip geçme, çok ayıp! 'Ver işte bir kahve, içeyim' deme, çok kırıcı! Sakın paketli, hazır kahvelerden söz etme, çok demode! Atarlar
seni dışarı. Geçen yıl Haydarpaşa Garı'nda düzenlenen İstanbul Kahve Festivali'ne gittiğimde kalabalık karşısında gözlerime inanamamıştım.
Bu kadar kahve meraklısı mı vardı? Varsa eğer ne zaman oldu? Ve fakat festivale gittiğim o gün öyle güzel vakit geçirdim, bilgiler topladım, kahveye kahve demedim ki; bir dahakini dört gözle bekledim.
TÜM BİLETLER TÜKENDİ
Nihayet şehrimiz için Kahve Festivali vakti geldi. İlk gün sabah saat 10.00'da kapılar açılır açılmaz, içeri girdim tabii. Bu arada üzgünüm,
perşembeden pazara sürecek etkinliğin 50 TL'lik biletleri tamamen tükenmiş durumda. Üstelik kalabalıktan dolayı ziyaretçiler 10.00-14.00 ve 15.00- 19.00 olmak üzere iki seansta içeri alınıyor. 'Kahvemizi isteriiiiizzzz, yoksa elden ayaktan kesiliriz' şekli.
Efendim bu yıl festival,
Maçka KüçükÇiftlik Park'ta
düzenleniyor. Yağmur yağmadığı sürece festivaller için en güzel yer orası. Hem şehrin göbeğinde, hem çim alanı var, hem geniş. Biletimizi gösterip bilekliğimizi taktıktan sonra kapıdan girer girmez şenlik başlıyor. Büyüklerin Disneyland'ı bu olsa gerek. Festivalde kurulan stantlara koyulan kural şöyle: Beyaz, siyah renkler ve tahta kullanılacak, her stant festival alanında inşa edilecek. Başka bir renge ya da materyale izin yok. Böylece her telden değil, şık bir festival de oluyor.
YOGA ÇİKOLATASI İSTEYEN?
150 marka içinde ben önce, ülkemize üçüncü dalga kahveyi getiren, bugün neredeyse her sokakta bir kahveci açılmasına sebep insan Sam Çeviköz'ü, markası Federal Coffee'yi ziyaret etmek istiyorum. Çünkü iyi kahve eşittir Sam Çeviköz. Resmen kahveye hayatını adamış. 'Sabah kahvemizi yudumlarken, pıtır pıtır üçüncü dalga kahveciler açılırken; bunların yüzde kaçı gerçekten iyi kahveci?" diye soruyorum.
'20'de ikisi, üçü iyidir" diyor ve iyi kahvenin beş şartını açıklıyor:
1. İyi seçilmiş çekirdek
2. Doğru kavurma
3. İyi barista (kahveyi hazırlayan-sunan kişi)
4. İyi makina
5. İyi su (PH seviyesi 7.5'un altında olmamalı)
Oysa biz bir fincan kahve içecektik değil mi efendim? Sam Bey'i standında bırakıp festival alanında dolaşmaya başlıyorum.
Parktaki çocuk gibiyim; 
her şeyi görmek, tüm kahveleri tatmak istiyorum.
Peki neler var?
Tabii ki Peru'su, Brezilya'sı, Etiyopya'sı, İtalyan'ı, Türk'ü, Dibek'i, soğuk demleneni, espressosu, lattesi, machiatosu... Onlarca kahve var. İstanbul'un ünlü kahvecilerinin stantlarında kahveleri deneyebiliyor, evinize beğendiğiniz kahveleri götürebiliyorsunuz. Sadece kahve mi? Kahve makinaları, pişirme teknikleri de hizmetinizde.
Gözünüzle görüp tadıyor, sonra da satın alıyorsunuz.
Başka neler var? El yapımı şahane kahve bardakları, incecik porselenden kahve tepsileri, organik çikolatalar... Bu arada çikolata demişken,
'yoga çikolatası'yla tanıştım. Efendim bu çikolatanın olayı;
glütensiz ve katkısız Belçika çikolatası olması. Bir kutuda sekiz adet var. Yedisi yedi çakraya, biri de Lotus duruşuna. Yogamı da yaparım, çikolatamı da yerim hesabı. Evet! Ben de aldım tabii ki.
NITRO KAHVE TRENDİ
Yeni kahve trendi; Nitro Cold Brew Coffee.
Kahve demlemesinde kullanılan nitrojen; kahvenin dokusuna ve tadına olağanüstü bir katkı sağlıyormuş.
Bir stantta karşıma çıkan kahve laboratuvarı ise pek fotoğraflıktı. Arkadaşlar içerik yapmışlar, istedikleri ilgiyi de çekiyorlar.
Başka neler gördüm?
Kahve çuvallarından yapılmış el çantaları (Federal Coffee'de),
kahveden sonra dişlerimizi fırçalamak için diş macunları (akıllı üretici böyle oluyor herhalde), Auter Mutfak standında
kırmızı soğan reçeli, 240'ın standında yüzde 100 organik undan ve ekşi mayalı ekmekler, Cunda'nın meşhur Taş Kahve'sinde dibek kahvesi, kokteyl bar 5'in kahveli kokteylleri, lokumlar, kurabiyeler, bisküviler...
Çim alanda ise kocaman bir sahne, çimlere atılmış minderler... Festival için yurt dışından gelen 12 kahve adamı; kahve demleme, çekirdek seçme, kahve kavurma, latte yapma gibi türlü türlü
workshoplar verecek.
Yani bu festival kahveyle yaşam adına meraklısına her şeyi sunuyor. Bayıldım, elbette siz bu yazıyı okurken ben yine gideceğim, doyamadım...
