Göz kanlanması her yaş grubunda görülen bir rahatsızlıktır. Herkesin zaman zaman yaşadığı bu sorun genellikle gözün tahriş olması, alerjik reaksiyonlar ve dış etkenlerden kaynaklandığından kişiler gözde kanlanma rahatsızlığını ciddiye almaz. Gözünüze karşıdan baktığınızda fark edeceğiniz bu kanamalar Subkonjonktival kanamalar olarak tanımlanır. Bu kanamalar kuvvetli öksürmek, hapşırmak gibi günlük yaşamda istemsizce yapılan refleksler sonucu meydana gelebilir. Aynı zamanda hipertansiyon ve travmalara bağlı gelişirler. Göz kanlanmasının belirtileri altta yatan çeşitli nedenlere göre değişiklik gösterir. Gözde darbe sonucu kanlanma ya da yüksek tansiyondan kaynaklanan göz kanlanması durumunda ağrı hissedilirken diğer etkenlerden kaynaklı kanamalarda ağrı şikayetine rastlanmaz. İşte konuyla ilgili merak edilenler…
GÖZDE KANLANMA NEDEN OLUR?
Subkonjonktival kanamaların en dikkat çekici belirtisi gözünüzün beyaz kısmında meydana gelen parlak kırmızı lekedir. Dışarıdan bakıldığında kanlı görünüme rağmen subkonjonktival kanamalar görüşünüze ağrıya ve akıntıya sebep olmamalıdır. Bu durumda gözünüzün yüzeyince hafif bir kaşıntı hissedilebilir. Göz kanlanmasına neden olabilecek nedenler ise şu şekilde sıralanabilir:
Bu gibi dış etkenlerin neden olduğu kanamalar çoğu zaman kendiliğinden kaybolur fakat gözde kanlanma çeşitli hastalıklardan kaynaklanabilir:
Erken teşhis hayat kurtardığından göz sağlığınızı riske atmamak için gözde uzun süreli kanlanma mevcut ise tedavisi için bir an önce doktora başvurmanız gerekir. Gözde kanlanma ve baş ağrısı özellikle glokom tan göz tansiyonu olarak biliniyor. Aynı zamanda gözde baş ağrısı yapan nedenler arasında miyop, astigmatizm ve hipermetrop gibi kişilerin görmesini olumsuz etkileyen göz kusurları geliyor. Göz rahatsızlıklarına bağlı baş ağrılarında mutlaka doktora gidilmesi ve tedaviye başlanması gerekiyor.
TEK GÖZDE KANLANMA SEBEPLERİ
Kanlanma tek gözde ya da iki gözde birden oluşur. Uzmanlar özellikle tek gözde kanlanmanın riskli olduğunu belirtmekte ve uzun süre gözde meydana gelen kanlanma problemi ile karşılaşıldığında tedavi ertelenmemeli ve en kısa sürede bir doktora başvurarak altta yatan nedenlerin araştırılmasını önermektedir. Göz kanlanmaları iltihap ya da trişten kaynaklanabileceği gibi mikrobik durumlar, alerjik reaksiyonlar kirpik dibi iltihabı, travma, güneşe aşırı maruz kalma ve sistemik rahatsızlıklar gözün iç tabakasında kanlanmaya neden olabiliyor.
Gözde kan toplanması ise kanın bir alanda toplandığı ve çoğu zaman travmalar, kol tansiyonun yüksekliği ve göz kafesi basıncının artışından kaynaklanan ani ıkınmalardan kaynaklanabiliyor. Özellikle göz kanlanması durumunda sulanma, ağrı, görme kalitesinde azalma gibi belirtiler yaşanıyorsa tüm bunlar acil durumların bir göstergesi olarak vakit kaybedilmeden en yakın sağlık kuruluşuna gidilmesi öneriliyor.
STRESTEN GÖZ KIZARIKLIĞI OLUR MU?
Hemen hemen her hastalığın oluşma sebebinde katkısı oldukça büyük olan stres, ne yazık ki gözlerde kızarıklığa yol açabiliyor. Çoğu zaman görmezden gelinse de ciddi tehlikeler oluşturabilecek göz kızarıklığı kişilerin görme kaybı yaşaması gibi ciddi problemler doğurabiliyor. Göz kızarıklığı durumu çeşitli nedenlerden kaynaklanabileceği gibi dış etkenlere bağlı meydana gelmesi halinde kısa süre sonra kendiliğinden iyileşebiliyor. Uzmanların yapmış olduğu araştırmalara göre kan kolesterol, trigliserit düzeyi yüksek ve oksidatif stresi fazla olan bireylerde görme siniri ve görme alanında hasar ve kayıplar meydana gelebiliyor.
GÖZ KANLANMASINA NE İYİ GELİR?
Göz kanlanması nasıl geçer? Sorusu özellikle sık sık göz kanlanması durumu ile karşılaşan kişiler tarafından merak edilen sorular arasında yer almaktadır. Göz kanlanması tedavisinde ilk olarak kanamanın neden kaynaklandığı belirlenmelidir. Eğer kanama retinayı kaplamış ve değerlendirmek için imkan vermiyorsa bu durumda ultrasonografik görüntüleme yöntemi tercih edilir. Retinada oluşan bir yırtık söz konusu ise acilen cerrahi müdahalenin sağlanması gerekiyor. Ancak şeker hastalığı gibi sistematik hastalıklardan meydana gelen kanamalarda hastalar takip sürecine alınıyor. Yani bazı hastalar beklemeye alınıyor bazılarında ise acil müdahaleler gerekebiliyor.