Bartın'da 14 Ekim 2022 tarihinde Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Amasra Müessese Müdürlüğünce işletilen maden ocağında meydana gelen patlamada 41'i olay günü, 2'si ise tedavi altına alındıkları hastanede olmak üzere toplam 43 madenci hayatını kaybetmişti. Kimi en yakın arkadaşını, kimi evladını, kimi de eşini kaybetti. Ama hepsinin derdi aynı, yaşadıkları acıları daha dünmüş gibi bugünde yaşıyorlar.
EĞER PATLAMASA OLMASAYDI MADEN ŞEHİDİ SELCUK AYVAZ ÇOCUĞUNA KAVUŞACAKDI
14 Ekim günü son mesaisini yaptıktan sonra rapor alıp doğum iznine ayrılacak olan 33 yaşındaki maden şehidi Selçuk Ayvaz'ın acılı eşi Elif Ayvaz, "Unutmadık unutmayacağız. Eşim o gün son mesaisinden sonra doğumum nedeniyle iznine ayrılacaktı. 3.5 yaşındaki kızım Ahsel babasına çok düşkün. O gün çok ağladı, babasına sarıldı, babası da şimdi işe gideyim, gelince senle oynayacağız dedi öptü ve gitti, camdan ağladığını görünce dayanamadı geri döndü bir daha öpüp öyle gitti. Sanki kızımın içine doğmuştu" dedi.
Orduyerinde kendi ailesi ile kendi ailesi ile oturan Elif Ayvaz, olayı televizyon öğrendiğini belirterek, "Televizyondan madende patlama olduğunu öğrendim, içime bir ateş düştü hamileydim. Hemen eşimin halası ve diğer akrabalarımız geldi. Bana şehit olduğunu söylemediler, yaralı olduğunu söylediler. Tabi sonra acı haberi aldık. Eşimin o gün son mesaisiydi. Doğum da benim yanımda olmayı çok istiyordu. Ama olmadı, bebeğini göremedi. En büyük acımız bu. Babası isminin Sungur olmasını çok istiyordu, hep Sungur oğlum diyordu. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan bizi ziyaret ettiğinde babasının ismini yaşatsın demişti, biz de onun için adını Selçuk Sungur koyduk. Ara sıra babasının fotoğrafına bakıyor. Ona biz çocuklarım etkilenmesin ve eşimin adı geçtikçe yüreğimize düşen ateş daha çok yakmasın diye oğlumu Sungur diye seviyoruz. Babamızın adı geçtiğinde o günler hep gözümüzün önüne geliyor" ifadelerini kullandı.
ALLAH BENİ KAZA SIRASINDA DOĞACAK ÇOCUĞUMA BAĞIŞLADI
Patlamadan yaralı kurtulan Umut Güneş ise Cenabı Allah'ın kendisini 3 aylık olan Züleyha'ya bağışladığını belirtti. O günleri anlatırken bir göz yaşlarını tutamayan Umut Güneş Allah bizlere bu acıları bir daha yaşatmasın dedi.
Karaköy'de ailesi birlikte oturan Madenci Umut Güneş, "Aslında o gün işe gitmek istemedim, ama son vardiya son yevmiye diyerek işe gittim. 16.00-24.00 mesai son mesaimizdi. Her zaman ki gibi arkadaşlarımızla buluştuk vaktimiz olduğu için oturduk çay kahve içip, yemeklerimizi alıp kafes dediğimiz asansöre binip mesaimize gittik. Ben eksi 300 kodunda çalışırken, büyük bir patlama oldu ve arkasından büyük bir basınç oldu. Hemen ben ve arkadaşlarım kulaklarımızı kapadık."
İlk etap da bize deprem olduğunu söylediklerini belirten Güneş, "Tecrübeli ekip amirimiz endişelenmeyelim, panik yapmayalım diye deprem olabileceğini söyleyerek çalışanları tahliye etmeye çalıştı ama önümüzde çok büyük bir toz dumanı vardı. Bir karış ilerisini göremiyorduk, bacadan çıkmak için yaklaşık 2 kilometre uzaklıktaki teleferiğe gitmeye çalıştık" dedi.
Olayı duyunca eşim in bayıldığını tedavisi sırasında hamile olduğunu öğrendiğini belirten Güneş, "Haberi alınca eşim bayılmış hemen hastaneye kaldırmışlar ve orada şu anda 3 aylık olan kızım Züleyha'ya 15 günlük hamile olduğunu öğrenmiş, babam kalp krizi geçirmişti. Rabbim beni kızıma bağışladı diyorum. Zor günler yaşadık. Psikolojik destek almaya devam ediyorum, o anları unutmak öyle 1-2 sene de unutmak mümkün değil. Evet şu anda çalışıyorum ama ben o araya burası arkadaşlarımın mezarı diye giriyorum. "
ARKADAŞLARIMIZI KURTARAMADIM AMA DEPREMDE ÇOK CANLIYI YARALI ÇIKARDIM
Orada arkadaşlarımı kurtaramadım ama depremde canlar kurtarmaya gönüllü gittiğini belirten Güneş, "Maden kazasından sonra bildiğiniz gibi asrın felaketi depremi yaşadık. Canlar kurtarmak için gönüllü oldum ama amirlerim daha iyileşmedim diye benim ismimi listeden silmişler. Çaycuma Havaalanına gittiğimde ismimin olmadığı için ilk ekiple gidemedim, hemen döndüm amirlerime ismimi tekrar yazdırdım. Ertesi gün ikinci ekiple birlikte Kahramanmaraş'a gittik. Gittiğimiz gün, hemen arama- kurtarma çalışmalarına katıldık. Enkaz altındaki vatandaşlarımıza ulaşarak, bulundukları yerden çıkardık. Gittiğimizde madendeki kaza aklıma geldi. 'Canlar yanmasın' diye canla başla çalıştık. 'İnsanlar acı çekmesin' istedik. İlk 48 saatlik çalışma zarfında 1-2 saat uyuyabildik; canlı çıkanlara yardımcı olmaya çalıştık. Mutluyuz, elimizden geleni en iyisi yaptık. Her zaman da çağırırlarsa yine gideriz. Yeni faciadan çıktığımız için, herkes gönüllü olarak gitmek istedi" dedi.
DAVA BARTIN 1.AĞIR CEZADA GÖRÜLÜYOR
Bartın Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan 195 sayfalık iddianamenin Bartın 1. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilmesinin ardından 25 Nisan 2023 tarihinde başlandı. Dava süreci devam ederken 7'si tutuklu 23 sanık yargılanıyor. Tüm madenci şehit yakınları ve kazadan yaralı olarak kurtulan madenciler ise sorumlulardan şikayetçi olduklarını belirttiler.
DEVLET YALNIZ BIRAKMADI
Öte yandan hem yaralanan hem de şehit olan madencileri Devlet yalnız bırakmadı. Zaman başta Bartın Valisi Nurtaç Arslan olmak üzere ilçe kaymakamları, Belediye Başkanları ve bazı daire müdürleri şehit madencilerin ailelerini ve yaralanan madencileri evlerine ziyaret ederek onlara maddi ve manevi desteği vermeye devam ediyorlar.