Türkiye'nin en iyi haber sitesi
NUR ÇİNTAY

Kars çarpması

Karla kaplı şehrin Ruslardan kalma yapıları gözlerimizi kamaştırdı. Donmuş Çıldır Gölü’nde kızak tecrübesi nefesimizi kesti. Ani Antik Şehri dudağımızı uçuklattı. Tarihiyle, doğasıyla, mimarisiyle aklımızı alan Kars, bizi kendine âşık etti...

Kardan aman aman zevk alan biri değilim. Karkış- kayak tatilindense, yaz-güneş-deniz üçlüsünü bin kere tercih ederim. Hele İstanbul karı: Yolda mahsur kalınacak, üçüncü gün her yer çamur olacak, iki kartopu sefası için onca cefa çekilecek, değmez... Ama Kars karı çok başkaymış. Hastası olunacak masalsı bir şeymiş. Zaten Kars da bizatihi masalsı bir şehirmiş. Memleket sınırları içinde en gitmek istediğim yerlerdendi. Orada geçirdiğim üç günden sonra, şimdi tekrar ne zaman gidebileceğimin derdine düştüğüm yerlerden oldu. Doğasıyla ayrı çarpıyor çünkü; tarihi, mimarisi ve çok kültürlülüğüyle ayrı iz bırakıyor. Geçmişte başkentlik yapmış ender şehirlerimizden Kars, boru değil. Malazgirt Meydan Muharebesi öncesinde dört yüz yıl boyunca Müslüman Araplar, Bagratlılar ve Bizanslılar arasında dolaşıp arada Ermeni-Gürcü Bagrat Krallığı'na başkentlik yaptıktan sonra, Alparslan'ın Malazgirt'iyle Selçukluların eline geçiyor.

RENKLİ BİR KÜLTÜR

Osmanlı topraklarına girmesi Kanuni zamanında... Ama 1920'de 'bizim' olana kadar defalarca saldırıya uğruyor ve Ruslarla Osmanlılar arasında ha bire el değiştiriyor. Bu 'gel-git'lerin izi, zengin ve renkli bir kültür oluyor tabii. Azeriler, Kürtler, Terekemeler, Türkmenler... Artık iyice azalan Molokanlar ve Almanlar... Sünni ve Şii Müslümanlar ile Hıristiyanlar... Az zorlarsanız Kars Katedrali ile Kümbet Camii'ni (Havariler Kilisesi) aynı kadraja sığdırabilirsiniz. Davul-zurnadan akordeona, 'üç ayak'tan 'çepki'ye halk oyunları ve Kafkas danslarıysa of! 'Gel-git'lerin şehirdeki en temel yansıması, binalarda. Binlerce yıldır birçok uygarlığa şahitlik ettiği için evveliyatı da var ama Rus etkisi özellikle göze çarpıyor. Şehrin mimarisini oluşturmuş ve şahane binalara imza atmış adamlar. Osmanlı-Rus Savaşı'nın ardından 40 yıl boyunca Rus egemenliğinde kalıyor Kars ve imar çalışmaları o sırada yapılıyor. Bugün görüp bayıldığımız Baltık mimarisi o zamandan kalma. 1800'lerin sonunda Hollandalı mimar ve mühendisleri getiriyor Ruslar. Onlar da 'ızgara' denen, birbirini dik kesen caddeler yapıyor ve o birkaç katlı, biblo gibi güzelim yapıları inşa ediyorlar. Kars Kalesi'ni, Taşköprü'yü, Ani Antik Şehri'ni nasıl olsa görürsünüz. Ama 19. yüzyıl sonunda askeri kışla amaçlı yapılmış İsmet Paşa İlköğretim Okulu'ndan 1890'lı Tuncer Güvensoy Evi'ne aniden karşınıza çıkabilecek nefis binalar sürpriz olacak. Sokaklarda kaybolmak pek zevkli bu yüzden... Peki kaybolup üşüdükten sonra nerede ısınmalı? Biz Hotel Cheltikov'da kaldık. Rus Cheltikov ailesinin kendine konak olarak yaptırdığı 1874 doğumlu bu haşmetli yapı, daha sonra Rus hükümetine devredilip Opera Binası olarak kullanılmış. Ruslar Kars'ı terk ettikten sonraysa sübyen mektebi, askeri ecza deposu, hastane, doğumevi olarak hizmet vermiş. Beş yıldır otel olarak çalışıyor. İçinin dekorasyonu biraz hayal kırıklığı yaşatsa da, dışarıdan bakınca uyandırdığı hayranlık az buz değil.


Her dem banyo!
Hamam sadece yıkanmaya mı yarar? Hayır, eski zamanlarda bir araya gelme, sosyalleşme mekânı olarak da önem taşıyor hamam.
Kars il merkezinde, Taşköprü'nün solunda yer alan Mazlumağa Hamamı, Osmanlı hamam mimarisi örneklerinden.
Soğukluk, ılıklık ve sıcaklık bölümlerinden oluşuyor. Işık huzmesiyle göz kamaştırıcı... Günümüzde atıl vaziyette ama restore edilip hayata döndürülme ihtimali yüksek...
Kars'a gelme sebebimiz, bu Mazlumağa Hamamı. Daha doğrusu, Bocchi'nin 'Her Dem Banyo' projesi...
Bocchi, köklü bir İtalyan firması. Banyo ürünleri sektörünün öncülerinden...
Anadolu'dan dünyaya yayılan Roma ve Türk banyolarının tarihini günışığına çıkarmak gibi bir dert edinmiş Bocchi.
Hamam kültürünü canlandırmak/yaşatmak için de böyle bir proje geliştirmiş.
'Her Dem Banyo' adını verdiği bu sosyal sorumluluk projesi kapsamında yılsonuna kadar 12 farklı noktadaki therma ve hamamlar yerinde incelenecek (İlk durak Konya'daki Sahip Ata Hamamı'ydı, sıradakiler Tarsus Şahmeran Hamamı, Burdur Sagalassos Roma Hamamı ve Efes Skolastika Hamamı).
İş orada bitmeyecek: İZ TV tarafından bir belgesel çekilecek, ayrıca kitap basılacak, fotoğraf sergisi açılacak.
En büyük hedefse hamamlardan birini restore edip yeniden kullanıma açmak...
Bocchi Kurucu Ortağı Şadi Burat, "Roma kültüründe therma, Türk kültüründe ise hamam olarak anılan merkezler sadece bir yıkanma yeri değil, daha ötesi sağlık, sosyal ve kültürel etkinliklerin yaşandığı merkezlerdir" diyor. "İtalyan bir banyo markası olarak Türk ve İtalyan kültürünün çok önemli bir kesişim noktası olan hamamlara hak ettikleri ilgiyi göstermek istedik."


Hava ne kadar soğuk?

Çok. Ciddi soğuk. Geçen hafta eksi 23'ü gördük. Babamın 50 küsur sene önce askerliğini yaparken eksi 42'ye dair hatıraları vardır. Fakat İstanbul bu derece soğusa, ölürüz. Kars'ın kuru kara iklimiyle daha tahammül edilebilir oluyor o sayılar. Ama yine de çok sıkı giyinmek gerek. Şapka, kulak ponponu, atkı, eldiven, en önemlisi de kar botu, süs püs aksesuarı değil burada, elzem eşya, yoksa ilelebet sus pus olursunuz maazallah! Lahana/milföy gibi kat kat giyinmek şart. Termal taytları, içlikleri, çorapları üst üste giymek lazım... Bu sayede donmadık çok şükür ama bolca telefon kazığı yedik. En büyük eziyet, soğuktan sürekli kilitlenip fotoğrafçılığımızı sabote eden iPhone'ları hayata döndürmeye çalışmaktı.


"Ani harabeleri" demiyoruz, aman!
Demiyoruz, yasak! Niye? 'Harabe'de aşağılama var çünkü. 'Antik kent' de demiyoruz, kent dikine büyür zira. Doğrusu 'Antik şehir' demek, şehir yatay genişliyor çünkü. Ani'nin kapısından bakan biri 'harabe' kelimesini kullanamaz zaten; öyle muazzam bir dünya içerisi... UNESCO tarafından geçtiğimiz yıl Dünya Mirası olarak tescil edilen önemli bir İpek Yolu şehrinden bahsediyoruz. Bugünkü şehir surlarının önemli bir kısmı 900'lerin ikinci yarısında inşa edilen Ani 1064'te Alparslan tarafından fethediliyor. Şehrin ana giriş kapısı olan Arslanlı Kapı'daki arslan kabartması, onu temsil ediyor zaten. Katedral, camiye çevriliyor: Fethiye Camisi. Burç duvarı üstündeki küfi kitabe, şehri yöneten Şeddatlı emiri Ebu Şüca Manuçahr'a ait. Anadolu Türk mimarisinde inşa edilmiş ilk cami olan Manuçehr Camisi de onun tarafından yaptırılıyor. Pek çok kapının çevrelediği şehrin içinde farklı dinlerin ve toplulukların zengin mimari özelliklerini sergileyen ibadet yapıları, ticarethaneler, imalathaneler, hamamlar ve kervansaraylar gibi çeşitli sosyal hizmet yapıları, saray ve konutlar bulunuyor. Her yer alabildiğine karla kaplı olduğu için bu mevsimde az bir kısmını görmek, kalanını hayal etmek gerekiyor. İki saatlik şehir yürüyüşünü de karlar içinde açılmış dar patikada bata çıka yapmak... Rahat yürüyüp detay görmek isteyene ideal mevsim ilkbahar-yaz. Ama bana sorarsanız bu karla kaplı halleri daha bir efsunlu duruyor.


Çıldır, çıldırtır
Buz tutmuş gölün üzerinde, rengârenk süslenmiş atların çektiği kızaklar... Fotoğrafları görüp imrenirdim. Ama bu kadarını hayal edemezdim. Tam da o 'Yapmadan ölme' listelerine girmeye layık deli bir deneyim... Çıldır Gölü, kocaman bir tatlı su gölü. Ciddi büyük, göz alabildiğine uzanıyor, 123 kilometrekare, sonsuzluk hissi veriyor. Kışın donduğundaki manzara, öyle böyle değil... Donmak diyoruz ama buz değil, basbayağı kar düşünün. Altı göl ama üstünde saatlerce yürüyüş yapabilir, hatta arabayla dolaşabilirsiniz! Kızakla gezmek acayip zevkli ve de azami fotojenik! Bol Instagramlık kare çıkıyor, faytonumsu kızakları sürenler en iyi fotoğraf veren noktaları tecrübeyle sabitlemiş, sizi yönlendiriyor! Çıldır Gölü'nde balık tutmak her mevsim mümkün. Ama kışın buz tuttuğundaki sistem ve heyecan başka... Önceden ağlar atılmış oluyor, sonra iki derin delik açılıyor ve bekleme başlıyor. O kadar karın, buzun altından ağlara takılıp yüzeye çekilen tatlı su mahlukatı görmeye değer. Buranın spesiyali, sazan... Atalay'ın Yeri'nde kalkanla karışır/ yarışır nefasette yapıyorlar. Ekmekler sobanın üstünde kızarıyor, rakıya buz yerine kar konuyor, fonda Ahmet Kaya çalıyor.


Anlatmıyor, yaşıyor!
Şanslıydık. 'Her Dem Banyo' projesi Ali Canip Olgunlu rehberliğinde yürüyor. Türkolog, araştırmacı, yazar ve bizim için en önemlisi: Anlatımı çok tavlayıcı, hitabeti çok kuvvetli biri Ali Canip Hoca. Hiç teklemeden konuşarak kavrıyor, basbayağı sahne alıyor, anlattıklarını adeta yaşıyor. Biz ekstra şanslıydık, Kars özel uzmanlık alanı çünkü. Orda doğmuş, orda okumuş, sonrasında da elini ayağını hiç çekmemiş. Memleketi, avucunun içi yani... Ama şunu da eklemeli: Çeşitli seminerler veren ve özel turlar düzenleyen Ali Canip; Anadolu'yu, onunla hiç işi olmayacağını düşünen en şehirli kadınlara sevdirecek kudrette, donanımda ve yaklaşımda bir adam. Zaten ünlü ve fanları var ama fenomen olması da yakındır.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA