Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

Sürekli esip gürlemek muhalefete ne kazandırdı ki?

Ankara Atatürk Lisesi'nde askerlik dersinde hocamız olan albay, yazılı sınav başlamadan önce bir sıranın üzerine çıkar ve şu uyarıyı seslendirirdi:
- Sınavda kopya çekene a- terk-i tahsil ettiririm, b- gözünü patlatırım...
Özünde çok sevecen olan ve anlattığı dersi fıkralarla süsleyen bu askerin, kimsenin gözünü patlatmayacağını bilirdik... Bu yüzden sıranın üzerine çıkıp sert adam rolü yapmasını da, gülerek izlerdik.
Partilerinin grup toplantılarında Başbakan Erdoğan hakkında çok ağır ifadelerle konuşan CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nu ve MHP Genel Başkanı Bahçeli'yi de, bu albayı izlediğim gibi izliyorum açıkçası...
Sanki 30 Mart seçimleri hiç olmamış ve sanki aynı üslupla girdikleri geçmişteki seçimlerde de benzer yenilgileri yaşamamışlar gibi, dün yine esip gürlemekteydiler... Oysa bu gergin üsluplu siyaset onlara değil, AK Parti'ye oy getiriyor...
Üstelik özellikle Devlet Bahçeli özel yaşamında duygusal bir insan... Yüreği sıkıştığı zaman şarkılarda buluyor kendisini...

Sanki yaşam durmuş gibi
İktidarda olmayınca acaba yaşam durdurulmuş gibi mi oluyor?
Ünlü kalp cerrahı De Bakey'e ait bir anekdot vardır...
De Bakey bir otomobil tamircisine kalp ameliyatı yapıp, kalbe giden üç damarını değiştirmiş. Adam ameliyat ücreti olarak De Bakey'e 30 bin dolar ödemiş. Bir süre sonra De Bakey'in otomobili arıza yapmış. Kalp damarlarını yenilediği tamirciye götürmüş aracını... Tamirci iki saat uğraşıp, motordaki arızayı gidermiş ve tamir bedeli olarak 300 dolar istedikten sonra şu soruyu yöneltmiş De Bakey'e:
- Doktor bu adalet midir? Siz benim kalbimi tamir edip 30 bin dolar aldınız. Ben sizin aracınızı tamir edince 300 dolar alıyorum?
De Bakey adamın sorusunu gülümseyerek cevaplamış.
- Ben senin kalbini tamir etmek için kalbini durdurmadım ki. Sen de motoru tamir ederken onu durdurmasaydın, herhalde ücretin farklı olurdu, demiş.

Üslup tartışması biter mi?
Dün Başbakan Erdoğan da bu "Üslup" meselesine değindi ve şöyle konuştu:
"- Gergin üslup konusunda AK Parti'yi ya da bizi itham edenler, önce gitsinler şöyle aynada kendilerine baksınlar, kendi üsluplarını gözden geçirsinler. Şu anda da yapmak istedikleri bu. Gerilim üreterek hem başarısızlıklarını, hem beceriksizliklerini gizlemeye çalışıyorlar."
Yıllardır hep iktidar olduğu için, Başbakan Erdoğan'ın muhalefetin benimsediği sert üslubu anlaması pek kolay değil açıkçası...
Eğer seçim kazanmak gibi bir ümidiniz yoksa ne yaparsınız? Yurttaki ve dünyadaki sayısız sorunları yok sayıp, siyaseti ya "Rejim kavgası"na ya "İdeolojik kamplaşma"ya ya da Başbakan Erdoğan'a endekslemeye çalışırsınız.

Yarın ne diyelim?

Bizim kronik muhalif siyasetçilerimiz "Kayıp yıllarımız"da da sürekli böyle yapmadılar mı? Sağ-sol kavgasının rüzgârında Türkiye'nin evrensel uygarlık ve gelişme yarışında geri kaldığı, zaman üzerinde patinaj yaptığı unutturuldu. Düşünce odakları ve medya da bu rüzgâra kapıldı ve "Gerçek sorunlar"ın çoğu, kamplaşmalara kurban edilip çözümsüzlüğe terk edildi.
Akşam yandaşları ile oturup "Yarın hangi açıklama ile gerginliği sürdürelim" arayışının yapıldığı tarz bir siyasetçilik, başarı getirmeyen günlük kolaycılıktır.
Burada ortamı yumuşatmak görevi yine de Başbakan Erdoğan'a düşüyor... Çünkü onun siyaset alanında rakiplerine laf yetiştirmek dışında, icraat yapmak, ülkenin istikrarını korumak, gelişmeyi sağlamak ve Türkiye'yi 2023 hedeflerine ulaştırmak gibi sorumluluklar da var...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA