Süper Lig'de Trabzonspor, Fenerbahçe ve Beşiktaş formalarını giyen, Türkiye Milli Takımı için ter döken Marco Türk adıyla Mehmet Aurelio şimdilerde yeni bir maceraya yelken açtı. İyi bir teknik direktör olabilmek için TFF'nin kursuna katılan Aurelio, kariyerinin bundan sonraki bölümünde de Türkiye'nin olacağını söyledi. İşte tecrübeli futbol adamının, Tam Saha'ya verdiği röportajdan önemli bölümler:
2001 yılında Trabzonspor'a transfer oldunuz ve Türkiye maceranız başladı. O günlerde Türkiye'nin bir parçası olacağınızı hayal etmiş miydiniz? Gerçekten bu günleri yaşayacağımı hayal etmemiştim. 2001'de geldim. Türkiye'deki futbolu duyuyordum. Çünkü Taffarel gibi büyük bir kaleci, Türkiye'de forma giyiyordu. Jardel, Türkiye'de forma giyiyordu. Onları düşününce, "Neden olmasın?" dedim. Ama bu kadar uzun süre burada forma giyeceğimi bilmiyordum. Burada A Millî Takım'ın formasını giydim ve kaç tane büyük takımda oynadım. Gerçekten çok mutluyum bunlar için.
2003 yılında Fenerbahçe'ye geldiniz. En unutamadığınız anları anlatır mısınız? İlk geldiğim zaman biraz olaylı oldu. Çünkü Trabzonspor ile anlaşamamıştım. Ama o dönem Fenerbahçe bana gerçekten çok büyük destek verdi. Taraftar çok sahip çıktı. İlk sezon şampiyon olduk. Sonra yavaş yavaş performansım yukarı çıktı.
Kariyerinizin ilk şampiyonluğunu Türkiye'de yaşadınız. Nasıl bir duyguydu? Trabzonspor'la Türkiye Kupası'nı kazanmıştım. O da çok güzel bir duyguydu. Hemen sonrasında Fenerbahçe ile şampiyonluğa ulaşmak gerçekten anlatılması zor, güzel hislerdi. İkinci sene yine şampiyon olduk. Takımın başında Daum vardı. Üçüncü sezonda ise son maçta şampiyonluğu kaybettik. Denizlispor maçında çok iyi oynamıştık. Kariyerimin unutamadığım anlarından birisidir.
2008 yılında Fenerbahçe'den Real Betis'e transfer oldunuz. Uzun bir Türkiye macerasının ardından İspanya nasıldı? Türkiye'de daha mutluydum. Çünkü Türkiye insanı çok sıcak. Eşim ve çocuklarım İspanya'ya alışamadılar. Türkiye'yi çok aradılar ve her defasında dönmek istediklerini söylediler. Beşiktaş'ın teklifi gelince hemen kabul ettim.
Türkiye'nin üç güzide kulübünde forma giymek nasıl bir his? Beşiktaş'tan teklif gelince çok mutlu oldum. Beşiktaş'ta daha iyi oynamak isterdim ama olmadı. Yaşım da artık ilerlemişti. Sakatlık bana çok sıkıntı verdi. Yine de Beşiktaş zamanlarım güzel geçti. Türkiye Kupası şampiyonluğu yaşadım. Arkadaşlık ortamı çok iyiydi. Çok iyi bir yönetimimiz vardı. Daha iyi oynamak isterdim ama maalesef olmadı.
TERİM'DEN ÇOK ŞEY ÖĞRENDİM
Birçok teknik adamla çalıştınız. Size katkı sağlayan hocalar kimlerdi? Kesinlikle Fatih Terim diyorum... Çünkü
beni Millî Takım'a seçtiği zaman kendisinden
çok şey öğrendim. Motivasyon ve taktik
açısından kendisinden birçok şey öğrendim.
Maç sonları pozisyonları değerlendirmek
için takımla toplantı yapardı. Bence komple
bir teknik direktör.
Türkiye Millî Takımı tercihinize gelelim artık. "Bir gün Brezilya'da oynarım" düşüncesi hiç mi yoktu? Brezilya'dan hiç teklif almadım.
Uzun yıllar Türkiye'de
oynadım. Kariyerimin büyük
çoğunluğu burada geçti. Bunun
için belki Brezilya'da
forma giyemedim. Ama ben
Brezilya Millî Takımı'nda
forma giyemedim diye üzüntülü
değilim. Çünkü böyle düşünmüyorum.
Türkiye'de forma
giydiğim için çok mutluyum. Kendimi
buraya ait ve bağlı hissediyorum.
38 kez A Millî Takım formasını terlettiniz. Ay-yıldızlı formayla üç golünüz var. EURO 2008'de yarı final oynayan kadronun temel taşlarından birisiniz. Geriye dönüp baktığınız zaman ay-yıldızlı forma ile bu başarıları elde etmek bugün size ne hissettiriyor? İyi bir performans bekliyordum. Avrupa
Şampiyonası'nda forma giymek rüyaydı
benim için. Ama bugün bile Almanya maçını
hatırladığım zaman üzülüyorum. Çünkü
o maçı kazanabilir ve finale çıkabilirdik.
O sene gerçekten çok iyiydik. Takım
çok iyiydi. Arkadaşlık çok iyiydi.
Oyuncu grubunun kalitesi çok
yüksekti. Halen o maçı izlediğim
zaman içim yanıyor. Biraz
şanslı olsaydık finaldeydik.
Ama olsun. Hepimiz tek
tek mutluyduk. Çünkü çok
güzel performans göstermiştik.
İnşallah Millî Takım çok
daha güzel performanslar gösterecek.
Son Avrupa Şampiyonası'ndaki Millî Takımımızı nasıl değerlendiriyorsunuz? Zor bir soru. Son Avrupa Şampiyonası sırasında
Brezilya'daydım. Bu grup
çok zordu. Takımımız iyi oyunculardan
kurulu. İyi mücadele de
vardı. Şans biraz yanımızda olsaydı
gruptan çıkabilirdik. Şu anda
ileriyi düşünmek gerekir. Çünkü
Dünya Kupası elemeleri var. İnşallah
maçlarımızı kazanacağız ve
Dünya Kupası'na gideceğiz.
Yarı final oynamış bir oyuncu olarak Avrupa Şampiyonası ve Dünya Kupası gibi platformlarda boy göstermek ne anlama geliyor? Bunu bize anlatabilir misiniz? O dönem çok güzeldi.
Kampımız çok güzel geçmişti.
Takım olarak iyiydi. Böyle
organizasyonlarda çok kaliteli
takımlar var. Herkes birbirine
denk neredeyse... Herkes
yüksek tempoda oynuyor. Dünya
Kupası ve Avrupa Şampiyonası
dünyanın en önemli turnuvaları... İnşallah
bu Dünya Kupası'nda da Türkiye
olacak ve güzel bir performans gösterecek.
Dünya Kupası elemeleri başladı ve ilk maçımızda 1 puan aldık. Finlandiya, Hırvatistan, İzlanda, Kosova ve Ukrayna ile aynı gruptayız. Grubumuza baktığınız zaman bundan sonraki yolculuğu siz nasıl yorumluyorsunuz? Büyük şansımız var.
Çünkü deplasmanda 1 puan
aldık ve rakibimiz grubun
en iyi takımlarından
birisiydi. Hırvatistan maçını
izledim. Genç bir takımımız
var. İnancımız çok yüksek. Oyuncular
başarıyı çok istiyor. İnşallah
Türkiye, Dünya Kupası'na gidecek ve
ben de turnuvaya gidip takımımı bir taraftar
olarak destekleyeceğim.
Türk Millî Takımı'nın size göre en karakteristik özelliği nedir? Bence Türkiye'nin karakteri asker oyunculardan
kurulu olması. Oyuncular bir asker
gibi inançlı ve azimli. 2002 Dünya Kupası'nda
üçüncü olduğumuz zaman da bu durum
vardı. Son Avrupa Şampiyonası'na giderken
de büyük bir inanç ve azim vardı.
Türkiye'nin en büyük karakteristik özelliği
bana göre oyuncuların asker gibi güçlü ve iradeli
olmasıdır.
2001'den beri Türkiye'yi yaşayan bir futbol adamı olarak, 15 yıl önceye oranla Türk futbolundaki değişimler sizce nelerdir? Türk futbolu her zaman büyüyor. 2001'de
geldiğimdeki futbolla şu anki futbol arasında
çok fark var. Artık takımlar daha ilerde oynuyor.
Oyuncuların yeteneği ön planda. Daha
yetenekli oyuncular da gelecek. İnşallah Türkiye
daha da ileriye gidecek.
KISA... KISA...
Çocukluğumdan beri İspanya'da, La Liga'da oynamak istiyordum. Real Betis beni isteyince kabul ettim. Çünkü Fenerbahçe ile kontratım bitiyordu. Real Betis'ten teklif gelince de hayalimi gerçekleştirmiş oldum.
Bence genç oyuncular daha iyi idman yapmalı. Dinlenmelerine çok daha fazla önem vermeliler. İyi dinlenmeliler. Profesyonelce yaşamalılar. Yiyeceklerine dikkat etmeliler. 18-19 yaşındaki bazı oyuncular hayatlarına çok dikkat etmiyor. Bu da çok yazık oluyor. Çünkü genç yaşlarda profesyonelce yaşamayı öğrenmek; bir futbolcu için gerçekten çok önemli.
Oyuncu kalitesi açısından Türkiye'nin kumaşı çok iyi. Çok önemli genç yetenekler var. Mesela Emre Mor... Ama daha çok sayıda genç yetenek çıkarmak gerekir. Elimizde bir Arda Turan örneği var. Şu an kariyerinin zirvesinde. Ama artık futbola veda edeceği zamanlar çok uzakta değil. O zaman daha çok Arda çıkartmak gerek. İnşallah çıkacaktır da...
Bursaspor'da forma giydiği dönemde Sinan Kaloğlu beni çok zorladı. Çok çabuktu. Onu marke etmek gerçekten çok zordu. Çabuktu, hızlı çalım atıyordu.
En unutamadığım maç Almanya maçıydı... O maç şu an bile aklımda. Hâlâ üzülüyorum. Çünkü gerçekten onları yenebilirdik. O maçta çok şanssızdık. Çünkü önemli eksiklerimiz vardı. Sakat ve cezalı oyuncular vardı. O maçı gerçekten kazanabilirdik. Hâlâ unutamıyorum...
En sevindiğim maç için iki karşılaşmayı söyleyebilirim. İlki Sevilla mücadelesi... Çok güzel maç olmuştu. Milli Takım'daki muhteşem geri dönüşü unutamam. Çek Cumhuriyeti maçı gefsaneydi.
En beğendiğim oyuncu Messi. Türkiye'de ise Arda Turan... Çok yetenekli ve zeki bir adam...