AHMET ÇAKAR: Malumun ilamı!
Maçı seyretmek üzere televizyonu açtığımda tüm reklam kuşaklarında Fatih Terim'in telefon operatörü, futbolcularımızın ise benzin şirketi reklam görüntülerini izliyorum. Maşallah dedim! Çocuklarımız ve hocamız sadece sahada değil saha dışında da fevkalade iyi oynamışlar! Ama dün gece gördük ki İspanya bizimle kedi fare gibi oynadı.
Türk Milli Takımı oyuncularını tanımasam 'acaba İspanya UEFA'ya yeni giren Cebelitarık ya da Andorra gibi milli takımlarla maç mı yapıyor' diye düşünürdüm. Adamlar bizi yürüye yürüye yendiler.
Konuşacak o kadar çok şey var ki! Yabancıyı serbest bırakırsan, ilk 11'in dört oyuncusu kendi takımının direkt oyuncusu olmazlar. Türk futbolunda devrim yapıyoruz deyip, kulüplerimizi yabancı futbolculara peşkeş çekersen, hayatında hiç orada oynamamış Mehmet Topal'ı stoper oynatmak zorunda kalırsın. Yenilen 2 golde de Topal'ın hatası var. İlk golde orta göstere göstere yapılıyor ama Morata, Topal'ın arkasında en az iki metre uzakta bomboş kalkıp kafayı vurabiliyor. İkinci golde de Topal kafayla uzaklaştırayım diyor, uzaklaştıramıyor. Rakip de golü yapıyor.
Sakın faturayı Mehmet Topal gibi beyefendi bir futbolcuya çıkarttığım düşünülmesin. Kabahat onda değil, onun orada oynamasını sağlayan çarpık sistemde.
Yazık hem de çok yazık! Sıfırdık. Ezildik bile diyemeyeceğim. Adamlar 3 gol attı, sonra da 'Bize bu kadar yeter' dediler.
Şimdi yine hesap zamanı. Çek Cumhuriyeti karşısında kazanmaktan başka çaremiz yok. Berabere bile kalsak grup dördüncüsü olacağız ve eve döneceğiz. Oysa ki ne umutlarla gitmiştik. Şarkılar bestelemiştik. Biz bitti demeden bitmez diyorduk. Ama görünen o ki sanki Fransa 2016'nın averaj takımı olmaya hızla ilerliyoruz. Ama ben hala ufak da olsa bir umut taşıyorum. Çek Cumhuriyetini yenebiliriz. Kalitemiz yeter. En iyi üçüncülerden biri olup yolumuza devam edebiliriz.
Ama bunu başaramazsak inanın Türk futbol kamuoyunda büyük bir üzüntü, büyük bir hayal kırıklığı yaşanacak. İnşallah kimse bize Çek maçından sonra aşağıdaki cümleyi söyletmez: "İmparatorken diktatöre, futbolcuyken magazin yıldızına dönüşen bir evrimde ne kadar Türk futbolunun başarısından söz edebiliriz.. İşte orası tartışılır."
RIDVAN DİLMEN: Arda'ya yapılanlar içimi acıttı!
Karşılaşmayı favori olan takım kazandı... Hem de ilk golden sonra rahat diyebileceğimiz bir oyunla galip geldiler. İspanya bizi mağlup edebilirdi ama onlar bizi zaten sahaya çıkmadan yenmişlerdi. Maçtan bir gün önce basın toplantısını izlerken Arda'yı ve diğer oyuncuları korkunç bir şekilde demoralize gördüm. Zaten fiziksel anlamda iyi durumda değiliz, şampiyonada fizik olarak geride olan takımların başında geliyoruz, psikolojimiz de çok kötü olunca yenen golden sonra direnç gösterememedik.
Yenilmeyi bir tarafa koyuyorum üzücü olan kabullenmiş duygusuyla oynuyoruz. Eskiden cikletlerden futbolcu kartları çıkardı, kimin hangi mevkide olduğu yazardı... Bizim takımdaki oyuncuların kartında kesin şu defanstır diyeceğimiz belki bir Hakan Balta var. Arda'sı, Hakan'ı, Burak'ı, Selçuk'u hatta hücumcu bekleriyle ikinci bölgede oynamamız gereken bir takımız. Ama İspanya'ya karşı Fatih Terim Hoca'nın basın toplantısında söylediği gibi, İspanya seni geriye yaslar. Evet geriye yasladı ama İspanya'da yetenekli oyuncular var, pas trafiğinin sonunda golleri bulurlar. İspanya 5'e ihtiyacı olsa onu da atardı.
Ülkemizde garip bir durum var o da dün akşamki maçta stada yansıdı. Arda Turan'ın kendi seyircimiz tarafından yuhalanıp, İspanyolların desteklemesi benim canımı acıttı. Bu çocuk bunu hak etmiyor. Dünyada milyarlarca insanın tanıdığı bir kardeşimizin top ayağındayken tepki görmesi canımı gerçekten acıttı. Skor kadar dünyanın tanıdığı bir kulüpte oynayan futbolcumuza böyle davranmasını anlamıyorum. Saha dışı faktörler zaten oyuncuları moralsizliğe götürmüştü. Gole kadar oyun oynayabiliyoruz sonra da fiziğimiz yeterli değil bir de psikolojik faktörler kolay teslim olmamızı sağlıyor.
Gruptaki son maçımızda Çek Cumhuriyetini mağlup edip turnuvaya devam ihtimalimiz var. Çek Cumhuriyeti grupta yenebileceğimiz tek takım olarak kaldı. İngiltere'nin eski Başbakanı Margaret Thatcher'a sormuşlar, "Bu ülkeyi nasıl bu kadar iyi yönettin?" diye... "Gazete okumadım, televizyon seyretmedim" demiş. Fatih Terim ve futbolcular hemen telefonlarını kapatsınlar o zaman Çek Cumhuriyeti karşılaşmasını kazanırlar...
Fatih Hoca, taktik ve fizikten çok bu takımın 4 günde psikolojisini artırmalı.
LEVENT TÜZEMEN: Tüccar zihniyeti
İspanya da Brezilya da Almanya da ağır mağlubiyetler almışlardır. Ama kaybederlerken asla teslimiyetçi bir ruhla oynamamışlardır. İspanya bize karşı zaten favoriydi. Hırvatistan maçından sonra ağır eleştirilen millilerin, İspanya'ya karşı onur mücadelesi vereceklerini tahmin etmiştim ama yanıldım. Başta kaptan Arda olmak üzere tüm futbolcuların, "Turnuva bitsin, evimize gidelim. Bizim Fransa'da ne işimiz var?" diyecek kadar sorumsuz, isteksiz, mücadeleden uzak ve sahaya yüreklerini koymadan oynadıklarına şahit oldum. Fatih Terim'in çok eleştirilen kadroda değişikliğe gitmeyip sadece Burak'ı monte etmesi Milli Takım'ın çöküşünün habercisiydi. O Burak, zihinsel ve fiziksel olarak hazır değildi. Kritik pozisyonlarda gole giden arkadaşının ayağından topu çaldı, ofsayta düştü, pozisyonu öldürdü ya da topu dışarı şutladı. Fatih Terim ve Milli Takım'ı Fransa'ya götüren en büyük etken son üç maçta oynadığı 4-6-0 sistemiydi. Ancak Burak'a teslim olmak, santrforlu sisteme dönmek İspanya maçının farklı kaybedilmesine neden oldu.
İddia ediyorum, İspanya Milli Takımı'nın idmanlarındaki çift kalelerde bile bu kadar yumuşak mücadele olmaz. Milli Takım'ın kaybetmesine saygı duymuyorum, çünkü sonuca ve rakibe isyan eden oyun ortaya koymadılar. Terim takımla yaşamıyor mu? Kimin formda, kimin başarıya aç olduğunu bilmiyor mu? Ama sahadaki oyuncular kusura bakmasınlar Fransa'daki turnuvaya, tüccar zihniyeti ile gelmişler. Arda'nın kafası İspanya'da, Gökhan'ın, Topal'ın kafası transferde. Caner, Ozan Tufan uzun süre oynamamışlar. Terim'in Emre Mor'u İspanya'ya karşı düşünmemesi hayal kırıklığı oldu. Çünkü İspanya bize boş alanlar verdi ama Arda, Oğuzhan, Burak ve Hakan Çalhanoğlu'nun öne hızlı hücum edecek güçleri yoktu. Eğer İspanya maçı idman havasında oynamasa 6-0'lı-8-0'lı yenilgiler dönemini yeniden görebilirdik.
Arda iyi değil. Koşamıyor, mücadele edemiyor, çalım atamıyor. Seyircinin tepkisine tepki koyması hataydı. Ancak tribünde izlerken bir konuda utandım; Türk taraftarları tribünlerde içkilerini içerken maç boyunca milli sporculara ağza alınmayacak küfürler etti. Yuhalayabilirsiniz ama kimsenin ailesine küfür edemezsiniz. Böyle taraftarlık olmaz.
ÖMER ÜRÜNDÜL: Ümit kesilmez
Milli Takımımız'da başta Arda olmak üzere, birçok futbolcumuzun ciddi maç ve idman eksiklikleri nedeniyle, şampiyonaya hiç hazır olmadıkları herkesçe bilinen bir gerçek. Ayrıca günümüz futbolunda çok önemli bir görev yeri olan stoperlerde de sıkıntımız ortada. Dün gece de bu şartlarda karşımızda İspanya gibi çok güçlü bir takım vardı.
İlk golü yediğimiz 34. dakikaya kadar, oyunu iyi tuttuk. Kenarları yardımlaşmalı kapattık. 18 önünde kalabalık şekilde bloke ederek, alan daralttık. Zaman zaman da hazırlık pasları yaparak, İspanya'ya hücumda devamlılık şansı vermedik. İleride Burak, istekli ve hareketliydi ama ofansif açıdan organize olamadığımızdan, Burak'a pozisyona girecek ortamı hazırlayamadık. Skorda denge varken, çok önemli hücumumuzda da yanlış pas tercihinden pozisyon şansımızı kaçırdık. Bu arada üst üste stoper hatalarından iki gol yiyince, hem moral hem de taktik olarak çöktük.
İkinci yarının hemen başında İspanya üçüncü golü bulup, işini tam garantiye alınca frene bastı. Ondan sonra karşılıklı etkisiz ataklarla iki takım da 90 dakikanın sonunu beklediler. Tabii bu farklı yenilgiyle, son maçta Çek Cumhuriyetini yensek bile en iyi üçüncülerden biri olma şansımız çok azaldı. Şimdi doğal olarak eleştiriler yapılacak. Bence eleştirilerin odak noktası bizim başta medya olmak üzere, futbolun içindeki tüm birimlerin yanlışıdır. Ligde yetersiz performans veren oyunculara prim tanımak, onları methetmek bugünkü durumu yaratmıştır. Bir örnek Oğuzhan için vereyim... Önemli yeteneklerini hiçbir zaman tartışmam ama hep de fizik gücü ve devamlılığı günümüz futboluna uygun değil diye eleştiriler yapmıştım. İşte bugün şampiyona takımlarının yetenekli orta saha oyuncularının temposunu Oğuzhan ile karşılaştırınca ortaya gerçekler çıkıyor.
Dün yıldızımız Arda da seyirciden tepki gördü. Ama Arda, 5 ay mesai yapmadı, Barcelona'da çok az görev yaptı. Onun eski performansını göstermesi zaten eşyanın tabiatına aykırı bir durum. Diğer kilit oyuncularında fiziki sıkıntıları göz önüne alırsak, Terim'in de yapacağı fazla bir şey olamazdı. Yine de çıkmadık candan ümit kesilmez. Çek Cumhuriyeti maçını bekleyelim.
METİN TEKİN: 48. dakikada bitti!
İki maçta yenilen 4 gol, kaybedilen 6 puan... Neyi, neleri yanlış yaptık, bu duruma düştük?
Hırvatistan'dan ayrı olarak İspanya maçına çok özel bakmamız lazım... Herkesin tahmin ettiği bir oyun oynandı. Zaten bu oyunu değiştirme şansınız yok gibi... Yani burada anlatmak istediğim; İspanya'nın topa pasla sahip olacağı ve her şekilde sizden oyun üstünlüğünü ele alacağı bekleniyordu. Bu da oldu. Ha biz neyi yapabilirdik? Çok daha sıkı bir savunma yapabilir, zaman zaman topu kaybetmeden paslaşabilir veya hücuma çabuk çıkabilirdik. Ama bizim yapamadıklarımız agresiflik ve savunma sürekliliği ile topa sahip olup, hücuma çabuk çıkamamaktı. Böyle olunca da beklenen oyun istenmeyen sonucu getirdi. Maç esasına bakarsak 48. dakikada gelen 3. golden sonra bizim için de onlar için de bitti...
Mehmet Topal'dan stoper yaratma çabası doğru muydu?
Bu tip mağlubiyetlerde hemen ne oynandığına bakmadan, neden öyle olduğu sorusunu sorarız. Demek istediğim Mehmet'in pefrormansı mı kötüydü yoksa sadece stoper menşeili olmadığı için mi eleştirildi? Tabii ki çok düşünmek lazım ama bu tercihin bütün oyunumuzu belirlediğini söylemek mümkün değil. Eleme maçlarına baktığımızda da Mehmet Topal'ı ön liberoda değil, stoperde kullandığını görürüz Terim'in...
Tribünlerin Arda'yı ıslıklaması kötü futbolun yansıması mı oldu?
Tribünlerin bence takımına yanlış bakışıydı. Ben başka bir ülke taraftarında böyle bir tepki görmüyorum açıkçası. Başarılı olan insana, futbolcuya bakışımız hep başarı odaklı. Artık günümüzde futbolcuya olan sevgi bıçak sırtı gibi. Ondan hep en yükseği talep ediliyor, en küçük başarısızlıkta bu sevgi eleştiriye ve nefrete dönüyor. Bu bence çok kötü bir bakış açısı. Kabul edelim ki, ister takımın en kötü oyuncusu olsun veya bu turnuvanın en kötüsü seçilsin Arda Türk futbolu için çok önemli bir isimdir. Tabii ki eleştireceğiz futbol anlamında ama eleştirmek, yuhalamak ve oyundan çıkmasını istemek çok çok farklı şeylerdir.
MURAT ÖZBOSTAN: Siyah-beyaz gibi!
Bir kere şunu yazalım.. İki takım arasında siyah beyaz kadar fark vardı... Bu farkı sadece ilk 25-30 dakika tolere etmeye çalıştık hepsi o... Beklentimiz biraz daha mücadele etmek biraz daha savaşmaktı.. Ama bu kadronun bunu yapacak hali yoktu.. Elimizdeki kadroda bir çok futbolcu yerinde oynamıyordu.. Kadro mühendisliği başından yanlıştı.. Ya da eldeki malzeme buydu! İki gol arka arkaya gelirken, onun öncesinde arkaya atılan her top kalemizde tehlike yarattı.. Çekler kadar savunma yapamadık biz.. Yıldızlarımız yani Arda, Hakan, Oğuzhan ve diğerleri.. Yine vasattı.. Aklında transfer olan Gökhan'a tahammül edilmesi ilginçti. Mehmet Topal orta sahada kullanılmalıydı.. Hiç olmazsa daha dirençli olurduk.. Sonuçta kaybettik. Artık bu gruptan çıkma şansımız mucize.. Bu takım bu moral ile Çekler karşısında da bir varlık gösteremez. Elveda Fransa..
ERMAN TOROĞLU: Facia 'geliyorum' dedi
Uzun yıllardır Türk Milli Takımı'nın oynadığı futbolu, bu kadar kişiliksiz, bu kadar ruhsuz, bu kadar şahsiyetsiz görmedim. Fatih Terim, EURO 2008'e takımı çok iyi hazırlamış, maçların uzatmalarında bile kazanan düzgün bir Milli Takım yapmıştı.
Ama aynı Fatih Terim, şu andaki Milli Takım'ın oynadığı zavallı futbolun da mimarıdır. Çünkü üst üste o kadar büyük hatalar yaptı ki facia 'geliyorum' dedi. Aslında dünkü maçın 55. dakikadan sonra iki tane özeti var: Birincisi Fatih Terim, oyuncu değişikliklerini, "Fazla fark yemeyim" diye yapmaya başladı. İkincisi ise İspanyollar, 3-0'dan sonra zaten maçı bıraktı. Zavallı futbol oynamadık, zavallı top oynadık. Aslında Türk futbolunun bir şeye ihtiyacı var ama bunu halledemiyoruz. Neye? Köklü bir değişikliğe...
Fatih Terim geldiğinde kartvizitine "Türkiye Futbol Direktörü" yazdırdı. İyi güzel de bu Türkiye Futbol Direktörü'nün sınırları neydi? Yarışmacı teknik adam mı, yoksa Türk futbolunu yönlendirecek teknik adam mı? Onun cevabını bir türlü alamadık.
Günlük yaşadık, bugünlere geldik. Yöneticilik şahsi egolarla olmaz. "Ben yaptım oldu" ile de olmaz. Her şeyi bilinçli, dikkatli ve kontrollü yapacaksın. Bayern Leverkusen'in stoperini Gökhan Töre yüzünden almıyorsun. Gökhan Töre oyundan atılmış, iki maç cezası var onu kadroya davet ediyorsun. Hakan Çalhanoğlu, "Ben burada oynayamam" diyor, alıştığı yerin dışında oynatıyorsun. Mehmet Topal'dan stoper yapmaya kalkıyorsun. Mehmet Topal'ın hiç oynayamayacağı bir yer stoperdir. Topal, stoperde diye o bölgede bekleneni veremeyen Ozan Tufan, ön liberoda oynuyor. "Stoperim yok" diyorsun, Ersan Gülüm'ü Çin'e gitti diye almıyorsun. Ama Çin'de oynayamayan, sakat olan Burak'ı çağırıyorsun. İlk maçta Cenk'e top gelmiyor. İkinci maçta bütün takım var, Cenk yok. Arda Turan'ın yürüyecek hali yok, ısrarla oynatıyorsun. Caner kendi takımında oynamıyor, oynatıyorsun. Ve bu takım Avrupa Şampiyonası'nda zavallı hale düşüyor.
Ondan sonra çıkıp da "Alman basını suçlu, Türk basını suçlu, yok Amerika basını suçlu" demeye hakkın yok. İyiyken fatura kime çıkarsa, kötüyken de ona çıkar. Bu takımı Avrupa Şampiyonası'na götürürken eğri veya doğru bir şeyler yapan Fatih Terim, orada mayayı tutturdu. Oysa ki 24'te 1şansımız vardı ama Avrupa'ya çıkınca takke düştü, kel göründü. O zaman da bu takımı bu hale getiren tek sorumlu Fatih Terim'dir. Hesabı ondan isteriz.
3-0'dan sonra İspanya frene bastı. Herhalde Del Bosque dedi ki "Kaybetmeyelim." Rezillik olmasın! Teşekkürler İspanya... Bize 6-7 fark atmadığın için. Tebrikler Türk Milli Takımı'nın oyuncuları... Bizi rezil ettiğiniz için. Tebrikler Fatih Terim. Böyle bir kadroyu hazırlayıp çıkarttığın için. 3 de yersin, 5 de yersin ama çıkarsın erkek gibi mücadele edersin, çatır çatır tekmeye kafa sokarsın. Kimin payı varsa helal olsun!