LEVENT TÜZEMEN: Riekerink yaktı
Riekerink'in kadro tercihinde adaleti unutup, duygularına göre bir kadro sahaya sürmesi, Galatasaray'ın kaybetmesine neden oldu. Neden mi? Sneijder hazır değildi ve kulübede olacaktı. Sağ bekte Sabri görev yapacaktı. Tek zorunlu değişiklik Balta'nın yerine Semih olacaktı. Sneijder ile Cavanda on bir başladı! Etkisiz oynayan ikilinin oyundan alınması, Riekerink'in, "Bu benim hatam" demesiydi.
Sneijder yine sola kendini attı ve Bruma- Carole ikilisinin önünü kapadı. Sneijder forvet arkası değil mi? Sneijder bir kez ceza alanında topla buluştu ama önüne düşen topu gol yapamadı. Ayrıca onun tecrübesinde bir yıldızın kornerleri ısrarla ön direğe kesmesi ve pas olarak kullanmaması yanlıştı.
Cavanda da tek etkili orta yapmadığı gibi hep içeri kaçarak oynamaya çalıştı veya top kaptırdı ya da arkasına pozisyon yedi. Cavanda bence Sabri'den daha iyi değil. Ayrıca Linnes'e bu şansı vermeyip Cavanda'yı oynatmak haksızlık oluyor.
Galatasaray, golü yedikten sonra Riekerink oyuna müdahale edemediği için toparlanamadı. Futbolda, "Kazanan takım bozulmaz" derler, bari Hollandalı hoca Gençlerbirliği maçını kazanan kadroyu sahaya sürseydi. Riekerink'in yanlış tercihleri Galatasaray'a yenilgi olarak yansıdı. Özellikle Selçuk'un çıkıp De Jong'un girmesi bence "Maç başı para alsın" gibiydi. Oysa Sneijder sonrası Selçuk, Galatasaray'ı öne taşıyor ve etkili paslar kullanıyordu. De Jong ise "El freni" oldu.
Tolga Ciğerci'nin koşu kalitesine ve mücadele gücüne hayranım ama gereksiz yere topla oynadı ve ciddi pas kayıpları yaptı . Ayrıca Podolski, Sneijder ve Eren'in daha iyi pozisyonda olduğu anlarda pas vermeyip ısrarla kaleye şut atması anlamsızdı.
Ersun Yanal 1-0'dan sonra maçı mükemmel yönetti. Trabzonlu oyuncuların 4-5-1 düzeninde ve kompakt anlayış içinde yaptıkları alan savunması mükemmeldi.
Bruma, G.Saray'ı kanatlardan tek başına hücuma taşıdı, önüne çıkana inanılmaz çalımlar attı ama Trabzon savunması hata yapmadı ve hava toplarında Eren'e kafa vurdurmadı. Kaleci Onur'un içine sanki Muslera kaçmıştı. Onur devleşirken alınan üç puana savunma arkadaşlarıyla imza attı.
İSKENDER GÜNEN: Özgüven kazandı
Maçtan önce her iki takımın Süper Lig'deki durumlarını göz önüne getirelim... Galatasaray, geçen 7 haftada mağlup olmayan ve aldığı 17 puanla şampiyonluğun en önemli adaylarından biri. Trabzonspor lige çıktığından düne kadar en sıkıntılı lig başlangıcını yapan (özellikle deplasman başarısızlığı olan) takım. 7 haftada 7 puan, attığı gol sayısı 3. Yani maçın kesin favorisi Galatasaray.
Böyle bir durumda dün alınan 3 puan asla küçümsenmemesi gereken bir olay. Her ne kadar 30 dakikalık bölümden sonra oyunda üstünlüğü olan, baskı kuran ve pozisyonlar bulan Galatasaray olsa bile. Ersun Yanal'ın Akhisar ve Karabük deplasmanlarında farklı mağlubiyetlerden sonraki maç stratejisi doğru. Kendini bilerek oynamaya çalışan bir takım. Oyunu kendi sahasında kabul eden orta alanda Okay, Onazi, Ekici, kenarlarda Castillo ve Bero ile savunmayla bütünleşerek kompakt bir yapıyla mücadele eden takım vardı. İlk yarının 17. dakikasında Bero ile başlayan Castillo-Bero birlikteliğiyle N'Doye'ye gelen topla Trabzonspor öne geçen taraf oldu. Başlangıç ve bitiş mükemmeldi.
Golden sonra ise daha çok oyunu kendi alanında kabul eden Trabzonspor'un zaafları ortaya çıktı. Çünkü savunmada ofsayt taktiği yapmaya çalışan rakibin arkasında oluşan boşluklar var. Orta alanda Ekici, Onazi, Okay daha akılcı olabilseler yani pas zamanlamasını daha olumlu gerçekleştirebilseler ikinci golü bulmaları içten bile değildi. 30. dakikadan sonra ise Galatasaray 4-4-2'ye döndü. İkinci topları aldıktan sonra daha fazla baskı yapan taraf oldu. Trabzonspor'un savunmadan çıkarken yaptığı pas hataları var. Bu da rakibe pozisyon bulma şansı verdi. İkinci yarı ise tamamen G.Saray baskısı altında geçen bir 45 dakika. Özellikle Bruma'nın bireysel beceriyle getirdiği toplar ve girilen gol pozisyonları var. Bu pozisyonlarda kaleci Onur öne çıkan oyuncu. Fakat maçın Trabzonspor adına kendilerini rahatlatacak fırsat, Mehmet Ekici'nin getirdiği topta N'Doye'nin girdiği gol pozisyonuydu. Böyle bir maçta alınan 3 puan içinde bulunan durumu göz önüne getirdiğimizde çok büyük önem taşıyor. Çünkü 3 puandan sonra gerek oyuncuların gerekse camianın özgüvenini kazanarak bundan sonraki haftalar için daha farklı bir takım görüntüsü sahaya yansır diye düşünüyorum.
Not: Levent Nazifoğlu maçtan sonra şöyle bir yorum yaptı: "Maçın 5 dakikadan daha fazla uzatılması gerekiyordu." Dediği son derece doğru! 5 değil 15 olması gerekirdi! Doğrusu ise 3 dakika olmalıydı diye düşünüyorum.
Murat ÖZBOSTAN: Büyük takım olmak!
Zaman gelir büyük takımlar da tökezler, kötü dönemler geçirir, hatta taraftarının yüzünü kızartır. Fakat yeri geldiği zaman büyük takım forması, üstündeki oyunculara güç verir, onlara kendini hatırlatır. Trabzonspor forması, dün oyunculara kendini hatırlattı. Üstünlük golü geldikten sonra büyük bir mücadele örneği ortaya koydular. Galatasaray'a son bölüm haricinde net pozisyon şansı tanımadılar. Kendinden kuvvetli bir takımla oynadığını bilerek, sıkı savunma yaparak TT Arena gibi bir stattan 3 puan çıkarmayı başardılar. Gol yediğinde un helvası gibi dağılan, Alanya'dan Karabük'e dek birçok takıma karşı takım hüviyetinden uzak bir görüntü çizen Ersun Yanal'ın talebeleri, dün takım olabileceğinin sinyallerini verdi.
Galatasaray ise geç uyanmanın bedelini ödedi. Riekerink hazır olmayan Sneijder ile Podolski'yi aynı anda kullanarak ilk yarıyı çöpe attı. Değişikliklere 67. dakikada başlaması da hataydı. Taraftar rekorunu kırdığı maçta yenilmesi kendileri için iyi olmadı.
RIDVAN DİLMEN: Perşembenin gelişi belliydi
Gerçekçi olmak gerekirse Trabzonspor'un bu kadrosu şampiyonluğa oynamaz ama ne olursa olsun büyük takım... "Bize her yer Trabzon" diyorlar. Kadro kalitesi olarak kazanması sürprizdir ama takım olarak kazanması sürpriz değil. Trabzonspor iyi oynamayabilir ama iyi savunma yapabilir. Tehlikeli bölgenin dışında savunma yaptı. 25 dakika iyi oynayıp oyunda hiç yer alamadılar. N'Doye çok kötü günündeydi, iki kenar oyuncusunun sakatlanarak kontratak silahlarının sekteye uğraması etkiledi. Uğur da Durica da çok iyiydi. Trabzonspor'un amblemi kazandı. Ne ilk kez yeniyor ne de son kez... Böyle bakmak lazım buna.
Taraftar da biliyor Gençlerbirliği maçını... Perşembe'nin gelişi Çarşamba'dan bellidir. Sezon başından beri artan bir taraftar desteği var. Taraftar hocayı da destekliyor.
Riekerink'in maç öncesi hazırlığı iyi ama oyun hamleleri aynı düzeyde değil. İki tane örnek vermek istiyorum. Rakibin ikinci devrede kontratağı çok az, tehdit etmiyorlar. Gitti, De Jong'u soktu. Niye sokuyorsun ki, rakip atak mı yapıyor? Son bölümde iki değişiklik yaptı, iki tane duran top silahını aldı. Son dakikalarda kime kaldı duran toplar, Josue'ye... Bunlar hata. Son bölümde üçlüye döndü, Carole'u üçlü stoperin parçası yaptı, onun da hücumunu kesti. 1-0 mağlubum, kazanmak zorundayım, kaleye gelmeyen bir rakip var, De Jong'u oyuna almam ben. Eksik oynarım, yine de oyuna almam! Selçuk'u çıkarıp, De Jong'u 3-0 öndeysen belki yaparım, o da belki... Selçuk yorulursa yaparım ancak.
Türkiye-Kazakistan maçı var, Arda nerede oynadı? Orta sahanın merkezinde... Dünkü maçtan sonra istatistiklere bakalım, 5 tane atmış zannedersin Galatasaray'a. Napoli, 17 korner attı ama golleri Beşiktaş attı. Oyunda hüner vardır. Az gidersin, öz gidersin. Topla oynaması yüzde 70'lerdedir Galatasaray'ın, tehlike yememişsin. Modric ön orta saha oyuncusu oynuyor Real Madrid'de... Gerekirse Sneijder ile Selçuk merkezi yaparsın. Bir tane duran top oyuncusu sokarım. Selçuk'u çıkardığın zaman ofansif orta saha oyuncusu sokman lazım senin en kötü... Tolga araya oynamaz, De Jong ceza sahasına girmez. Ben Jan Olde Riekerink'in neden oyuna Nigel De Jong'u soktuğunu gerçekten öğrenmek istiyorum. Özetle oyuncu değişikliklerinin Galatasaray lehine geliştiğini çok az görüyorum ben. Problemi oyuncu çözer ama anahtar antrenördedir.
ERMAN TOROĞLU: Güle oynaya!
Maçın başından sonuna kadar Trabzonspor'un bir oyun planı vardı. Zorunlu değişikliklerle bazı şeyleri tam yapamadılar. Zaten takım tertibinde zorlanıyorlar. Böyle bir takıma karşı Galatasaray'ın oyun planı neydi? Eğer anlayan varsa gelsin bana anlatsın. Galatasaray'ın sezon başından beri oyun planı, isimli oyuncularının şahsi becerilerine kalmış. Bruma getirecek, Tolga inanılmaz mücadele edip koşacak, Selçuk, Sneijder verilen topları yiyecekler. Bakınız G.Saray'ın topla oynama oranı fazla. İyi fazla da topla nereye oynuyorlar? Ya geriye ya da yana. Araya top sokan var mı! Dün gece Galatasaray'da futbol oynayan 2 oyuncu var. Birisi Bruma, diğeri Tolga. Peki diğerleri? Trabzonspor dün gece sezonun en rahat futbolunu oynadı.
Fırat Aydınus genelde takdir haklarını G.Saray'dan yana kullandı. Mesela rakibinin kaval kemiğine basan Bruma atılır mıydı? Evet atılırdı. Kart bile yok! Mesela dün gece futbol sahalarında ilk kez gördüğüm bir olayı yaşadım. İkili mücadele, Galatasaraylı oyuncu yerde yatmış. Trabzonlular topu kurtarmaya çalışıyor, Galatasaraylı yatmaya çalışıyor. Bir düdük çaldı Fırat, oyunu hakem atışıyla başlattı. Bence eksik yaptı. Bari hakem atışı yapacağına yatan Galatasaraylı futbolcuyu tıpkı bir güreşçi gibi yerde başlatsaydın Fırat. Trabzon'un golüne bazıları ofsayt demeye kalktılar ama bence golü atan N'Doye son vuruşta topun gerisinde. Yani ofsayt değil. Çekimlerdeki kameralar düzgün yerlere konulmuyor. Dün Trabzon'da iki sakatlık olmasa bu maç böyle mi biterdi yoksa kontralardan G.Saray ikinci golü mü yerdi?
Riekerink sempatik, efendi adam diye konuşulup pompa yapılıyordu. G.Saray'ın hocası olarak çıkıyorsun 'Beşiktaş'ın golü ofsayt' diyorsun. Sana ne be kardeşim. Böyle konuşacağına "Tebrik ederim Beşiktaş'ı, biz yokuz ama onlar orada oynuyorlar" de.
Ne diyeceksin Trabzonspor mağlubiyetine! Takımının bir tek organizasyonu yok. Trabzon için bu galibiyet ilaç gibi geldi. Maçtan önce 'Galatasaraylılar 3 atarız 5 atarız' diyorlardı. Ufak atacaksın kuşlara da yem olacak. Geçen hafta Trabzon ilk yarıda kötü oynamıştı, ikinci yarıda müthişlerdi. Rakip kaleciye takıldılar. Herhalde Galatasaraylılar geçen hafta ikinci yarıdaki Trabzon'u seyretmemişler.
OLCAY ÇAKIR: Direniş
Gole kadar orta alanda oyunu dengeleyen, rakibinin saha ve seyirci avantajını kırmayı başaran Trabzonspor beklentilerin bir çoğunu terse çevirdi.
Castillo'nun adale sakatlığı sonrası oyundan çıkmak zorunda kalışı "Ersun Yanal'ın planlarını bozmuştur" diye düşünürken, üzerine bir de Bero'nun benzer sakatlıkla oyundan çıkması planları tamamen etkisiz hale getirdi.
***
Hamle için kenarda düşündüğü her şeyi, plansız olarak devreye sokmak zorunda kaldı Trabzonspor. Golü koruma gayreti, direniş futbolu, karşılaşmanın geri kalan kısmına damga vurdu denilebilir.
Galatasaray takımı özellikle Bruma'nın yıldızlaştığı karşılaşmada gol için bir çok şeyi denemesine rağmen başarılı olamadı.
Onur'un kalesinde geçit vermediği, stoperlerin iyi iş çıkardığı, defansif anlamda minimum hata ile oynayan Trabzonspor, Yusuf ve Güray ile de topu istediği gibi ileri taşıyamadı.
***
Favorisi Galatasaray takımının olduğu önemli bir karşılaşmada, Trabzonspor orta alanı topu tutmakta zorlansa da defans bloğunda önemli bir sınav verdi denilebilir.
Son saniyede Eren Derdiyok'un direkten dönen topunda dakikalar bitmişti ama maç bir türlü bitirilememişti Fırat Aydınus tarafından.
Trabzonspor çok çok önemli bir karşılaşmada, ezeli rakibi karşısında aldığı galibiyetle, nefes aldı, rahatladı.
Önemli bir eşikten geçildi. Bundan sonrası için daha sağlıklı düşünme, sakin kararlar alma dönemi de açılmıştır diye düşünüyorum.
Şimdi sükunet ve sessizlik zamanı...
NECMİ PEREKLİ: Ve sonunda
Bu galibiyet elbette İstanbul'da uzun zamandan beri derbilerde galibiyet yüzü göremeyen bordo- mavili ekibe derin bir nefes aldırdı. Bu kazanım ayrıca Trabzon'da taraftarın düştüğü mevcut gerilimin de bir nebze havasını indirmiş oldu.
Maça iyi başlayan taraf bordo-mavililer oldu. Sanırım G.Saray son haftalarda kötü giden Trabzonspor'u çantada keklik görmüş olacak k maça gevşek, kaygısız ve etkisiz başladı.
Rakibin bu zaafından yararlanan Trabzonspor, maçın gidişatını 17. dakikada N'Doye'un ayağından kazandığı golle değiştirdi. Trabzonspor'un golü attıktan sonra uyguladığı savunma konseptini hiç kimse ezikliğe bağlamasın.
Zira futbolun konjonktürü içerisinde bu denli sistem de vardır. Bu sistemi de bordo- mavilli ekip fevkalade akılcı ve yerinde hamlelerle attığı golü muhafaza etti.
ONUR MÜKEMMELDİ
Savunma şu ana kadarki en iyi performansını ortaya koydu. Özellikle Durica savunmayı toparlayıp panikletmeden rakip akınlarını kesmeyi bildi.
İki yan bek Zeki ve Mustafa da savunma anlayışı içerisinde çok başarılı gözüktüler.
Trabzonspor orta sahası ise hem rakip akınlarını zamanında kesti hem de zaman zaman ileri çıkarak G.Saray savunmasına zor anlar yaşattı. Onur'un da son haftaların en başarılı maçını oynadığını da belirtmek isterim.
Neticede Trabzon geçen haftadan ortaya koyduğu iyiye doğru gidişatın ve maça asılmanın semeresini 3 puanla aldı.
ZEKİ UZUNDURUKAN: İşte Ersun Yanal farkı!
Türk Telekom Arena Stadı'ndaki muhteşem atmosfer, yeni yıl kartpostalları kadar güzeldi. Türk futbolunun iki devi, maça kontrollü ve birbirini tartarak başladı.
Sezona fırtına gibi giren ve önüne geleni deviren Galatasaray'dan herkes farklı bir derbi zaferi bekliyordu. Lige kötü başlayan Trabzonspor'un da bir patlama maçına ihtiyacı vardı. Trabzonspor, ilk yarıda topu Galatasaray'a verip, alan savunması ve golü bulduktan sonra da adam savunması yapmaya başladı. 17. dakikada hızlı gelişen Trabzonspor atağında Castillo'nun akıl dolu bir manevrayla Bero'yu görmesi ve Bero'nun da ceza sahasına girip, bomboş pozisyondaki N'Doye'e adeta 'al da at' kalitesindeki asisti ile gelen gol, Trabzonspor'u öne geçirmekle kalmadı, bordo-mavili oyuncuların özgüvenlerini de artırdı.
İlk yarıda her şey Trabzon'un istediği gibi gelişti. Maça çok iyi başlayan Castillo'nun sakatlanıp çıkması, Fırtına adına büyük şanssızlıktı. Bruma, bordo-mavili savunmaya çok zor anlar yaşattı, etkili ataklar yaptı, üst üste çalımlar attı; yani futbol adına yapılması gereken her şeyi yaptı gol dışında...
Trabzonspor iyi savunma yaptı, Galatasaray ataklarında takım halinde topun arkasına geçti. Onur etkili kurtarışlar yaptı.
Galatasaray ikinci yarıya çok hızlı başlarken, Ersun Yanal orta saha ile savunma arasındaki mesafeyi daralttı. Daha çok adamla savunma yapan Trabzonspor, Yusuf, Mehmet Ekici ve N'Doye ile etkili kontrataklar geliştirip, 2. golü aradı.
Castillo'dan sonra ikinci yarının başında Bero'nun sakatlanıp oyundan çıkması (iki mecburi değişiklik) nedeniyle Ersun Yanal'ın hamle gücünü zayıflattı.
İki etkili oyuncunun çıkması ile Trabzonspor önde top tutmakta zorlandı.
TRABZON MÜTHİŞ SAVUNMA YAPTI
60. dakikada Selçuk, Okay'ın ayağına bastı; hakem Fırat Aydınus, 50 bin G.Saray taraftarının coşkusundan etkilenmiş olacak ki, sarı kartını çıkaramadı. Yine aynı dakikalar içinde bu kez Bruma, yerdeki Zeki'nin hem sağ ayağına hem de sol ayak bileğine bastı. Pozisyon kırmızı kartlık, ama sarı kart bile yok!
Oysa geçen sezon bu iki takım arasındaki derbilerde önce Cüneyt Çakır, sonra da Deniz Ateş Bitnel'in facia yönetimleri yüzünden Trabzonspor adeta doğranmıştı.
İkinci yarıda Mehmet Ekici'nin jeneriklik öyle bir pası var ki, N'Doye biraz daha hızlı olabilseydi, karşılaşma daha o dakikada Trabzonspor lehine biterdi.
İkinci yarıda G.Saray gol için yapılması gereken herşeyi yaptı ama karşılarında kusursuz savunma yapan bir Trabzonspor vardı. Tabii bir de eski günlerinden kesitler sunan bir Onur...
Maçın uzatma anlarında Eren Derdiyok'un röveşatası bu kez direkte patladı.
Dün iyi oynayan takım değil, akıllı oynayan takım kazandı. Bazen futbolda iyi savunma yaparak büyük zaferler elde edersiniz. 2004'te Avrupa şampiyonu olan Yunanistan gibi...
Düne kadar övgüler yağdırdığımız Riekerink, üst düzey teknik adam zekasına sahip Yanal'a boyun eğdi.
Galatasaray çok iyi bir takım. Ama tek kale oynadığı derbiyi kazanamadı. İşte hep dediğim gibi futbolda istatistikler bir süsten, bir detaydan öteye gitmiyor bazen. Topla oynama, şut, ikili mücadele vs... Ne kadar üstün olursanız olun golü atamadığınız sürece size 3 puanı vermezler. Bazen bu uzun maratonda böyle yol kazaları olur. Dün Galatasaray kadar, 50 bin sarı-kırmızılı taraftar da muhteşemdi. Bruma ise yine Messi gibiydi, onu izlerken biz yorulduk o yorulmak nedir bilmedi.
Trabzonspor, bu zaferle müthiş bir özgüven kazandı. Onur, Durica, Uğur Demirok, Mehmet Ekici derbi galibiyetinde büyük rol oynadı.
SERKAN KORKMAZ: Kaptan, yıldız ve lider
Kağıt üstünde ürkütücü bir kadro ile maça başlıyordu G.Saray.
Kaybedecek bir şeyi olmayan Trabzonspor ise başlama vuruşu itibarıyla sahnelediği taktikle işini şansa bırakıyor gibiydi.
Özetle; durum kağıt üstünde de, maçın başlangıç senaryosu olarak da G.Saray'ın lehine gibiydi. Fakat başta Podolski, Sneijder, Selçuk olmak üzere bireysel performanslar hayli kötüydü. Tolga çok koşuyordu yine ve takımın ağır ağabeyi oymuşçasına oynuyordu. Takımda o kadar şutör dururken şut atmak bile Tolga Ciğerci'ye düştü uzunca bir süre. Hani o herkesin ''ya hu, G.Saray iyi puan topladı, bu Riekerink iyi adam ama'' diye başlayan ve ilk 7 haftanın ardından bir türlü bitirilemeyen cümlesi mutlu bir sona evrilmeyecek gibi görünüyordu.
TOLGA VE RİEKERİNK OLUR MU
Josue ve Sinan, Cavanda ve Sneijder'in yerine oyuna girdiğinde henüz çok geç olmamıştı. De Jong'un Selçuk'un yerine oyuna girişiyle G.Saray'ın kaptanı, Muslera oluyordu. 80'e gelindiğinde takımda çalımları Bruma atıyor, şutları Tolga çekiyordu.
Bu iki genç oyuncu dışında kalanlar için olumlu bir şey yazmaya elim varmıyor.
Çok kötü bir döneminde yakaladığı rakibi karşısında, sezon rekoru kıran seyircisinin desteğini arkasına alan G.Saray'da bir takım ezberlerin bozulması gerekliliği çok açık. Sorun mental mi, fiziksel mi tam olarak anlaşılamıyor. Ama şu kadarından eminim; G.Saray futbol takımının yıldıza falan değil, lidere ihtiyacı var.
Bu rolü gördüğümüz kadarıyla Alp Yalman ve Levent Nazifoğlu ikilisi üstleniyor.
Oysa ki, kenarda ya da sahada başka karakterlerden de destek şart. O kişiler Tolga ve Riekerink olabilir mi; takdir sizin.