İnsan kendi kendini terbiye tezgâhından geçirmeli
Prof. Dr. Muhit Mert: Ramazan, bazı insanların zihninde eğlence ayı gibi telakki ediliyor. Yeme-içme ayı gibi algılanıyor. Oruç tutanlar bile iftar sofralarını, sahuru hayal ediyor. Bunu bir problem olarak telakki ediyorum. Ramazan ve kutsal zaman dilimleri üç aylar, Rahman'ın manevî sofrasıdır. Manevî olarak istifade edilmesi gerekir. Bunun için ise ibadetler artırılmalı. Dilin ibadeti olan zikri arttırılmalı. Peygamberimizin bazı zikirleri daha çok söylenmeli. Dilimiz, gözümüz, kulağımız boş şeylerle çok kirleniyor. Bu kirlenmeye karşı dilimizi, kulağımızı, gözümüzü, kalbimizi temizleme yoluna gitmeliyiz.
İbadeti artırmalı Üç aylar, mübarek gün ve geceler Ramazan'a hazırlık vesilesidir. Bu zaman dilimlerini Ramazan'a hazırlık olarak değerlendirmeli. İbadetler artırımalı, namaza özen göstermeliyiz.
Dilin kirlerinden arınmak için zikir yapılmalı Mesela Efendimiz'in, "Dilde söylemesi kolay ama mizanda sevabı ağır iki kelimeyi size öğreteyim mi?" diye tavsiye ettiği "Sübhanallahi ve Bihamdihi, Sübhanellahi'l Azim" zikrini çokça tekrar etmeli.
Gözü, manevî kirlerinden Kur'an okuyarak temizleyin Gözü manevi kirlerden arındırmanın iki yolu vardır. Biri Rabbin kelamı Kur'an'ı okumak. Bir de yarattığı şeyleri seyredip gözü arındırmaktır.
Güzel düşün, kalbin kötülüklerden arınsın Kalbi arındıran en önemli unsurlardan biri tefekkürdür. Efendimiz, oruç ve Cenab-ı Hak üzerine düşünmek gerekir. Kalbi temizlemenin bir başka boyutu kişinin kendisiyle ilgili. İç dünyasında haset, kin, nefret olan, bu duygularla uğraşan bir insan, ne üç aylardan ne Ramazan'dan istifade edebilir. Bir insanda haset ve kin gibi duygular kuvvetli şekilde duruyorsa, o ibadetini sorgulamalı. Bu, terbiye tezgâhında geçmekle olur. "Böyle düşünmek, hissetmek doğru mu? Doğruya nasıl erişebilirim?" diye sorgulamalı. Mesela dünyaya düşkünlük bunlardan biri. Yemeye içmeye düşkünlük bunlardan biri. Yemek gaye haline geliyorsa kendisini sorgulaması gerek.