Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianameye göre, 2016 yılında anneannesinin yaşadığı mahalleye giden H.B., aynı mahallede oturan inşaat işçisi, A.K. ile karşılaştı. A.K.'nin küçük kızı zorla harabe bir eve götürdüğünü belirten savcı, şüphelinin burada mağdura cinsel istismarda bulunduğunu kaydetti. Mağduru yaşananları kimseye anlatmaması için tehdit eden şüphelinin, 2016 yılında küçük çocuğa bu şekilde 10 kez cinsel istismarda bulunduğunu belirten savcı, annesinin H.B.'yi kadın doğum hastanesine götürmesi üzerine olayın adli mercilere yansıdığını ifade etti. Mağdurun yapılan muayenesinde cinsel istismara maruz kaldığına dair tıbbi delil bulunamadığını ifade eden savcı, olayın üzerinden uzun zaman geçmesi ve mağdurun yaşının küçük olması nedeniyle delil bulunamamasının tıbben mümkün olduğunu vurguladı.
MAĞDURUN ANNESİ ŞİKAYETÇİ OLMADI
Mağdurun annesinin şüpheliden şikayetçi olmadığını kaydeden savcı, şüphelinin ifadesinde, sadece dokunmak yoluyla cinsel istismarı kabul ettiğini belirtti. Şüphelinin 2016 yılı içerisinde, değişik zamanlarda, 15 yaşından küçük mağdura karşı birden fazla kez cinsel istismarda bulunduğunu belirten savcı, A.K.'nin 'Çocuğun nitelikli cinsel istimarı' ve 'Cinsel amaçla çocuğu hürriyetinden yoksun kılma' suçlarından 19 yıldan 63 yıla kadar hapisle cezalandırılmasını istedi.
İddianamenin kabul edilmesinin ardından tutuklu sanık A.K.'nin yargılanmasına Diyarbakır 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde başlandı. Duruşmada ifadesi alınan sanık A.K., "Önceki savunmalarımı tekrar ederim. Mağdurun ifadeleri doğru değil. Aramızda bir şey yaşanmadı. Bu suçu işlemiş olsaydım, mağduru başka bir eve götürürdüm, anneannesinin evine yakın olan harabe eve götürmezdim. Tahliyemi talep ediyorum"dedi.
Daha sonra esas hakkındaki görüşünü açıklayan savcı, sanığın cezalandırılmasını istedi. Ara kararlarını açıklayan mahkeme, sanığın tutukluluk halinin devamına karar vererek, duruşmayı erteledi.
