METİN TEKİN: Kazasız, kayıpsız döndü
Porto dönüşü oyun ve skor olarak Beşiktaş'ı nasıl değerlendirirsiniz?
Tabii ki Porto dönüşü olarak düşünmek Beşiktaş'ı çok doğru olur. Fenerbahçe ve Galatasaray gibi haftada bir oynayan olağan rakipleriyle kıyasladığınız zaman bir Avrupa ayağı olan takımdan bahsediyoruz. O yüzden bu tip dönüşlerde mühim olan genel oyun performansından çok maçın belli bölümleri ve sonucudur ki bunu başarmış bir Beşiktaş vardı dün gece. Çok mu şahane oynadı, hayır... İşi gördü mü, evet.. Zaten bu tip dönemlerde olması gereken de bu Beşiktaş için.
İki, üç oyuncu değişikliği ile istediği performansı yakalayan bir Beşiktaş gördük dün akşam. Önemli olan da burada Avrupa ve lig devamlılığını sağlamasıydı Beşiktaş'ın.
Bireysel olarak takımda kimler öne çıktı?
Bireysel olarak ben Tolgay'ı çok beğendim açıkçası orta sahada. Atiba yine işini gören oyuncuydu. Ama olağanın dışında oyuna farkılılık katan Quaresma oldu. Özellikle attığı golle... Genelde çalımlarının sonunda bir orta veya asist beklerdik ondan. Bu sefer gol vuruşu oldu yaptığı. Esasında oyun repartuarını genişletse, adam eksiltmeyi kenarda değil merkezde yapabilse bu golleri çok daha fazla bulabilir ama bu yaşına kadar bunu yapabilmiş değil. Ancak dün akşamki golü gerçekten harika bir bitirişti. Günün yıldızı da gol ve diğer unsurları ile Quaresma oldu...
Beş maçta 13 puanlık performans ve derbi öncesi Beşiktaş'ı nasıl buldunuz?
Geçen sezonla da kıyaslamak lazım. O zaman da ilk yarıda bir takım gel-gitlerden, istenen oyunun oturmadığından bahsetmiştim. Bu sezon da yavaş yavaş belli bir seviyeye çıkan bir takım görüyoruz. 13 puan tamam mıdır, tamamdır. 5 hafta sonunda 8 puan toplamış bir rakibe gidiyor Beşiktaş. Avantaj mıdır, evet avantajdır... Bana göre; derbide zorluğu yaşayacak taraf, sahaya 5 puan geride çıkacak olan Fenerbahçe olacak. Onların da gelişen bir oyunu var ama Türkiye'de içerde-dışarda Beşiktaş ile oynamak ve yenmek kolay değil... Ki bu derbinin sonucu Beşiktaş'tan çok Fenerbahçe'yi ilgilendiriyor.
AHMET ÇAKAR: Medel stoper oynamaz!
Beşiktaş yorgundu. Porto zaferi, seyahat ve belki de stres boşalması Beşiktaş'ı yordu. Ama şunu itiraf edelim ki yorgun Beşiktaş bile Konyaspor'a yetti de arttı. Üstelik Şenol hoca rotasyon bile yapmadı. Tabii ki haklı. Hafta sonu Fenerbahçe ile zorlu bir derbi maçları var. Olası bir puan kaybının yaratacağı moralsizlikle Kadıköy'e gitmek istemedi haliyle Güneş. Beşiktaş'ın attığı iki gol de hem kalite hem de vuruş üstünlüğü kokuyor. İlk gole bakıyoruz... Caner öyle bir orta yaptı ki adeta bir basketbol asisti gibiydi. Tam adrese gitti ve son haftaların başarılı golcüsü Cenk Tosun, kafayla kendine has gollerinden birini attı.
Bundan sonra Beşiktaş yine rahat rahat oynamaya başladı. Şurası bir gerçek ki; Talisca gibi, Quaresma gibi bazı oyuncular sadece Beşiktaş'ta var.
Belki de Türk futbolunun en önündeki yıldızlar. Ricardo Quaresma lig maçlarında gol atmakta çok zorlanıyordu. Maç boyunca iyi oynadı. Son vuruş ya da son paslara kadar harikaydı ama sonunu bir türlü getirememişti. Ta ki attığı gole kadar. Son ayların en güzel golünü kaydetti Portekizli yıldız. Topu aldı, iki Konyalı futbolcuyu adeta çiğneyip geçti ve dar açıdan vurulabilecek en ölümcül noktaya vurup, Beşiktaş'ın galibiyetini perçinledi.
Atiba ve Tolgay görevlerini yaptılar. Şenol hocaya tavsiyem: Medel bu takımda stoper oynamaz. Deneyimli ve çabuk ama o mevkide Tosic'ten daha iyi değil.
Sonuçta Beşiktaş'a bakıyoruz, yorgun geldiler, rölanti oynadılar, hemen hemen hiç pozisyon vermeden maçı alıp gittiler. İşte bunu ancak kaliteli ayakları çok fazla olan takımlar becerebilir.
Atiker Konyaspor ise belli ki yaşanan olaylar nedeniyle geri gitmiş.
Bu maç bir hakem için çok kolaydı. Ancak bir İtalyan hakem gibi son derece yakışıklı, son derece sakin ve mükemmel vücut diliyle Serkan Çınar çok iyi bir maç çıkarttı.
MURAT ÖZBOSTAN: Kadere bak...
Beşiktaş'ın, transferin son gününde Cenk'i satmaması kader olsa gerek... Avrupa'da ve ligde Beşiktaş'ı taşıdığı gibi A Milli Takım'ı da Hırvatistan karşısında zafere götürüp Dünya Kupası umutlarımızı artırdı. Demba Ba'da ağzını açmadı, Mario Gomez'de hiçbir sorun çıkarmadan sırasını bekledi, Aboubakar ile yarıştı.. Ve bu sezon "Patron benim" diyerek zirveye oturdu.. Arkasında İspanya Milli Takımı'nda forma giymiş bir yıldız Negredo varken hem de..
Cenk'i, Beşiktaş'a ve Türk futboluna kazandıran insan tabii ki Şenol Güneş... Burak Yılmaz ile Cenk'in kaderleri ne kadar aynı aslında... Burak da Şenol hocanın ellerinde büyüdü... Şimdi aynı yoldan Cenk geçiyor ve 26 yaşındaki oyuncu bir marka oldu... Konya'ya karşı attığı gol muhteşemdi... Türkiye'de sol kanadın en iyisi olan Caner'in ortası da...
Porto gibi zorlu bir deplasman sonrası bir takımın evinde oynaması büyük avantajdır. Beşiktaş da dün gece Konya karşısında bu avantajı iyi kullandı. Zaten Vodafone Park'ta Beşiktaş maçlara 1-0 önde başlıyor. Taraftarı muhteşem bir destek verdi. İlk düdük çalar çalmaz rakibini abluka altına alan siyah-beyazlılar, organize bir atakla daha 10. dakikada istediğini aldı. Golden sonra da, Beşiktaş makinesi, biraz vites düşürüp aktif dinlenmeye geçti. Buna rağmen, savunmada çok fazla sıkıntı çekmediği gibi pozisyonlar bulmaya devam etti. Oğuzhan'ın yerine Tolgay da olsa, Tosic'in cezasını Medel de doldursa, Gökhan Gönül'ün yokluğunda sağ bekte Adriano da oynasa, ardından sakatlanıp oyundan çıkan Brezilyalı'nın yerine Necip de geçse, makine tıkır tıkır işlemeye devam etti. Dün Quaresma her zamankinden daha çok bireysel oynadı. Sonunda aradığı golüne, klasına yakışır bir şekilde kavuştu. Bu tarz, kendisinin ve seyircinin hoşuna gider ama her zaman takım ruhunun altını çizen Şenol Güneş'i mutlu etmez... Sonuçta; Porto yorgunu Beşiktaş, eksiklere ve rotasyona rağmen evinde rahat bir galibiyet alıp bu sene de şampiyonluğun en büyük favorisi olduğunu gösterdi.
FATİH DOĞAN: Quaresma bitirdi
Şampiyonlar Ligi'nde Porto'ya attığı golü UEFA oylamasında yüzde 37 ile 'Haftanın Golü' seçilen Cenk Tosun, Konyaspor karşısında da bu başarıyı taçlandırmak ister gibiydi. Caner'in adrese teslim ortasında Cenk'in erken şık kafa golü Konya maçının beklenenden daha kolay olacağı hissini uyandırdı. Ancak siyah-beyazlı takım, 1-0'dan sonra rakibin gol için gücünün olmadığını görünce tempoyu çok düşürdü. Bu bir hataydı. Çünkü Medel'in ilk kez 11'de, üstelik stoper başladığı maçta Şilili, havadan değil ama yerden yaptığı yerinde müdahalelerle taraftardan geçer not aldı.
Beşiktaş ortada Atiba ve Tolgay ikilisi ile üst düzey bir dinamizm üretecek güce sahipti. Tolgay'ın genel olarak takım seviyesinin üstüne çıktığının altını çizerek hakkını verelim. Özellikle ikinci yarıda sergilediği oyun, "Oğuzhan'ı bile keser" söylemini dillendirecek seviyedeydi. Bizce Quaresma ile birlikte sahanın en iyisiydi.
Ricardo Quaresma iki kanatta toplu ve topsuz yaptığı koşularla, geliştirdiği ataklarla müthiş bir gece yaşadı. 66. dakikada attığı gol hem takımını rahatlattı hem de güzel oyununu taçlandırdı. Süper Lig'de cumartesi günü oynayacağı zorlu Fenerbahçe derbisi öncesi Caner'in her geçen gün yükselen ve sahadaki iyiler arasında olan performansı, Beşiktaş'ın çok önemli silahı olacağını gösteriyor. Bu arada Negredo'nun arzusu ve pozitif duruşu, kafası dağınık gözüken Lens'ten çok farklı duruyordu.
RIDVAN DİLMEN: Büyük takım böyle oynar
Öncelikle maçın kahramanından başlayalım. Quaresma'nın golde attığı çalıma krampon çalımı derler, çevirirsin topu... Üstüne omzu yedi ama devrilmedi. İlk bakışta uzak köşeye direkt gitti sandık ama alışı, çalım atışı, iki kişi arasından dalışıyla birlikte muazzam. Quaresma oyundan çıkarken, mutlu görmek zordur. Golünü attı, çok da iyi top oynadı. Herhangi bir Beşiktaşlı'ya desen ki, "Quaresma müthiş oynuyor, harika." Sorsa "Kaç gol attı?" diye, "1" diyeceksin. Quaresma'nın 1 golde kalmasını dahi kimse önemsemiyor. Gol adedinin daha fazla olması lazım. Beşiktaş'a avantaj sağlayan çok önemli bir özelliği var. Doğru bir takımda oynamanın avantajını kullanarak bunu değerlendiriyor. 40-50 metre menzille top atabiliyor.
Beşiktaş'ın şut silahı var, duran top silahı var, iyi orta yapan çok sayıda oyuncusu var. Opsiyonu çok... Quaresma az atıyor ama opsiyonları artırıyor. İlk golde yerleşik takıma attılar, ikinci golde ise hızlı çıktılar.
Atiker Konyaspor geliyor ceza sahası önüne, attığı birkaç tane cılız şut... Beşiktaş çok iyi oynadı der misin, eh ama 7 tane gol pozisyonu var. Perşembe gecesi Porto'da 2-1 galipken getiren de Caner'di, bugün 95'te top getiren adam da o...
Negredo bakınca, "Nereye geldim" demiştir. Burada Cenk diye bir adam olduğuna şaşırmıştır. Üzerine her gün koyarak devam ediyor, fiziksel olarak da mental olarak da kendini iyi tutuyor Cenk.
Quaresma'ya istersen mermi at, ayağının her yeriyle indiriyor topu. Müthiş bir özellik... Lens'le de en büyük farkı bu. Arkasını dönür alır topu Lens, Quaresma ise demarke vaziyette alıyor ama bu iyi stop etmesinden kaynaklı. Beşiktaş'ta tesadüf değil Demba Ba, Aboubakar, Mario Gomez ve Cenk'in bu kadar gol atması... Biraz iyi olsam ben bile atarım gibi geliyor!
Beşiktaş'ın farkı şu: Kırmızı-lacivert Karabük'e de, yeşil-beyaz Konya'ya da, mavi-beyaz Porto'ya da aynı oynayabiliyor şu takım. Şenol hoca, "Ben hücum oyuncusuyla defans yapacağım" dedi. Şampiyonlar Ligi seviyesindeki maçlarda bunu yapmak zordur. Evinde son bölüme mağlup girmiş bir Porto baskılı oynar dersin ama Beşiktaş topla oynayan taraftı. Yaslanır oyuncu. Şenol hoca ise, "Yok kardeşim" diyor. Beşiktaş takımı kendi özelliğini kabul ettirmeye çalışıyor. Orta saha bütünlüğü diye edebiyat yapabilirdik orada puan kaybı gelseydi ama bir takımın her maçı aynı coşkuyla oynayabilmesi güzel bir olay.
Galatasaray'ın devreye girmesi de ligde Beşiktaş'ı motive ediyor. Derbi çok sert geçecek. Duş al, otele git, yola çık, kolay bir hadise değil... Yine de Beşiktaş 6 gün dinlenmiş olacak.
Güneş'in Trabzon'la başarılı olduğu döneme bakalım; Selçuk İnan'ın yanında Gustavo Colman vardı. Bursaspor'da Belluschi ile Ozan Tufan vardı. Atiba-Oğuzhan, Atiba-Tolgay yapıyor. Hep ofansif oynama isteği var. Haklı olarak tribünler de Güneş'e destek oluyor. Taraftarın sevdiği şu Beşiktaş'ta: Büyük takım taraftarı hep takımın tek kale oynamasını ister. Real Madrid, Barcelona, Bayern Münih... Ablukaya alır bu takımlar. Beşiktaş da bu takımlar gibi.