Şöyle bir düşünün; en sevdiğiniz tasarımcıdan neredeyse maaşınızın yarısını ödeyerek bir ceket almışsınız... Tam o ceketi giyeceğiniz bir davet fırsatı çıkıyor, kombininiz tamam, ceketinizi nereden aldığınızı herkes soruyor... Çok havalısınız, çok... Ama gecenin sonunda eve döndüğünüzde bir de bakıyorsunuz ki ceketiniz bir yere takılmış ve yırtılmış... Büyük bir hayal kırıklığı, kumaşı bir araya getirecek iyi bir terzi bulma arayışı... Ve ne yazık ki dikiş tekniği ne olursa olsun başarısız bir sonuç elde etmenize sebep oluyor... Ve bir daha asla giyemeyeceğiniz bir ceketle baş başa kalıyorsunuz... Önümüzdeki yıllarda bu senaryo tarih olacak. Hem de bir Türk profesör sayesinde... Yakın zamanda Prof. Dr. Melik Demirel ve ekibinin yaptığı araştırma sayesinde yırtılmış kıyafetleriniz kendi kendilerini onaracak. Evet evet yanlış okumadınız yaklaşık 20 yıldır bioteknoloji ve nanoteknoloji üzerine çalışmalar yapan Demirel, özel bir proteinin yapıştırıcı vazifesi gördüğünü yani dokuları bir araya getirme özelliğine sahip olduğunu keşfetti. Bu araştırmanın sonuçları dünya çapında büyük bir yankı uyandırdı. BBC, CNN ve Fox bu araştırmayı ekranlarına taşıyan önemli yayın organlarından sadece bazıları... Biz de Demirel ile önce giyim teknolojisini sonra da tüm hayatı değiştirecek bu buluş üzerine konuştuk.
- Dünya medyasında yaptığınız araştırma yer alıyor. Gurur verici... Bahseder misiniz çalışma alanınızdan?
- Genel olarak proteinler üzerine çalışıyorum. Yaklaşık 20 yıldır... Bu projeye de dört yıl önce başladık... Farklı uygulama alanları var aslına bakarsanız keşfimizin. Ancak uluslararası kamuoyunun dikkatini en çok bu konu çekti... Dediğim gibi bu keşfin birçok uygulama alanı var.
- Araştırmadan biraz bahsedebilir misiniz?
- Araştırmamıza ilham kaynağı olan hayvan; kalamar... Kalamarların dokungaçlarında proteinden oluşan özel bir malzeme bulunuyor. İnsandaki tırnak ve saç da protein. Yani kalamarın tırnakları üzerinde çalıştık diyeyim, benzeterek anlatmam gerekirse.
- Bu malzemenin özelliği nedir?
- Bu organik malzeme termoplastik (ısıtıldığında yumuşayan, soğutulduğunda tekrar sertleşen plastik grubu) özellikler taşıyor. Yani ısı ile şekillendirilebiliyor. Günlük bir örnek vereyim size; düz saçlı kadınların saçlarını perma ile kıvırcık yaptırmaları gibi. Moleküler boyutta proteinin yapısının nasıl kontrol edilebileceğini keşfettik.
- Nereden aklınıza geldi kalamar üzerine çalışmak?
- Yapısal proteinler üzerinde araştırma yapıyorduk. Keratin (saçlar ve tırnaklarda olan protein) ve elastin (cildin yumuşaklığını veren protein) gibi. Örümceğin ağı ve ipek böceğinin kozası da bu grup içindedir. "Bu grup içinde olan fakat denizde bulunan bir protein bulabilir miyiz?" sorusu ile başladı arayışımız.
- Yeniden iyileşen teknoloji terimi aslında çok da yeni değil. Popular Science dergisi 90'lardan bu yana sadece tekstil alanında değil çok farklı teknolojiler üzerinde kendi kendine iyileşme teknolojisi üzerine çalışmalar yapıldığını söylüyor... Nedir tam olarak kendi kendine iyileşme teknolojisi?
- Popular Science dergisinin 2016 Mart sayısında bizim bu çalışmamız sunuldu. 90'lardan beri bu konu üzerine yoğun çalışmalar var. Fakat ilk defa doğal bir kaynaktan elde edilen yeniden iyileşen malzemeyi biz keşfettik. Nihai amaç, bilim kurgu filmlerindeki gibi, bir yaranın kendini iyileştirebileceği bir malzeme geliştirmekti. Adım adım oraya doğru ilerliyoruz.
- Bu termoplastik malzeme sayesinde yırtılmış kumaş yeniden bir araya geliyor... Nasıl gerçekleşiyor bu mucizevi olay?
- Kalamar proteini barındıran sıvıya kumaşı sokmak yeterli. Sıvı kumaşın iplikleri üzerine yapışıyor ve kumaşın yüzeyinde ince bir tabaka oluşuyor. Bu tabaka yırtılan ipliklerin tamirinde yapıştırıcı rolü oynuyor.
- Proteinlerin böyle bir araya getirme ya da yapıştırma özelliği olduğu biliniyor muydu?
- Proteinlerin yapıştırıcı özellikleri biliniyor. Midyenin kayalara yapışmasını sağlayan protein bunun en güzel örneği. Fakat tırnak kadar sert ama aynı zamanda yapışkan özelliği olan şimdilik kalamar proteini...
- Sadece doğal, içinde protein bulunan kumaşların yapışmasını mı sağlıyor bu madde?
- Hayır. Polyester, keten gibi sentetik veya şeker bazlı fiberler için de çalışıyor bu sistem.
ALZHEIMER'A ÇARE
- Keşfinizin farklı uygulama alanlarından bahsedebilir misiniz? - Kozmetik alanında
doğal katkı malzemesi, tıp
alanında cerrahi yapıştırıcı
olma özellikleri var.
- Bu buluşunuzun ne tür faydaları olacak, bizim kıyafetlerle ilişkilerimiz nasıl değişecek?
- Henüz araştırma aşamasında
ama bir gün ürün
haline gelirse uygulama
alanlarının geniş olacağına
eminim. Örneğin, yırtılan
kumaşlara yapılan uygulamalar
havacılık sektöründen
günlük giyime kadar
birçok alanda kullanım
bulacağını umuyorum.
- Büyük tekstil şirketleri ilgilendiler mi çalışmayla?
- Evet, birçok üretici
ilgilendi konuyla. Çeşitli
sorular alıyorum.
- Başka çalıştığınız ve ilerleme kat ettiğiniz farklı konular var mı?
- Evet çok önemli bir
proje üzerinde çalışıyoruz.
Özellikle Parkinson, Alzheimer
gibi sinir hastalıklarında
görünen yapısal proteinler
var. Bu proteinlerin
neden yapıştıklarını ve
deforme olduklarını
anlamaya çalışıyoruz
diye özetleyeyim.
Eğer bunu çözebilirsek
bu konuda çığır
açacağız...
TÜRKİYE'YLE ORTAK ÇALIŞMALARIMIZ SÜRÜYOR
- Boğaziçi Üniversitesi'nde eğitiminizi tamamlamışsınız...
- Boğaziçi Üniversitesi'nde lisans ve lisans üstü eğitimimi
tamamladım. Carnegie Mellon Üniversitesi'nde
doktoramı yaptım. Sonrasında Los Alamos Ulusal
Laboratuvarları'nda postdoktora yaptım. Yaklaşık 13
yıldır da Penn State Üniversitesi'nde öğretim görevlisi
olarak çalışıyorum.
- Amerika'ya gidiş hikayenizden bahsedebilir misiniz?
- Tamamen rastlantısal. Boğaziçi Üniversitesi'nde
Polimer Araştırma Enstitüsü'nde lisansüstü çalışmamı
yapıyordum. Ortak bir proje için Washington'da
bulunan National Institutes of Health'e (Ulusal Sağlık
Enstitüleri) gittim. Ondan sonra da araştırmalarımı
Amerika'da sürdürmeye başladım.
- Eminim yurt dışında bilimsel çalışma yapmak çok da kolay değildir. Size kimler yardımcı oldu?
- Şanslıyım ki akademik kariyerimin her aşamasında
çok iyi bilim insanlarıyla çalışma fırsatı yakaladım.
Destekleri için her birine teşekkür ediyorum.
- Peki Türkiye'de gelip tüm bu keşiflerinizi Türk öğrencilerle paylaşmak ister misiniz?
- Türkiye'den çok da ayrı değilim... Çok sık Türkiye'ye
gidip geliyorum. Her alanda bilimsel ilişkilerimiz,
çalışmalarımız sürüyor.