GÜRCAN BİLGİÇ: Ağabey geri geldi
Aykut Kocaman maçı bir hafta önce, Alanya maçı bittiğinde başlattı. "Mazeretsiz çıkacağımız ve kazanmazsak, bahanemiz olmayacak bir maça çıkacağız" diyerek, ekibini Beşiktaş maçına odakladı.
Samandıra'da haftanın ilk nefesi alındığında; "kazanacağız" diye verildi. Ligin altıncı haftasında, sezonun finaline çıkmaya hazırlandılar. Henüz yolun başındayken, herkesin omzuna verilen çok ağır bir yüktü bu. Hesapların - kitapların içinde, her şeyi hem iki yönlü, hem de iki defa düşünmek gibi zorunlukları da vardı.
Hata yapılmayacak, hata kollanacak. Sabırlı olurken, aynı zamanda agresif oyun tarzı da korunacak. Tribünleri oyuna çekmek için çok koşulacak. Birçok şeyi aynı anda yapmak, hem de tabelaya "galip" yazmak zorundaydılar.
Şenol Güneş tüm bunların farkında ve bu baskıyı kendi lehine çevirebileceğini de biliyordu. Ama Kadıköy'ün baskısı içinde oyuncularının ruh halini normale çevirmek için formülü yoktu. Taktikler verilmiş, uyarılar yapılmış fakat sahadakiler kendi oyunlarına başlamışlardı. İki kırmızı kart var. Queresma'nınki gecikmiş şekilde geldi. İlk tekmesini sarı ile atlattı, Neto son adamdan gitti. Üstünlüğü yakalamış olan Fenerbahçe'nin tandemini, iki orta sahadan kurarak yoluna devam etmesi de aslında bu sezon yaşananlara bakılınca, yadırganmadı kimse tarafından. Dört kırmızı kart, iki penaltı. Fenerbahçe tam avantajı yakaladığında ya ayaklarındaki topu kaptırdılar, ya da ayaklarına gelen topu rakiplerine ikram ettiler.
Maçın kendi kahramanları vardı elbette. Isla'nın adanmışlığına hayran olurken, Ozan Tufan'ın maçı kendi finali haline getirmesini de izledik. Valbuena'nın vücudunda tekmenin değmediği yer kalmadı, Janssen tribünleri oyuna davet edecek farkındalıkta oynadı.
Bu maç Fenerbahçe'yi, Aykut Kocaman'ı, en önemlisi 20 milyonluk camiayı tekrar lige getirdi. Beşiktaş'a sezonun ilk yenilgisini tattırmaları sosyal medyanın oyuncağı olacaktır. Fenerbahçe sadece maçı kazanmadı, ligin "ağabeyi" olarak geri döndü. Artık mahallede "boş dolaşmak (!)" yok...
ÖMER ÜRÜNDÜL: Kazandıran 4 altın nokta
Dünkü maç tam tahmin ettiğim gibi başladı. Mutlak kazanması gereken Fenerbahçeli futbolcular, seyirci avantajıyla bütün hırslarını ve gizli enerjilerini sahaya yansıtıyorlardı. Buna karşılık 5 puan öndeki Beşiktaş, Leipzig maçını da düşünerek düşük tempoyla kontrollü anlayışı benimsiyordu. F.Bahçe'nin penaltı golünden sonra bir süre daha durgun kalan Beşiktaş, ardından tempoyu yükselterek oyunu domine etmeye başladı. İki de önemli pozisyon buldular. Bilhassa Atiba'nın kafayla kaçırdığı inanılmazdı. Ardından Quaresma sinirlenip arka arkaya yaptığı hareketlerle kırmızı kart görünce artık çok büyük bir avantaj F.Bahçe lehine geçmişti. Ama devre biterken adeta harakiri yaparak 10 kişilik rakibine geniş alanda yakalanıp, Neto kırmızı kart görünce, avantaj yok oldu.
Dünkü maç tam tahmin ettiğim gibi başladı. Mutlak kazanması gereken Fenerbahçeli futbolcular, seyirci avantajıyla bütün hırslarını ve gizli enerjilerini sahaya yansıtıyorlardı. Buna karşılık 5 puan öndeki Beşiktaş, Leipzig maçını da düşünerek düşük tempoyla kontrollü anlayışı benimsiyordu. F.Bahçe'nin penaltı golünden sonra bir süre daha durgun kalan Beşiktaş, ardından tempoyu yükselterek oyunu domine etmeye başladı. İki de önemli pozisyon buldular. Bilhassa Atiba'nın kafayla kaçırdığı inanılmazdı. Ardından Quaresma sinirlenip arka arkaya yaptığı hareketlerle kırmızı kart görünce artık çok büyük bir avantaj F.Bahçe lehine geçmişti. Ama devre biterken adeta harakiri yaparak 10 kişilik rakibine geniş alanda yakalanıp, Neto kırmızı kart görünce, avantaj yok oldu.
RIDVAN DİLMEN: En zor deplasman Kadıköy'dür
Hücum oyuncuları hep kartlık faul yapar diye düşünürüm. Çok sayıda hücum oyuncusuyla sahaya çıkmak da kırmızı ihtimalini artırır. Örneğin Quaresma gibi ya da Janssen gibi... Beşiktaş aslında rahat başlamıştı oyuna. Uzun süredir maç kaybetmiyorlardı, özgüvenleri yüksek... Biraz da ayağa oynayarak oyunu tutmak istediler. Aslında maçta verdikleri pek pozisyon yoktu. Fenerbahçe penaltıyla öne geçti. Ortada giden maçta Fenerbahçe penaltıdan sonra bir şans daha yakaladı Quaresma'nın atılmasıyla ama değerlendiremediler. İlk yarıya 11'e 10 girmekle 10'a 10 girmek arasında fark olur. Neto'nun atılışı bunu engelledi. Bir başka kırılma anı ise Beşiktaş gümbür gümbür gelirken birden gelen 2-0'dan sonra hiç beklemeden 2-1'i bulmasıydı. 2-0'ın güvenini Fenerbahçe alacakken birden Beşiktaş fırsatı buldu tekrar.
Fenerbahçe erken kopabilirdi, yeniden başladı lig onlar için. "8 puan farka kopar mı" denebilir ama ben derdim. Fenerbahçe-Beşiktaş derbileri gittikçe gerginleşiyor. Beşiktaş futbol takımı, iki başarılı sezon geçirmiş, üçüncüye de iyi başlamış. Beşiktaş dün kötü top oynamadı. Türkiye'de en önemli deplasman Kadıköy'dür. Motive oldukları zaman bu taraftar takımını iter. Fenerbahçe'nin aldığı 3 puanın 1.5'unu taraftara yazıyorum.
Antrenörler 7 tane 90 dakika oynamış gibi oldular. Maç öncesi kadro planlaması, maç içinde kırmızı kartlar sonrası değişiklikler, düşünceler...
Pozisyonları değerlendirirsek Quaresma'nın atılması doğru, Neto'nun atılması doğru, Atiba'nınki de doğru... Cenk'in bir pozisyonu var, ayağına basıldığı, benim de tekrarda gördüğüm verilmemiş bir penaltı var. Biraz 'evde penaltı' diyorum ben bunlara. Maç içinde görmesi çok zor olan ama evde televizyondan fark edilebilen... Fakat gol olan pozisyonda Negredo bana ofsayt değilmiş gibi geldi maçta izlerken. Bazen teknik adamları çok ağır hakaret etmedikten sonra görmezden gelmek lazım... Küfür etti mi, etmedi mi bilmiyorum ama uyarı sonrası Şenol Güneş'i attı hakem. Bir de İsmail... Atladın, gelişin sarı kart zaten. Devam ediyor bir de tabanıyla, kaldırıp kaval kemiğine basamazsın.
Beşiktaş sakin olmalı. Salı günü çok önemli bir maç oynayacak Beşiktaş... Tolgay ile Babel kavga edecek pozisyona geldiler. Bunları abartmamak lazım, biz mahallede top oynarken de kavga ederdik. Futbol bir oyundur... Günahıyla, sevabıyla bir derbi geride kaldı. İki takıma da oyundan değil ama mücadeleden dolayı saygı duymak lazım.
METİN TEKİN: Başka bahara
Ali Palabıyık çok konuşuldu maç öncesi... Nasıl bir yönetim gösterdi?
Maç sonrası daha da çok konuşulacak bir yönetim gösterdi. Özellikle ikinci yarıda verdiği kararlarla ve pozisyon yorumlayışı çok yetersizdi. Beşiktaş'ın verilmeyen penaltısı, kırmızı kartlar.. Kısaca dün akşamın kötüsü maalesef Ali Palabıyık idi... Ben penaltı ve kırmızı kartlar açısından bunu söylemiyorum diğer verdiği faul kararlarının inanın çoğu yanlış yorumlardı.
Beşiktaş'ın 11 ve 10 kişilik performansları nasıldı?
İlk yarıya baktığımız zaman; birbirine sürprizi olmayan, topa sahip olunca set oyunu oynayan ve yerleşik orta saha ile rakibini kendi sahasında karşılayan penaltıya kadar pozisyonsuz bir oyundu. Evet, Beşiktaşlılar ben iyi takımım diyordu kendi kendine belki ama bunu açıkçası ilk yarıda göstermiyordu sahada. Ve oyunun esas belirleyicisi, maç anı değişkenleri dediğimiz kırmızı kartlar oldu.
İkinci yarı 10'a 10 giderken oyunu Beşiktaş ele aldı, pozisyonlar buldu hatta gol de buldu! Ama olmayan ofsayta takıldı. Beşiktaş ancak takımlar 9 kişi kalınca gole ulaştı ama bu puan almaya yetmedi.
Quaresma için ne dersiniz?
Gerçekten oyun sorumluluğu olmayan oyuncularla bu oyunu oynamak teknik adamlar için de çok zor bir iş. Quaresma'nın dünkü kırmızı kartı bunun tipik bir örneği. Oyun sizin değil Beşiktaş'ın oyunu. O yüzden yapamadıklarınızla, başaramadıklarınızla kendi hırslarınızı kontrol edememek profesyonel futbolla, futbolculukla kesinlikle bağdaşmaz. Bazen kırmızı kart görmek zorunda bile kalabilirsiniz ama tabii ki böyle değil. Ama şu bir gerçek ki Beşiktaş'ın şu anki oyunu ve takım gücünün tarihsel süreci değiştireceğine inanıyordum dün geceki maçta ama bunu değiştirmek başka bir bahara kaldı.
Sahada kimleri beğendiniz?
Öne çıkan oyuncu kesinlikle yoktu ama sadece ikinci yarı ayakta kalan Babel vardı. Zaman zaman, yine ikinci yarı için söylüyorum Oğuzhan'ın öne çıkışı puana yetmedi. Fenerbahçe'de ise klasik başrol, çıkana kadar yine Valbuena'nın idi.
ERMAN TOROĞLU: Kına yaksınlar!
Korku filmi gibi bir maç. Epey konuşulur. Yalnız bunun konuşulmasına en büyük sebep hakem Ali Palabıyık'ın bu maça atanmasıdır. Kimse kusura bakmasın. Bence hakemi ateşe attılar.
Neymiş efendim Cüneyt Çakır'ı Fenerbahçe de istemiyormuş, Beşiktaş da istemiyormuş. Eğer ikisi de istemiyorsa özellikle Cüneyt Çakır'ı bu maça verirdim ben. Peki hakem ne yaptı? Verdiği iki penaltı kararı doğru. Cenk'in tendonuna bastılar, orada net bir penaltıyı vermedi. Bir de Pepe'nin ilk yarıda rakibine dirsek vurduğu bir pozisyon var. Verdiği sarı kartlar doğru. Verdiği kırmızı kartlar da doğru. Vermedikleri var onlar yanlış... Bir de Beşiktaş'ın iptal edilen bir gol pozisyonu var. O da ofsayt değil. Net bir gol... Bakın, hakemin ve yardımcı hakemin yaptıkları ve yapmadıkları.
Peki futbolcuların yaptıkları ve yapmadıkları. İlk yarı Fenerbahçe çok iyi oynuyor, oyunu daraltıyor. Beşiktaş'a mümkün olduğu kadar gol pozisyonu yaratmıyor. Kendisi de tehlikeli oluyor. İkinci devre bu sefer Beşiktaş futbol oynamaya başlıyor.
Sahada kaliteli bir futbol yok, ama inanılmaz bir yüksek gerilim var. Bu tarz yüksek gerilimde kalite beklemek zor. Beşiktaş takımı fizik olarak daha iyi. Zaten 70'ten sonra Beşiktaş'ın fizik olarak daha iyi olduğu gözüktü. Fenerbahçe toparlanma yoluna girmiş. Hazırlar mı? Değiller... İyi olurlar mı? Olurlar.
Şenol Güneş'in Talisca'yı oyundan alması bence doğru değildi bu tarz bir maçta. Çünkü oyun gittikçe Beşiktaş'ın lehine dönüyordu. İyi frikik atan bir adamın kesinlikle maçta kalması gerekirdi.
Çok pozisyon var, çok tuhaf pozisyonlar oldu. Mesela Ozan Tufan'ın direkten dönen pozisyonunda gol olmadan çıkan top inanılır gibi değil.
Bu maçın bu tarza gelmesindeki en büyük etken Ali Palabıyık'ı bu maça veren Merkez Hakem Komitesi'ndeki tayin yapan vatandaşlar. Kimler bu maça bu hakemi verdiyse şimdi kına yaksınlar. Tabi nerelerine!
AHMET ÇAKAR: Ali Palabıyık katliamı
40 yıldır futbolun içindeyim, hakemin sonuca etkili bu kadar fazla karar verdiği ve maç sonrası en az 7-8 pozisyonun tartışmaya açık olduğu bir maç daha izlemedim. Şimdi madde madde bakalım...
* Fenerbahçe lehine verilen ilk penaltı. Her ne kadar Medel elini Janssen'in omzuna koysa da ve ardından kafayı vursa da günümüz futbolunda böylesine penaltılar vermek doğru değil. Fenerbahçe lehine verilen ilk penaltı, kimilerince desteklenebilir ama bence doğru değil.
* İkinci kritik karar Quaresma'ya verilen art arda iki sarı kart... İkisi de doğru. Dolayısıyla Quaresma'nın oyundan atılışı kesinlikle haklı.
* İlk yarının son dakikalarında Cenk bariz gol şansıyla gitme ihtimali varken, Neto tarafından durduruluyor. Burada da kırmızı kart kararı doğru.
* Yine ilk yarının son dakikasında bir kornerde, top Ozan'ın kapalı koluna çarpıyor. Hakemin devam kararı doğru. İkinci yarıda da çok fazla hakem pozisyonu yaşandı ve Beşiktaş'ın katliamı aslında bu yarıda oldu.
* En az 1-1,5 metre geriden çıktı, golünü attı ama hakemler maalesef bu buz gibi golü vermediler. Bu iptal edilen hatalı golden sonra Cenk ceza alanına girdi, Fenerbahçeli defans oyuncusu arkadan aşiline bastı, yüzde 100 bir penaltıydı ama hakem 'devam' dedi.
* İsmail Köybaşı'na verilen kırmızı kart doğru. Yüksek ayakla atlıyor, topun üzerinden sıyırıp rakibin kavalına basıyor.
* 85. dakikada Ali Palabıyık, Fenerbahçe lehine bir penaltı çaldı. Kaleye şut çekiliyor, Atiba arkasını dönüyor ve top koluna temas ediyor. Kasıt yok, kollar yukarıda değil, uydurma bir penaltı ve uydurma bir ikinci sarı karttan gelen kırmızı kart.
* Gelelim Güneş'in atıldığı pozisyona... Pepe, Valbuena'ya kesinlikle faul yapmıyor. Hakem bu faulü de uyduruyor. Güneş, dördüncü hakem ile tartışıyor, ardından da arkasını dönüp giderken kendi kendine söyleniyor. Belki bu arada küfür de ediyor. Güneş'in atılmasına lafımız yok ama Güneş'in atılmasına vesile olan o tuhaf faul kararını da eleştiriyorum!.
MURAT ÖZBOSTAN: Meğerse ölüm kalım maçıymış!
Fair-play ruhu diye bir kavram yoktu dün gece.. İki takım futbolcuları da birbirine her türlü sertliği ve kabalığı gösterdi. Maça değil resmen kavga etmeye çıkmışlar... Sanki ligin son haftasında puanları aynı, şampiyonun belirleneceği bir maçtı. Hakaretler, tekmeler havada uçuştu.. Oysa birkaç gün önce Beşiktaş Başkanı Fikret Orman, "Kimse için ölüm kalım maçı değil. Normal bir derbi maçı" diyordu. Mücadeleyi iki takımın oyuncuları da ölüm kalım maçına çevirdi... Oyuncuların kötü niyetleri ve baskı artınca, hakem Ali Palabıyık da raydan çıktı. Çaldığı, çalmadığı düdüklerle dünkü ateşi adeta körükledi...
Özellikle Beşiktaş çok gergindi. Şenol Güneş, Kadıköy'deki bütün maçlarda asabi.. Neden? Şenol Güneş'in sakin olması lazımdı.. Çünkü bu takımın lideri, yönetmeni o.. Şenol hoca da tribüne gidince, Beşiktaş sahada kendini kaybetti.. Quaresma'nın iki dakikada atılması sürpriz değildi. Takım sorumluluğu almayan, zaman zaman çocukça hareketler yapan kontrolsüz bir yıldız işte... Zaten böyle arızaları, defoları olmasa Cristiano Ronaldo'nun, "Benden daha yetenekli" dediği Quaresma, şu anda Real Madrid veya Barcelona'da top koşturuyor olurdu.
Derbiye daha iyi hazırlanan Fenerbahçe, alan savunmasıyla Kartal'ın silahlarını kilitlerken, taktik gereği de rakibini iyi sinirlendi ve hedefine ulaştı. Üç puanı çok istediler ve aldılar. Maça gergin başlayan Beşiktaş, Quaresma'nın da yardımıyla bu tuzağa kolay düştü. Sadece 3 puan kaybetmedi Kartal... Şampiyonlar Ligi'nde salı gecesi İstanbul'da oynayacağı Leipzig maçı için moral olarak ağır yara alırken, ligde de haftaya Trabzonspor maçına birçok eksikle çıkmak zorunda kalacak. F.Bahçe'yi tebrik ederim.
FATİH DOĞAN: Ali Palabıyık oynadı!
Real Madrid'de yıllarca üst düzey maçların değişmez ismi olmuş son Avrupa Şampiyonu Portekiz'in defanstaki yıldızı Pepe, 67. dakikada bir anda kendini tuş vaziyetinde yere bıraktı. Birinin müdahalesiyle değil... Maçı çığrından çıkaran hakem Ali Palabıyık, dünyanın en komik faul kararını verdiği için! Bu komediye, bu rezilliğe tahammül edemediği için... Valbuena'nın kendini yere atmasını görmeyen Palabıyık, kararına kızan Şenol Güneş'i de sahadan atmakta bir beis görmedi.
Nereden baksan hakem rezaleti. Tuttuğun elinde kalıyor. Kontrolünü kaybetmiş Palabıyık, yardımcısı Cem Satman'la 61'de Negredo'nun bariz golünü ofsayt diye iptal ediyor. Cenk'in ikinci yarıdaki haklı penaltısını görüp çalmıyor, belki de çalamıyor. Gerisi teferruat. Golü ve penaltıyı verse Beşiktaş maçı çevirecek ve sanki başı belaya girecek!
Sadece maçın sonucuna tesir eden bu hataları değil pozisyon ve kartlardaki adaletsizlik bir hakemin, bir maçın akışını nasıl değiştirebileceği konusunda seminer konusu olur. İlk yarıda Oğuzhan ve Atiba'ya gösterdiği sarı kartlardaki ucuzluğa bakın, bir de Ozan Tufan'ın Atiba'yı tekmeyle arkadan indirişini görmeyişine... Ali Palabıyık adeta şunu dedi: "Ben futbol oynayana, oynamak isteyene değil, kaos oluşturana prim tanıyorum!"
İddia ediyorum; 11'e 11 ya da 9'a 9 hiç farketmez, Beşiktaş, bu kaos ortamı ve buna fırsat veren yeteneksizliğini kartlarla örtmeye çalışan Palabıyık olmasa en kötü kaybetmezdi... Şundan eminim yarın birileri Quaresma, Neto ve İsmail'e gösterdiği haklı kırmızıları öne çıkarıp "muhteşem yönetti" diye alkışlayacaktır. Fenerbahçe'yi özellikle ikinci yarıda kollayan kararlarıyla belki de alkışı hakediyordur! Fenerbahçe'ye can suyu olduğu ve yarışın içinde tuttuğu için....