Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

Magazinciler yok saysalar da duygular hâlâ var...

İngiltere'deki bir açık oturumda "Edebiyatta Klasik" kavramı tartışılıyordu.
Konuşmacılardan biri "Klasiklere konu olan olaylar bugünün dünyasında gazetelere manşet olan kriminal haberlere dönüşürdü" demişti. Örnek olarak da Prens Hamlet'in kral babasının amcası tarafından zehirlenmesini ve sonunda Hamlet'in, kral amcasını da, onunla evlenen kraliçe annesini de öldürüp intihar etmesini hatırlatmıştı.
Bu pazar günü gazetelerin magazin eklerindeki haberleri okurken bir düşünün...
Magazin haberlerine bakarak hayatı anlamaya çalışıyorsanız, artık "Aşk" diye bir şeyin kalmadığını düşünebilirsiniz.
Magazin dünyasını yansıtan haberlere göre ünlü kadınlar ve erkekler göstermelik ilişkiler kuruyorlar. Belirli süreler sonunda da ayrılıyorlar.

Mevlana ve Şems

Ahmet Ümit'in Mevlana'yı anlatan "Bab-ı Esrar"ını okurken "13'üncü Yüzyıl Anadolu'sunda bugünkü Türk magazin gazetecileri olsalardı ve mesleklerini bugünkü gibi icra etselerdi, Mevlana Olayı tarihten günümüze acaba nasıl aktarılırdı" sorusuna takılmıştım.
Asıl adı Şemseddin Muhammed olan 1185 doğumlu Şems ile Mevlana, 15 Kasım 1244 yılında, Konya'da "Merc -el Bahreyn" diye isimlendirilen noktada karşılaşıp, müthiş bir beraberliği başlatıyorlar. "Merc-el Bahreyn" kavramı "Yaradan'ın acı ve tatlı sulu iki denizi buluşturması"ndan alınmış.

Aşk hâlâ var

Bir yandan iki erkek günlerce bir odaya kapanıyorlar. Bir yandan da Mevlana evlatlığı olan Kimya Hatun'u, ondan çok yaşlı olan Şems'e eş olarak veriyor.
Sonunda Kimya Hatun da, Şems de öldürülüyor.
Acaba Kimya Hatun'u Şems ve Şems'i de Mevlana'nın oğlu Alaaddin Çelebi mi öldürmüştü?
Bugüne dönersek aşk hala var... Daha ötesi ünlü erkekler beraber olmadıkları ve olamayacakları ünlü kadınlara hayranlık duyup onlar için şiirler yazıyorlar.
Arkadaşım Ali Serim sahaflarda Vecdi Bingöl'ün (1887-
1973) evrakını bulmuş.
Yüzlerce şiiri başta Sadettin Kaynak olmak üzere pek çok bestekarın şarkılarına güfte olan Vecdi Bingöl de, meğer Selim İleri gibi Türkan Şoray'a hayranmış.
Türkan şoray için El yazılı mektubunda önce şunları yazmış güzel yıldıza:
"Bütün filmlerinizi seyretmiş milyonlarca hayranınızdan biriyim. Sizi sadece perdede seyretmek sevenleriniz için az değil mi? Tanışmak arzularını sadece kırbaçlıyor. Vecdi Bingöl"
Ve sonra da Türkan Şoray için yazdığı şu şiiri eklemiş mektubuna:
"Sen naz ile bir nigah edince/ Kimde kalır iktidar söyle./ Ayrılmaz ise gözüm gözünden/ Destimde mi ihtiyar söyle."

Mediha Demirkiran için

Bu mektubu okurken sevgili Alaeddin Yavaşça'nın, şair doktor Rahmi Duman'ın (1908-1985) Mediha Demirkıran'a (1926 - 1988) nasıl hayran olup akrostişli bir şiir yazdığını anlatmasını hatırladım.
Buna göre Gülizar gazinosundaki bir gece Demirkıran, bestesi Yavaşça'ya (Hicaz) güftesi Duman'a ait "Ne günah etse açılmaz iki gönlün arası"nı okumuş...
Rahmi Duman da hayranlığını şu dizelere dökmüş:
"Mestâne nigâh şuh duruşun cana can ekler/ Dinler o ilâhi sesini gökte melekler/ Hiçbir güzel bakmadı bağlanmadı gönlüm/ Ancak sana vurgun sana hayran seni bekler"
Kısacası magazinciler yok saysalar da duygular hâlâ var... Voltaire'in dediği gibi güneş doğduğu zaman yıldızları görmüyorsanız, bu yıldızların yok oldukları anlamına mı gelir ki?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA